MUHAREM AYINDA  MATEM GÜNLERİNİN SONU

   ÖNCELİKLE VE EVVEL EMİRDE MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZİN KARDEŞLİĞİMİZİN TESİSİ VE BU HUUSUSLARDA ÇALIŞMALAR VE AÇILIMLAR YAPAN AKPARTİ VE TC. HÜKÜMETİNİN VE BU KONUDA ONLARA YARDIMCI OLAN DİĞER MUALEFET PARTİLERİNİN VE TÜM BU KONUYLA İLGİLLERİN ÖZELLİKLE ARAŞTIRMACILARIN DA ÂCİZANE TARAFIMIZDAN BİLGİMİZ NİSBETİNDE BİRİKİMLERİMİZİN BU SON METEM YAZIMIZDA PAŞLAŞILMASI ZUHURATI DOĞDU.

 80 MİLYON TÜRKİYE CUMHURİTETİMİZİ TEŞKİL EDEN HANGİ MESEP VE IRKTAN OLURSA OLSUN (MESEPÇİLK TAASUBU VE IRKÇILK TASUBU İLE YAZILMADI) MÜSLÜMAN-TÜRK MİLLETİNİN KARDEŞLİĞİNİN BİR VE GÜR VE HÜR VE DİRİ OLARAK SONSUZA KADAR VARLIĞINI DÜNYA MİLLETLERİ İÇİNDEKİ YERİNİ DAHA YÜCELTEREK KORUMASININ ÖNEMİ İLE AŞAĞIDAKİ YAZIMIZI BERABERCE DEĞLENDİRELİM.

 

     ONİKİ İMAMA, MÜBAREK ELHLİ BEYT VE EVLADI RESULE HER ZAMAN GÖZYAŞLARI DÖKTÜLER. ESERLERİNDE İŞLEDİLER. KONUŞTULAR. BU YÜCE NESİLİ ÖVDÜLER...

 BAŞTA BEDİÜZZAMAN SAİT NURSİ. FETTULLAH GÜLEN HOCAEFENDİ. SEYYİT MUHAMMET RAŞİT EROL VE EVLATLARI. ESSEYYİT OSMAN HULİSİ VE EVLATLARI.  SEYYİT ABDULKADİR CEYLANİ. KADİRİLER VE NAKŞÎLER MÜŞTEREK ZİKİR KOLU. ÖZELLİKLE MAHMUT SAMİ EFENDİMİZ. AHMET VE KENAN RUFAİ YOLUNDAKİ RUFALER. MEVLEVİLER. ŞEYHUL EKBER MUHUDDİNİ ARABÎ HAZRETLERİ GİBİ PEK ÇOK SÜNNİ GELENEKTEN GELEN EKOLLARDA EHLİBEYT MUHABBETİ VE AŞK DERECESİNDE BAĞLIKLARI SEVGİLERİN DÜNDEN BUGÜNE VOLKANLAŞIP YANAN BİR ATEŞ BİR ACI KEDER VE DERT YUMAĞI OLARAK GÜNÜMÜZE AKTARDILAR. (DİĞER İSİMLERİNİ SAYAMADIĞIM ZATLARIN AF ETMESİNİ DİLERİM)

BU ORTAK ACIMIZIN VE MÜSLÜMANLARIN BİRLİK VE BERABERLİK YOLUNU AÇMASI TEHVİDE VESİLE OLMASININ GÜNÜMÜZE YANSIMASININ ZÜLÜMATA KARŞI NURUN, İSLAM TARİHİNDE PEYGAMBERİMİZ NUR MUHAMMET MUSTAFA SVS EFENDİMİZLE BAŞLAYAN EMPERYALİZME İLK BAŞ KALDIRIŞ VE BUNUN DEVAMI OLAN MÜBAREK KIYAMIN ÖNCÜLERİ OLAN HAZRETİ HÜSEYİNE RA. EFENDİMİZE VE 72 ŞEHİDE, MAHSUMU PAK’A MİNNET BORCUMUZU VE SELAT VE SELAM VE TANZİMİ ŞÜKRANLARIMLA.

