Ünlü ressam Yalçın Gökçebağ, 1966-1968 yılları arasında Akşehir’de resim öğretmeni olarak çalışmıştır. Akşehir onun sanatının gelişmesine büyük etki yapmıştır.

            1944 yılında Denizli’nin Çal ilçesinde doğan Gökçebağ, İlkokul öğrenimini tamamladıktan sonra, 1954 yılında sınavla Gönen Köy Enstitüsü’ne girdi. Okuldayken, resim ve müzik derslerinde, diğer derslerine oranla çok daha başarılı olduğundan 1957 yılında İstanbul'daki Çapa İlk Öğretmen Okulu Resim Semineri'ne katıldı. 1963’te Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'ne girdi. 1966 yılında mezun oldu. Aynı yıl Akşehir İlk Öğretmen Okulu’na resim öğretmeni olarak atandı.

            Akşehir İlk Öğretmen Okulu, 02 Ocak 1956 yılında 1185 Ordu Donatım Malzeme Depo Komutanlığı binalarında Eğitim-Öğretime açılmıştı. 1966 yılında bu öğretmen yetiştiren okulda öğretmenlik yapmak üzere Yalçın Gökçebağ, Akşehir’e geldi.

            Gökçebağ, 1966’da Gazi Üniversitesi resim bölümünden mezun olduğunda tamamen soyut ve lekeci tarzda resim çiziyordu. Akşehir’e tayin olur ve çalışmaya başlar.  Burada soyut resimler yapıyordu ve Akşehirlilerden müthiş bir tepki alıyordu. Anlaşılmaması ve tepkiler sonucu biraz tarzını değiştirdi ve portre yapmaya başladı.

            Akşehir’de en iyi arkadaşı İsmet ŞEN idi. Ressam İsmet Şen ile birlikte Nasrettin Hoca’nın göle yoğurt çalmasından başlayıp bütün fıkralarını 80’e 120 boyutunda yağlıboya ile resimlediler. Bayağı bir uğraş verdiler ama bu çalışmalar Akşehirliler tarafından çok sevildi. Akşehir Derneği ve Akşehir’in zenginleri çoğunu satın aldı. Yalçın Gökçebağ’ın Akşehir’de yaptığı bazı resimler Varlık dergisinde yayınlandı ve gönderdiği resimler iki defa kapağa çıktı. Onlar ressam Gökçebağ’ı motive etti.  Bu arada Akşehir kaymakamının, okul müdürünün portresini yaptı. Yine 19 Mayıslarda asılan büyük Atatürk portresini yaptı. Soranlara: “Ne yapacağız biz, resim öğretmeniyiz, işimiz gücümüz öyle.” diyordu.         

            Sanatçı  Yalçın Gökçebağ, sanatı ile ilgili kendi ifadesiyle:

             Anadolu Düşlerinin Ressamı" olarak anılmak ve anımsanmak elbette çok hoş bir duygu. Anadolu'yu düşünerek resim yapmaya başlamam 1965-1966 yılında, Gazi Eğitim Resim Bölümü'nü bitirdikten sonra resim öğretmeni olarak atandığım Akşehir İlk Öğretmen Okulu’nda çalıştığım yıllara rastlar. Buradaki atölye-odamdaki penceremin önünden, sonbahar mevsiminin sonlarına doğru, dizi dizi geçen 'Pancar Arabaları' beni çok etkilemişti. Arabaları çeken beygirler, koşumları, süsleri, arabanın taşıdığı yüke uygun yapısı, arabayı kullanan kişinin başını öne eğmiş düşünceli duruşunu, giderken tekerleklerden çıkan tıngırtılı sesleri ve uzayıp giden Anadolu yollarında kah bir buğday tarlasının, kah bir elma bahçesinin kenarından geçerken hissettiklerimi düşünerek tuallerime yansıttığım görüntülerdir. Bu gözlemlerin ilk örnekleri olarak yapmış olduğum "Pancar Arabaları" konulu birçok gravür tarzı çalışmam, Varlık Dergisi'nde yayınlandı” der.

             Yalçın Gökçebağ, Akşehir’de öğretmenlik yaparken aynı zamanda Akşehir doğasını gözlemleyerek bol bol resimler yapıyordu ve ilk kişisel sergisini, 1967’de Akşehir’de (Akşehir Müzesi’nde) açtı. Saf ve şiirsel bir doğa kavramı üzerinde geliştirdiği resimleri, pastoral içerikli kır yaşamının görüntülerini konu alır. Bu resimler Yerel resim beğenisine bağlı kuşağın üyeleri arasında, içtenlik dozu yüksek tutulmuş bir anlayışı temsil etmekte idi.

            1968 yılında Ressam Gökçebağ askerliğini yapmak üzere Akşehir’den ayrılarak Kütahya’ya gitti. Halen Ankara’da yaşamını sürdürmektedir.