Ebülhayr Rumi tarafından 1480 yıllarında derlenen ve kitap haline getirilen Saltukname’de Seyyid Mahmut Hayran ile ilgili olarak dört yerde bilgi verilmiştir.  İlk olarak Seyyid Mahmut Hayran’ın yaşadığı yer  ve kendisi hakkında bilgiler veriliyor. İkinci kısımda toplantılara gitmeme nedenini, üçüncü kısımda Saltuk’la görüşerek onu gazaya gönderişi  anlatılıyor. Son bölümde ise Saltuk, Seyyid Mahmut Hayran’ın mezarını ziyareti anlatılıyor. Son ziyaret 1268 ile 1271 yılları arasında yapılmıştır. İşte o bölümler ve günümüz Türkçesi ile açıklaması:

“Bir kişi dahi vardı. Seyyid idi, yidi yıl idi kim hayrân olup dururdi,  gözin ayırmazdı. Adına seyyid Mahmud-i Hayrân dirlerdi. Kırvan ilinde Akyanos şehrinde bir zaviyede otururdı. (1988;45).”

Günümüz Türkçesi ile:

 “Anadolu’da bir ermiş kişi daha vardı. Bu kişi peygamber neslinden yani seyit idi. Allah’ın büyüklüğünü çok takdir ederek hayrân bir şekilde gözünü dünyaya açmadan yedi yıl boyunca durdu. Adına Seyit Mahmud-i Hayran derlerdi. Konya ilinde Akşehir şehrinde bir küçük tekke’de yaşardı.”

“Şerife Ahmed eyitti: “Server! Siz Mahmud-i Hayrân’a ve Mevlâna Celâl’e dahi varun kim bu meclislerde anlar hazır değullerdür.”didi. Şerif eyitti: “Niçün gelmediler” didi. Ahmet eyitti: “biri aşuktur, biri hayrândur, anun-çün akl meclisinde cem olmadılar.”(1988:46)

Anadolu’da bulunan evliyalar Hacı Bektaş Sultan’ın yanında toplandılar. Bunlar Karaca Ahmet, Ahmed-i Fakih, Sarı Saltuk gibi evliyalardı. Bu toplantıda Fakih Ahmed ile Sarı saltık arasında şöyle bir konuşma geçmektedir.

Günümüz Türkçesiyle

“Ahmet Fakih, Sarı Saltuk’a dedi ki:

 “-Efendi, Mahmud-i Hayran ve Mevlana Celal bu toplantılarımızda bulunmazlar.” Sarı Saltuk dedi ki:

“-Niçin gelmezler?”

Fakih Ahmet dedi ki:

“Onların biri aşıktır diğeri ise hayrândır. Onun için akıl meclislerine katılmadılar.”

 

“Andan dahi veda idüp azm-i Seyyid Mahmud-i Hayrân idüp gitti. Ahir katına geldi. Mahmud, Şerifi görücek aklı başına gelüp  Şerif birle musahabet ittiler. Andan Şerif Mahmud’dan dest-i tövbe idüp kısvet-i çâr-terk çâr-yâr adına giydi. Mahmud giru  Şerif’e eyitti: “ var yüri gazada ol, sana feth andadur.” didi. Dahi şerif anda ol Akşehr’ün gölüne dua itti balıkları çoğaldı. Ve ağzı yarın içine bıraktı. Tatlı oldi suyı şor iken.” (1988:46)

Günümüz Türkçesi ile: “ Seyyid Mahmut Hayran’ı görmeyi amaç edinen Sarı Saltuk,  Konya’da Mevlana’ya veda ederek ayrıldı. Daha sonra Seyyid Mahmut Hayran’ın yanına geldi. Mahmud, Sarı Saltuk’u görünce aklı başına geldi. Sohbet ettiler. O anda Sarı Saltuk, Mahmut’tan tövbe ile temizlendikten sonra Allah’ı terk etme giysisini çıkarıp Allah’ı sevgili tutma giysisini giydi. Daha sonra Mahmud, Sarı Saltuk’a dedi ki:

“-Yürü git, din için savaş, sana fetih görünmektedir” o anda Sarı Saltuk, Akşehir gölüne gitti. Dua etti, balıklar çoğaldı. Tükürüğünü uçurumdan aşağı bıraktı, gölün suyu acı iken tatlı oldu.”

“Akyanos şehrine gitti. Varup Seyyid  Mahmud-i Hayran’un kabrin ziyaret eyledi. Raviler şöyle rivayet iderler kim Seyyid Mahmud ile Şerif kabri içinden söyleştiler, çok kimesne işittiler.”(1988:181)

Günümüz Türkçesiyle:

 “Konya’dan ayrılan Sarı Saltuk,  Akşehir şehrine gitti. Vardı, Seyyid Mahmud Hayran’ın kabrini ziyaret etti. Rivayet edenler derler ki Seyyid Mahmud ile Sarı Saltuk mezarın içinden konuştular, bunu da pek çok kimse duymuştu.”