İki gün önce gencecik bir dostumuzun kanser hastalığa yakalandığını duyduğumda yine yıkıldım. Gençlere yakıştıramıyorum hastalığı, hele hele bu lanet hastalığı hiç yakıştıramıyorum. Genç bir insanın umudu, hayali, geleceğe dair beklentileri çok fazla. Böyle bir konumdayken bu amansız hastalığın sizi pençesine aldığını vücudunuzdaki organları tahrip etmeye başladığını öğrendiğinizde ne hissedersiniz. Daha dersiniz, daha benim yapacağım çok şey var, hayallerim var, planlarım var. Ama nafile artık mücadele etme zamanıdır bu lanet hastalıkla. Ağrılı, sancılı, sıkıntılı bir süreç. Tedavi sürecinin ne kadar süreceği belli değildir. Başlangıçta pek hissetmezsiniz ne olduğunu ama tedavi süreci ilerledikçe saçlar dökülür, vücuttaki kıllar dökülür hele hele kaşların, kirpklerin dökülmesi ayrı bir zoruna gider insanın. Rabbim ne de uyumlu yaratmıştır kaşları,kirpikleri yüzde, ama artık kaş yok,kirpik yok,saç yok. Yeni nesil kemoterapi ilaçları saç dökülmesi yapmayacakmış diye duydum. Bu iyi bir şey insanın morali tedavi sürecinde bir nebze olsun bozulmayacak en azından. Kemoterapinin ilerleyen evrelerinde ağızda yaralar oluşur günlerce geçmeyen. Halsiz düşmüşsünüzdür kemoterapi ilacının etkisi ile, gücünüzü yeniden kazanmak için yemeniz gerekir ama ağızdaki yaralar yemek yerken acı verir, işkencedir artık yemeler. Hasta bazen bu sebepten yemeyi bırakır ve kendini toplaması güçleşir. On beş gün sonra başlayacak bir sonraki kemoterapi seansına güçsüz ve halsiz girer. Kemoterapi vücuttaki hücreleri öldürür. Yeni hücreler büyür verilen ara sürede,bir sonraki seansta onu da öldürür kemoterapi ilacı. Ta ki hoca yeter diyene kadar bu döngü devam eder durur. Hasta için ızdırap, hasta yakınları için çaresizliktir bu evre. Ellerinden bir şey gelememesi, bir şeye müdahale edememek yıkar hasta yakınını. Hocanın her sözü emir adledilir. Bu lanet hastalıkla mücadele de moral en büyük etkendir. Hastanın morali hep yüksek tutulmalıdır ki kendini koyvermesin ve çabuk toparlasın. Bundan 4 sene önce yazdığım bir yazımda belirttiğim bir husus vardı dün gözlemlediğim son olaydan sonra tekrar dile getiriyorum. Nüfusu ellibini aşmış her yerleşim yerinde muhakkak bir müstakil onkoloji hastanesi kurulmalı ki hasta çevresinden sosyal ortamından uzaklaşmadan tedavi olabilsin. Bu lanet hastalık son dönemde çok yayıldı, sebebi belli yada belli değil nasıl anlarsan öyle. Bu yaşam tarzında bu hastalıkla karşılaşma riski çok fazla onun için tedavi önemli. Müstakil onkoloji hastanelerinde odalar bu hastalığa göre döşenmiş oluyor, hasta tek kişilik odalarda kalıyor ve odasında daha rahat hareket edebiliyor. Mevcut durum öylemi ya? çoğunlukla hastalar en az iki kişilik odalarda kalıyor.Düşünsenize siz hastalığın ilk evresindesiniz, tedavinizde ilk aşamada ama oda arkadaşınız hastalığın son evresinde; saçlar, kaşlar, kirpikler dökülmüş bir halde, ağzındaki yaradan dolayı yemek yiyemiyor ve acı çekiyor siz karşınızda yatan oda arkadaşınızın bu haline bakarak moralinizi nasıl yüksek tutacaksınız. Bu mümkün müdür? R0abbim hiç kimseye dert verip de derman aratmasın. Sağlıcakla kalın.