BEDİÜZZAMAN SAİT NURSİ: Eserleri olan VE ÇAĞLAR ÖTESİNE HİTAB EDEN  Risale-i Nurlarda, Hz. Ali'ye ve onun Aziz Evladına Ehlibeyte bunların mümtaz ve üstün vasıflarından söz eder. Risale-i Nurlarda Emirül Mümmiun Hz. Ali KV. ve Ehlibeyt'in Risale-i Nur talebelerince de bu gün mirasa sahip çıkılmaktadır. Hatta Medine-i Müneverede Nur Talebelerince 2008 yılında davet edildiğimiz bir Medine Emirliği  civarındaki dershanede ezan duasının Resulullah Nur  Muhammet Mustafa SVS ve Hazreti Hasan ve Hüseyin AS. Babaları Hazreti Ali El Murtaza KV. İle Hazreti Fatime Zehra Anamız Radi Allaü Anhüma ve Hatice-i Kübra Validei Tahiremizi kapsadiığını bir hoca efendi  Risale-i Nurarlardan okumuştu. Yanımda adaşım Kamil Hoca Efendi de vardı.

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri ile Ehl-i Beyt bağlığı son derecede zuhur etmiştir.

 Risale-i Nur ve Risale-i Nurun  talebelerinin tamamı istisnasız, Hz. Ali KV. Hz. Hasan  RA. ile  Şâh-ı Seyyit Abdulkadir-i Ceylani KS. Çok severler ve överler.Bu ekole sıkı sıkıya bağlıdırlar.

Risale-i Nurun Sekizinci Şua, On Sekizinci Lem'a, Yirmi Sekizinci Lem'a gibi pek çok  yerinde Seyyit Gavs-ul Azam'ın Abdulkadir-i Ceylani KS. Kerâmet-i Gaybiyesi hakkındaki Sekizinci Lem'a da tafsiltlı  izahlar vardır.

 Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, kendisini Hz. Ali Kerrarı Merdanın Evladı manevisi Al-i Beyt'in ve Ehli Abanın bireyi olarak arz eder.

Mübarek ifadesi ve izahı maneviyesini kaleme ve  dile getirip: Gerçi manen ben Hz. Ali'nin (r.a.) bir veled-i manevisi hükmünde, ondan: Hakikat dersini aldım. Ve Âl-i Muhammed Aleyhisselam'ın bir manada hakiki Nur şakirtlerine şamil olmasından ben de Âl-i Beyt'ten sayılırım. Ben üveysi bir tarzda bir kısım hakikat ilmini Hüccetü'l-İslam İmam-ı Gazali'den almışım.  Şimdi anlıyorum ki, İmam-ı Gazali aynı dersi üveysi bir tarzda İmam-ı Ali'den almıştır. "Demek İmam-ı Ali'nin mühim bir şakirdi olan İmam-ı Gazali'nin (k.s) başı üstünde bu biçare talebesine şefkatkârane, tesellidarane, en sıkıntılı bir anda bakması, acib değil belki lazımdır. Diye bildirir. Emirdağ Lahikasında  Emirül Mümmunun Hz. Ali KV. Risale-i Nur'un Hakiki  Üstadı ve kendisinin de hakaik-i imaniyede hususi üstadı olduğunu ve Risale-i Nur'a Celcelutiye Duası ve Vidrul İşrak,(İşrakiye, Gavsu Azam Duası olarak da bilinir) Çelik Zır Manasısıa gelen Cevşen yada Cevşen-i Kebir, Ercuze,Sekine,Celcelutuye gibi dualarını Hazreti Ali El Merdanı Meydan Kerem Allahu Veche Mübarekten öğrendiğini bu gün bilmekteyiz.

 

Soy ve nesep olarak kendisinin Hasenî hem de Hüseynî olduğunu söylediği hayattaki talebelerince de söylenmiş bu konuda elde bilgi ve belgeler mevcuttur.

 

ÜVEYİSİLİK: İslam tasavvufunda Veysel Karani Hazretleri ile Resulullah Nur  Muhammet Mustafa SVS arasında vicahen ve şifahen: Yüz yüze olmayan, manevi olarak tesis edilen bağlılıktan söz edilmektedir.

