Sevgili okurlar;
1-16 Nisan 2017 Pazar günü sandık başına gideceğiz.Sandığa niçin gidiyoruz ?,sandıkta ne için oy kullanacağız?
Kullandığımız oylar ile ,TBMM de 6771 sayılı kanun olarak 21.01.2017 tarihinde kabul edilip 11 Şubat 2017 tarihli 29976 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan “Anayasa değişikliği Kanununun” kabul edilip edilmemesini,bu kanun ile getirilmek istenen ve yazımızın devamında inceleyeceğimiz değişikliklerin yapılıp yapılmamasını oylayacağız.
Verdiğimiz oyların sonucu %50 nin üzerinde evet çıkar ise bu değişikliklerin bir kısmı, evet kararının resmi gazetede yayımlanmasından hemen sonrasında, bir kısmı da 3 Kasım 2019 yılında yapılacak seçimler sonrasında uygulanacak ve yürürlüğe girecektir. Yapılan bu Anayasa değişikliğinin uygulanması bir zaman ve kişi ile sınırlı olmayacaktır.Öreğin 5 yıllık bir seçim dönemi için değil, A yada B şahsı ile sınırlı değil, bu hususta yeni bir Anayasa değişikliği yapılana kadar sürecek bir değişiklik olacaktır.
Verdiğimiz oylar sonucu % 50 nin üzerinde hayır çıkar ise şu anki Anayasa aynen uygulanmaya devam edecek,herkes yetkisini Anayasa’dan alacak,Anayasa’da olmayan yetkileri kullanmayacaktır.
Sandıkta kullandığımız oylar ve çıkan sonuç sonrasında (evet de çıksa, hayır da çıksa) Cumhurbaşkanımız yine Cumhurbaşkanı olarak kalacak, şuan ki Başbakanımız ve kabinesi hükümet etmeye devam edecek,siyasi partilerimizin genel başkanları,partilerimizin organları ve milletvekillerimiz görevlerini sürdürmeye devam edecektir
2-Anayasa değişikliğine niçin gerek duyuldu?
Şuan uygulanmakta olan Anayasa’mız 12 Eylül 1980 tarihinde yapılan bir askeri darbe sonrasında oluşturulan Kurucu Meclis tarafından 18.10.1982 tarihinde kabul edilmiş,20.10.1982 tarihli 17844 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış, 7 Kasım 1982 tarihinde halk oyunu sunulmuş, % 91,37 oranında kabul oyu almış, 9 Kasım 1982 tarih, 17863 sayılı mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu Anayasa’da; bir darbe Anayasa’sı olduğu, evrensel hukuk kuralları içinde bireylere tanınmış olan kişisel ,temel hak ve hürriyetlere,siyasal hak ve hürriyetlere, Sosyal ve Ekonomik hak ve hürriyetlere yeterince yer verilmediği,yasama,yürütme ve yargı ile ilgili düzenlemelerin gecen zaman dilimi içinde yetersiz kaldığı vb. gerekçeleri ile başlangıç bölümü dahil 18 kez değişiklik yapılmıştır.Bu kapsamda 2 kez başlangıç bölümünde,109 asıl madde ve 4 geçici maddede değişik yapılmış 6 geçici madde Anayasa’ya ilave edilmiş ve toplamda 119 maddede değişiklik yapılmıştır. Bu değişikliklerin bazıları doğrudan meclis içinde siyasal partilerin uzlaşması ile sağlanmış, bazıları da uzlaşma sağlanamadığı için halk oylamasına gidilmek suretiyle yapılmıştır.
Anayasa değişikliği ile ilgili bir çalışma da 24 dönemde yapılmaya çalışılmış, o dönemde mecliste grubu bulunan dört siyasi partinin (AKP-CHP-MHP-HDP) uzlaşması ile 60 madde üzerinde değişikliğin ne şekilde yapılacağı üzerinde anlaşılmış, sıra bu Anayasa değişikliğinin temelini oluşturan başkanlık sistemi ile ilgili maddelerin görüşülmesine gelindiğinde, görüşmeler tıkanmış ve AKP nin Anayasa Komisyonu toplantılarından çekilmesi ile başarısız kalmıştır.
