Bu yazımda MÖ 5.yy‘da Antik yunanda yaşamış ve kuşkuculukları ile ün salmış Sofist filozoflardan kısaca bahsedeceğim. Sofist filozoflar para karşılığı güzel konuşma, hitabet, hukuk gibi alanlarda ders veren gezici filozoflardır.

Bu filozoflara göre insanların üzeride anlaşabilecekleri genel geçer bilgiler yoktur. Örneğin şuan ki hava bana sıcak gelirken sana soğuk gelebilir yada benim doğrularım senin yanlışların olabilir.Bu sebeple hiçbir konuda kesin hüküm verilmemeli ve bir anlamda yargılar askıya asılmalıdır.Bu dönemin en önemli sofist filozofları Gorgias ve Protagoras’tır. Gorgias ile özdeşleşmiş bir söz vardır”.Hiçbir şey var değildir.Olsa da bilinemez.Bilinse de başkalarına aktarılamaz.” Örneğin Gorgias’a göre sofist filozofları, bana anlatabildikleri kadar anlattılar, ben anlayabildiğim kadar anladım, anlatabildiğim kadar anlattım, sizlerde anlayabildiğiniz kadar anladınız.Benin yazdıklarımı okuyup anlamış olsanız bile benim anlattıklarımı değil kendi anladıklarınızı anladınız. Çünkü Gorgias’a göre anlatılanlar ile anlaşılanlar bir ve aynı şeyler değillerdir.            

Protagoras’a göre ise “İnsan her şeyin ölçüsüdür. ”Bu sözü bir çoğumuz duymuşuzdur. Ona göre insanların fizyolojik, kişisel,psikolojik ve sosyal yönleri farklı farklıdır ve bu nedenle ortak doğru bilgiler yoktur.

Şunu merak ettim ve araştırdım. Acaba günümüz bilimi iki büyük filozofun görüşlerini nasıl değerlendiriyor? Özellikle genetik bilimine göre “farklılıklarımız bizi benzersiz kılıyor.”Nasıl mı? Bir kaç örnek verip yazımızı sonlandıralım.

Anatomik olarak birbirimize çok benzediğimizi düşünsek de bizi birbirimizden tamamen ayıran pek çok özelliğimiz var. İşte bunlar biyometrik özellikler olarak tanımlanır ve her birimizi eşsiz kılarak Dünya’daki 8 milyar insandan ayırır. Öyle ki bazı istisnalar dışında herhangi iki kişide aynı biyometrik özelliklere rastlanmaz. Üstelik biyometrik özelliklerimiz yaşamımızın başlangıcından sonuna kadar ya da çok büyük kısmında hiç değişmez. Parmak izlerimiz, kulaklarımızın biçimi, dişlerimizin izi ve DNA’mız bizi birbirimizden ayırt etmek için kullanılabilen biyometrik özelliklerimizden yalnızca birkaçı. Bizleri eşsiz kılan bu özellikler, günümüzde kim olduğumuzu belirlemek ya da doğrulamak amacıyla yani kimlik tespiti için sıklıkla incelenir.

Bir insanın kan, deri, tükürük gibi vücudun herhangi bir yerinden elde edilen örneklerdeki hücrelerin DNA’sı her zaman aynıdır. İlginç olan şu ki tüm insanların DNA yapısının neredeyse yüzde 99’u birbiriyle aynıyken farklı olan yalnızca yüzde 1’lik kısım bizi eşsiz kılar.

Örnekleri çoğaltmak mümkün ama uzun yazılara karşı sıkılganlığımız var. Kısacası dostlar biyolojik, psikolojik ve sosyal anlamda büyük oranda birbirimize benzemiş olsak bile çok küçük farklılıklarımız bizi muhteşem bir varlık haline getiriyor.

Yeni bir seçimden çıktık millet olarak. Farklılıklarımız bizim zenginliğimizdir. Bu konuda bilim de,felsefe de ve nihayetinde din de aynı fikirde.” Ey halk, sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi ırklara ve boylara ayırdık…...”Hucurat suresi:13.ayet.

Dostça kalın!

Görüş ve eleştirileriniz benim için önemli; [email protected]