 Veysel Karan-i Hz. Peygamber'i görmeksizin Mübarek Dersini Eğitimi Resullahı bitirmiştir.

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de, Gavs-ul  Azam Abdulkadir-i Ceylani KS.  Zeynelabidin AS. Hz. Hasan AS. ve Hüseyin AS. vasıtası ile Hz. Ali Kerem Allah-ü Vechehudan  dersini talim emiştir.

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri ile Hz. Ali arasında da bu duruma benzer bir ilişki vardır.

Bu ulvi görüşmelerin Ruh ve Bedenen Allah-ü Zül Celal ve Kemal Hazretlerinin Biz sizi yeniden yaratırız hükmü ve Ayeti Beyanı ilahisi tezahürü ile Kadir Gecelerinde her yıl  Garrayı Hira Nur Mağarasında DİVAN TOPLANTILARI adı ile yapıldığını Resulullah Nur  Muhammet Mustafa SVS Efendimizin bu toplantılara Ruhu Meal-Ceset Mübarekleri ile olduğu, Yaşayan tasavvuf Alimi Üstad Ahmed Hulusi sohbetlerinde ve eserlerinde açıklamaktadır.

Yazımızın bu kısmına Üstad Ahmed Hulusi mübareğin bu konudaki yazısını aynen aldık. Kendisine teşekkür ederim. Zira bu yazılarının ücretsiz paylaşımını buyurmaktadır. İstemektedir. Cenab-ı Allah’ın İlmini para ile satılmaz buyurmuşlardır.

Üstadımız Ahmed Hulusiye bizi bu ilimleri okutuğu ve Şekerci Dede diye bilinen Manisalı Merhum Hacı Hüseyin Akçiçek Efendimiz ve Malatyalı, Ankara’ ın  Manevi Direği Merhum Hacı Ahmet Kayhan Sultan efendimizle tanışmamıza sebep olduğu için ayrıca şükranlarımı sunarım.

Üstadımız Ahmed Hulusi tarafından aşağıda yazılan konumuzla ilgili yazı şudur:

Manevî görevliler diye bilinen "Ricali Gayb" iki guruptur:

A. Karar organı

B. İcra organı

Karar organı "Divan" ya da "Divan-ı Kebir" gibi isimler ile anılır.

İki tür toplantısı vardır. Aylık toplantılar. Ki her arabî ayın 14'ünü 15'ine bağlayan gece, çeşitli yerlerde yapılır.

Yıllık toplantısı, ki bu da senede bir defa, Efendimiz (aleyhisselâm)'ın Rasûllük görevini almadan evvel inzivaya çekildiği Hıra Dağı'nda olur.

Bu "Divan-ı Kebir"e katılanların büyük kısmı ölüm ötesi yaşama intikâl etmiş büyük evliyaullâhtan, üçte bir kadarı da şu anda Dünya üzerinde bilfiil görevli yüksek derecelilerden teşekkül eder. Toplam 66 kişilik Divan ehline Dünya üzerinden, zamanın "Gavs"ı, "Kutb-ul İrşâd" ve "Kutb-ul Aktab" olan iki yardımcısı, dört unsur üzerinde tasarrufu olan dört kutubyedilerin tamamı "Gavs"ın tasarruf dairesi dışında olan "Müferridûn" namıyla bilinen 11 kişi katılır.

Varlık üzerinde, ilâhî ilim gereği alınması gerekli tedbirler hakkında kararlar alınır ve bu kararlar icra organına nakledilir.

"Divan-ı Kebir"in tabii başkanı Rasûlullâh (sallâllâhu aleyhi vesellem)'dir. Onun gelmediği toplantılarda ise, şayet var ise o devrin "İnsan-ı Kâmil"i, yoksa zamanın "Gavs"ı başkanlık görevini ifa eder.

"İnsan-ı Kâmil" her asırda bulunmaz. "Gavs" ise her asırda vardır ve kıyamete kadar sürekli, bir kişi, o görevi ifa eder.

"İnsan-ı Kâmil" rütbesi, en üsttür ve birkaç asırda bir o rütbeye nail kılınmış kişi gelir yeryüzüne.