21 Ekim 2007 tarihinde yapılan referandum ile Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi değişikliği yapılmış,bu değişiklik sonrasında 10 Ağustos 2014 tarihinde Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmış sayın Recep Tayyip Erdoğan ilk turda oyların %51,79 ‘unu alarak Türkiye Cumhuriyetinin 12.Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanı mevcut Anayasaya göre seçilmiş olmasına, seçildiği Anayasaya göre yemin etmesine,seçildiği Anayasada görevleri ve yetkileri açık olarak düzenlenmiş olmasına rağmen MHP genel başkanı sayın Devlet Bahçeli beyin deyimi ile uygulamaları ile fiili bir durum yaratmış , fiili durum hukuki durum ile çatışmıştır.Sayın Devlet Bahçeli beyin 2016 yılı Ekim ayında “ bu aykırılığın giderilmesi için AKP nin bir Anayasa değişikliği kanun teklifini TBMM getirilmesi halinde MHP olarak bu değişikliği destekleyeceklerini” beyan etmesi ve bu iki partimizin yönetim kadrolarının değişiklik maddeleri üzerinde anlaşmaları üzerine;
*Yaratılan bu fiili durumun Anayasa ile çatışmasını önlemek,hukuksal yapının fiili duruma uygun hale getirilmesini sağlamak,
*Yönetmede ve yürütmede çift başlılığı gidermek,
*Mevcut terör ortamını ortadan kaldırmak,
*İstikrarı ve Ekonomik büyümeyi sağlamak,
Şeklinde özetledikleri genel gerekçeler ile Anayasa değişikliği hazırlıkları başlanmış ve bu güne gelinmiştir.
3-Anayasa Değişikliği Genel Gerekçelerinin irdelenmesi.
A-Yaratılan fiili durumun Anayasa ile Çatışması,fiili durumun Anayasaya uygun olmaması Anayasa değişikliğinin bir nedeni sayılmalı mı,bunun için Anayasa değiştirilmeli mi?
Anayasalar toplumların, toplumları oluşturan bireylerin uzlaşma metinleridir.Toplumdaki kişilerin ve kurumların en alttan en üste kadar görev,yetki ve sorumluluklarının nelerden ibaret olduğunu, devleti oluşturan kurumların hangi temel esaslar dahilinde kurulup,teşkilatlanacağını,görev ve yetki dağılımın nasıl olacağını,devletin hangi fonksiyonun hangi kurumu ve kuruluşu aracılığı ile yerine getirileceğini belirten en üst temel normdur.Anayasa’mızda bu husus; Anayasaya hükümleri,yasama,yürütme ve yargı organlarını,idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.(Anayasa,madde:11) şeklinde ifade edilmiştir.
Yine Anayasamızdaki düzenlemelere göre;
*Türk Milleti egemenliğini,Anayasanın koyduğu esaslara göre,yetkili organları eliyle kullanır.Egemenliğin kullanılması,hiçbir surette hiçbir kişiye,zümreye veya sınıfa bırakılamaz.Hiç kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz(Anayasa,madde :6)
*Herkes kanun önünde eşit olup,hiçbir kişiye,aileye,zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. (Anayasa,madde 10/4 fıkra)
* Kanunlar ( dolayısıyla KHK, tüzükler,yönetmenlikler.tamim vs gibi düzenlemeler) Anayasaya aykırı olmaz,(Anayasa,Madde 11)
Fiili durumu irdeleyecek olur isek sayın Cumhurbaşkanımız 2709 sayılı mevcut Anayasa’mızın 101 maddesine göre seçilmiştir. 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde,
*Cumhurbaşkanının yetkilerinin ve görevlerinin nelerden ibaret olduğu(madde:104), *Cumhurbaşkanlığı andının içeriği (madde:103.)
