Akşehir’e Türkler egemen olunca Türklerle birlikte bazı Acemler yani İranlı aileler Akşehir’e göç edip yerleştiler. Türkçe bilmeyen bu ailelere Akşehirliler tatlar yani dilsizler demekteydi. İşte bu ailelerin bulunduğu mahalle Tatlar Mahallesi idi.

Hazar Denizi kıyısında, İran Azerbaycan’ı sınırında yaşayan, İran soyundan olan Tatlar, genellikle aşçılık işleri ile uğraşıyorlardı. 1200’lu yılların başında Akşehir’e yerleşen Tatlar, Akşehir’in çeşitli semtlerine aşevleri açtılar.  Özel yemekleri ise tirit idi.  Akşehir usulü tirit şöyle yapılıyordu;

“Tirit yapmak için et kullanılırken Akşehir’de daha çoğunlukla kuzu kellesi ve paçalar kullanılmaktaydı. Kuzu kellesi tencereye konur, içine kuru soğan konur. Bol su ilave edilir. Ağır ateşte 4 saat kaynatılırdı veya akşamları etli ekmek fırınlarına verilir ve sabahları alınırdı. Akşehir tipi köy somunu küçük küpler şeklinde doğranır ve baharatla tatlandırılır. Üzerine biraz kelle suyu verilir. Ayıklanan kelle ve paça etleri üzerine konur. Tereyağında kavrulan biber salçası etlerin üzerine dökülür. Kenarına sarımsaklı yoğurt konur. Taze nane ile servise sunulurdu.”

Yemekleri ile Akşehir mutfak kültürüne katkı koyan Tatlar, Selçuklu zamanında  Kale içerisinde Ulu Camiden yaklaşık 500 metre yukarıya yerleşmişler ve bir mahalle kurmuşlardı Bu mahalleye bir de mescit yaptırmışlardı. Ancak bu mescit günümüze kadar ulaşamamıştır.  Sadece 1476 yılındaki vakıf kayıtlarında:

Tatlar Mahallesi Mescidi Vakfı

Bezzazistan ve Pazardaki dükkânların arazisi

Sarının elindeki bağ

Hacı Yunis’in bahçesi

Ev arazisi

Çukur değirmenden 10 Sehimden biri

Demirci Hacının bahçesi

Pazarda dükkân

Tura Paşa ve Bey Tatar evi

Davud ağa evi

Ev arazisi” şeklinde kayıt vardır ve bu kayıta göre vakfın 334 akçe geliri mevcuttu. Ancak sonraki kayıtlarda mescide rastlanmıyor. Anlaşılan bu tarihten sonra Tatlar Mahallesi Mescidi harap olmuştur.

Kayıtlarda mescidin kayıp olması gibi küçük Tatlar Mahallesi de zaman içerisinde diğer mahallelere karışıp kayıp oldu. Ancak Tatlar ismi zamanla “Dilsizler” lakabına dönüştü (Gerçekten de bu ailelerin bazı üyelerinin dilsiz olduğu rivayet edilir).

Osmanlı Devrinde sefer zamanları sipahileri savaşa gönderirken Dilsizler(Tatlar) Akşehir’de geceleri fener alayı gibi bir tören düzenlerlerdi.  Bu tören sonraki yıllarda sıra yarenlerin oynadığı “Dilsiz oyunu” şekline dönüşmüştür.

“Törende savaşa gidecek kişi Efedir. Efenin elinde kılıç, belinde silah ve başında kalpak vardır. Askere götüren ise Yiğitbaşı’dır. Yiğitbaşı için bir at bulunur ve süslenir, yiğitbaşı  Askeri üniforma üzeride dürbün, arkasında silah, ayağında çizme, elinde kılıçlı olarak ata biner. Törendeki herkes yiğitbaşına uymak zorundadır. Düzeni sağlayan ise sıranın çavuşudur. Şehitlik için kefeni temsilen törendekiler beyaz elbise giyerler. Sefere gidenini iki yanında kadın kıyafeti giyen iki kişi ona eşlik eder.  Meşale şeklinde çıralar yakılır ve yola çıkılır. Ara sıra mola verip oyunlar oynanırdı.”

Akşehir halk kültürüne “Dilsiz Oyunu” olarak geçen bu tören sıra yarenler tarafından aslına yakın bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Hatta Türklere oranla daha esmer olan Tatlar’a benzemek için yarenler siyaha boyanmaktadır.