"Müceddid-i zaman" yüz yılda bir gelir. Dinin, o günün insanlarının anlayışına göre yenilenmesi görevini ifa eder. O da divan ehlindendir. Son müceddid de "Mehdi" lakabıyla bilinen Zât-ı kirâmdır. Aynı zamanda "İnsan-ı Kâmil"dir, Mehdi!..

Gavs, hem Rasûlullâh (aleyhisselâm) katılmadığı zamanlarda divan başkanlığı yapar, hem de icra organının başıdır.

Kutb-ul İrşâd tamamıyla, çeşitli burçlardan, bilinen ve bilinmeyen sayısız yıldızlardan gelen tesirler üzerinde görev yaparak, bunlardaki sayısız mânâların gereğinin yeryüzünde mevcut insanlar ve cinler üzerinde açığa çıkması hususunda çalışır.

Kutb-ul Aktab ise, Gavs'tan çıkan emirleri çeşitli ilgili mercilere dağıtır. Divan'a katılan cinlerin evliyası dahi emirleri Kutb-ul Aktab'dan alırlar.

İcra Organı ise bir tür Ricali Gayb ordusudur.

Divan'ın kararlarının tatbikiyle görevlidirler.

Bu ordunun başkumandanı "Gavs"ı zamandır. Tâbiri câiz ise genelkurmay başkanı durumunda olan "Kutb-ul Aktab"dır!.. Sonra 4'ler gelir. Sonra tasarruf sahibi olan 7'ler gelir. Sonra 12'ler gelir. Sonra 40'lar gelir. Sonra 300'ler diye bilinen 313 kişi vardır. Sonra 1200'ler gelir ve daha sonra da yöresel kutuplar iş görürler.

Bu evliyaullâhın çok azı, yani "Divan ehli" olanlar ile "icra" organından birkaçı "fetih" sahibidir. Geri kalan bir miktar "keşif" ehlidir. Büyük çoğunluğu da bilinçdışı olarak bu görevleri ifa ederler.

Geçmiş evliyaullâh arasında Abdulkâdir Geylânî, "Gavs"iyet göreviyle birlikte "İNSAN-I KÂMIL"lik görevi de kendisinden cem etmiş olduğundan, "Gavs-ı Â'zâm" lakabıyla bilinir.

İkinci "İNSAN-I KÂMIL" Abdülkerim Ceylî ya da diğer ifade şekliyle Geylânî ise, çok eserler yazmıştır hakikat bahsinde ve marifetullâh bahsinde; ki bunların içinde en çok bilineni "Geçmişin ve geleceğin ilmini kendinde toplamış olan İnsan-ı Kâmil" adıyla kaleme aldığıdır. Bizde kısaca "İnsan-ı Kâmil" diye bilinir.

"Fetih" ehli olan görevliler Dünya üzerinde tüm cereyan eden işlere vâkıftırlar. "Keşif" ehli ise sadece görev alanı ile sınırlıdırlar.

Her bir görev düzeyindeki velî, ancak kendi düzeyinde olanı ve altındakini bilir.

Üst grubu ise, sadece onunla temasta olan alt grubun başkanı bilir.

Bir de "Divan"a katılanlar, kendi üstlerindekileri bu vesile ile bilirler!.. Bunların arasında Endonezyalı, Arab, Pakistanlı, Afganistanlı, Türkiyeli ve daha başka isimli topluluklardan zevât mevcuttur.

Bu konudan, bu kitapta daha fazla söz etmeyeceğiz!..

Ancak böylesine bir görevin ve böylesine görevlilerin varlığının da bilinmesi yönünden bu kadarıyla söz etmek gereğini duyduk. AHMED HULÛSİ

Diğer Ehlibeyte hürmet eden alimler, evliyalar bu başta Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri ve onun kutlu talebelerinin Anadolu toprağına sevi ve saygı meyveleri  bugün kardeşlik olarak zuhur etmiştir. Kafirler ve emperyalist güçler bizi bir birimize düşürmek istemeleri artık fayda vermeyecektir. Baki Selam ve Daim  Dualarımla.