*Herkesin Anayasaya uymak zorunda olduğu(madde:11) , açıkça bellidir.
Şayet kişilerin Anayasalara,yasalara uyması gerekmez, kişiler istediği gibi davranmalı,kendi görev ve sorumluluklarını kendileri belirlemeli diyor isen bu gerekçeyi kabul ediyorsundur EVET demelisin.Yok, kişiler mevcut kurallara uymalı,kendilerine göre fiili durum yaratmamalı,yaratılacak olan bu fiili durumun (yeni yeni fiili durumlar yaratmanın) sınırı nereye varır bilemem diyorsan HAYIR demelisin
B-)Yönetmede ve Yönetimde Çift Başlılık Olmamalı
Adına ister Türk Tipi Başkanlık Sistemi ister Cumhurbaşkanlığı sistemi ne derseniz deyin, buna yönelik Anayasa değişikliği yapılması çalışmaları,girişimleri, Cumhurbaşkanı seçiminin doğrudan halk tarafından yapılması ile ilgili Anayasa değişikliği sonrasında gündeme gelmiştir, getirilmiştir.
*Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi ile ilgili Anayasa değişikliği sırasında bu Türk Tipi yada Cumhurbaşkanlığı sistemi dediğimiz sistem ile ilgili bir değişikliğe gidilmemiştir.Bu istem sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra gündeme getirilmiştir.Gerek sayın Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ise başbakan olduğu dönemde ve yine Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı, sayın Prof.Dr.Ahmed Davutoğlu’nun ve sayın Binali Yıldırım’ın başbakan olduğu dönemlerde, Cumhurbaşkanlarımız ile Başbakanlarımız arasında siyasi görüş ayrılığı yoktu. Her birisi AKP içinden ve görüşünden gelmişlerdi.İstedikleri gibi Bakanlar Kurulunu oluşturuyorlardı, TBMM de çoğunlukları vardı.Kimseye ihtiyaç duymadan istedikleri yasaları çıkarabiliyorlardı. Kaldı ki 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerine girmiş, seçim kazanmış ve tekrar başbakanlık koltuğuna oturmuş olan sayın prof .Dr. Ahmet Davutoğlu seçim kaybetmeden,güvensizlik oyu ile düşürülmeden parti içi bir gelişim ile başbakanlık koltuğunu bırakmıştır. Bu süreçte, Cumhurbaşkanlarımız ile Başbakanımız ve Bakanlar Kurulu arasında bir uyumsuzluk görülmemiştir.
Yapılacak olan Anayasa değişikliği ile,çift başlılığın bu kez farklı şekillerde ortaya çıkması söz konusu olabilecektir. Mevcut Anayasa’mızın 101/son maddesinde “Cumhurbaşkanı seçilenin,varsa partisi ile ilişiği kesilir ve TBMM üyeliği sona erer” denilmesine rağmen yeni değişiklik ile sadece “TBMM üyeliği sona erecektir” denilmekte ve partili Cumhurbaşkanlığının yolu açılmaktadır.
* Cumhurbaşkanımız hem T.C.Devletinin başkanlığını hem de siyasi parti başkan ve üyeliğini sürdürebilecektir. Cumhurbaşkanın hangi uygulamalarını Devletimizi temsilen, hangi uygulamalarını siyasi parti başkanı olarak yaptığını ayırt edemeyeceğiz.
*Keza Cumhurbaşkanı yürütme ile ilgili konularda (ileride irdeleyeceğimiz değişiklik maddelerinde belirteceğimiz sınırlamalar dışında) Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayımlayabilecektir.(Şu an uygulanmakta olan Kanun Hükmünde Kararname benzeri bir uygulama)Yani Cumhurbaşkanımız bir anlamda yasama ile ilgili yetkileri kullanacaktır.Çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamesindeki düzenlemeler TBMM’nin kararnamede belirtilen konuda yeni yasa çıkarmasına kadar uygulanacaktır. TBMM’ in çıkarmış olduğu kanunun imzalanması,tekrar TBMM iadesi ve nitelikli çoğunlukla tekrar kabul edilmesi ve Cumhurbaşkanınca imzalanıp yayımlanması sırasında sorunlar çıkabilecektir. Bu kez Yasama-yürütme çift başlılığı ortaya çıkacaktır.
Uygulamada iki başlılık var, Cumhurbaşkanın olduğu yerde Başbakanın ne işi var Cumhurbaşkanının hem siyasi parti başkanı hem de T.C.Devletinin Başkanlığını temsil etmesinde her hangi bir sıkıntı doğmaz bu çift başlılık olmaz diyor isen EVET demelisin, eğer.mevcut Anayasamızda ve yasalarımızda Cumhurbaşkanının ve Başbakanın görev ve yetkileri ayrı ayrı düzenlenmiş,herkes kendi işine bakarsa,biri diğerinin yetki ve sorumluluk alanına karışmaz ise iki başlılık olmaz, ben 5 yılda bir değil her zaman hükümeti denetlemek isterim ,herkes işine baksın diyor isen HAYIR demelisin,
C- Mevcut Terör Ortamı ve terör tehdidinin ortadan kaldırılması
Ülkemizin ulusal ve uluslar arası güvenlik sorunlarının olduğu, içerden ve dışarıdan Ülkeme yönelik iç ve dış destekli terör saldırılarının olduğu bir gerçektir.
Ülkemi yöneten kişilerin Cumhurbaşkanımızın,Başbakanımızın ve Bakanlar Kurulumuzun, terörle mücadele eden tüm kuruluşlarımızın (Genel Kurmay,İç İşleri Bakanlığı,Mit,asker,polis ve diğer tüm kişi ve kuruluşlarımızın) terörle mücadele etmeleri konusunda arkalarında büyük bir Meclis ve halk desteği vardır. Terörle mücadele konusunda çıkarılmak istenip de çıkarılmayan bir tek kanun yoktur.Terörle mücadele eden kişi ve kuruluşlara yapılamayan hiçbir maddi destek söz konusu değildir.
Terörle mücadele edilmesinde Cumhurbaşkanımızın,Başbakanımızın ,Bakanlar Kurulumuzun,TBMM nin, Genel Kurmay’ımızın,Mit’imizin eli- kolu bağlı ,bunun için Anayasa değişikliğine ihtiyaç var diyor isen EVET demelisin, eğer yürütmenin elinde gerekli yetkiler var, gerekli meclis desteği var diyor ise HAYIR demelisin.
D- İstikrar ve Ekonomik Büyümeyi Sağlamak
Ülkemiz, 2002 yılından beri mecliste çoğunluğu bulunan,istediği kanunları çıkarabilen,istediği bürokratik işlemleri yapabilen bir siyasal parti (AKP) tarafından tek başına yönetilmektedir. Bu süreçte hiç koalisyon hükümetleri olmadı.Hükümet ve İktidar ekonomiyi canlandırmak,milli geliri arttırmak,kişi başına düşen geliri arttırmak, ihracatı arttırtmak ve ithalatı azaltmak,dolar,euro,altın,benzin,mazot fiyatlarını indirmek için hangi tedbiri almak istedi de alamadı.Hangi kişiler,kurumlar yada partiler buna engel oldu. Unutmayalım ki 2011 yılında bazı hesaplamalara göre %8.5 bazı hesaplamalara göre de %8.8 büyüme hızı ile dünyada Çin’den sonra en yüksek büyüme hızına sahip ülke olduk.(Çin.%9,2)
Yapılmak istenilen Anayasa değişikliği maddeleri , şimdiye kadar yapılamayanların çözümü olan, ekonomik büyümeyi,gelişmeyi ve istikrarı sağlayacak düzenlemeler getiriliyor diyorsan EVET demelisin, getirilen Anayasa değişikliği maddeleri içinde böyle bir madde yok,şu anki Anayasa maddeleri ile de istenildiğinde büyüme sağlanabiliyor diyor isen HAYIR demelisin.