Duygularımız yaşadığımız duruma, olaya, kişiye yüklediğimiz anlamla ilintili hislerimizdir ve aslında tahminimizden çok daha fazla bizleri yöneten yanımızdır. Öfke de bu hislerimizden biridir. Sinirli, gergin, agresif, kızgın, öfkeli bunlar çoğunlukla aynı anlamda kullandığımız ve olabildiğince olumsuzlaştırdığımız kavramlardır. Öfkeli bir yapıya sahip olduğunu düşündüğümüz bir kişiyi bu özelliğinden dolayı yüceltmeyiz ama bir başka kişiye sakin olduğu için övgüler yağdırabiliriz. Halbuki ikisi de ifade biçimidir. Burada kastetmek istediğim şey sakinlik yerine öfkeyi tercih etmeliyiz, yanlış yapıyoruz değil, öfkeyi öteleyerek, olumsuzlaştırarak, üstüne bir kapak kapatıp engelleyerek aslında çok şeyi kaçırmış oluyoruz. Öfkeye kulak verirsek yok saymazsak bize birçok konuda yardımcı olur aslında. Kendimizi veya karşımızdaki kişiyi tanımanın anlamanın bir yolu da neye öfkelendiğine ve öfkesini nasıl ifade ettiğine bakmaktır. Zira öfke hele bir de sıcak öfkeyse, soğuk öfke ve sıcak öfkeyi yazımın devamında açıklayacağım, kontrol altına alınması güç bir duygu olduğu için kişi öfkeli anında çoğu maskesinden arınır ve gerçek benliğiyle tepki verir. Bu karşımızdaki kişiyi tanımada önemli bir zaman dilimidir. Fakat genelde şöyle bir savunma duyarız ya da savunma haline geçeriz; 'o sinirli olduğu için öyle dedi normalde böyle biri değildir!!!' Halbuki en saydam hali budur karşımızdaki kişinin.

                Kendimizi tanıma açısından da öfke önemli bir veri kaynağıdır. Öfke çoğunlukla görünürdeki duygumuzdur. Altında yatan gerçek duygumuzu ortaya çıkarmak için 'Ne oldu da ben bu duruma öfkelendim?' sorusunu kendimize yöneltebiliriz. Bunun cevabı bizi birbirinden farklı duygulara götürebilir, değersizlik, engellenmişlik, aşağılanma, yok sayılma gibi... Kendimizden aldığımız cevaba göre bizi bu duygu durumuna sokan ilişkimizi veya olayları yapılandırarak öfkeden arınmış olabiliriz. Öfkenin ikincil duygusunu yararlı hale getirmek kolay ancak birincil duygu olarak hissediliyorsa yani sadece görünürdeki duygu olarak kalmayıp temel duygunun da öfke olduğu durumlar biraz daha karmaşık olabilir. Yoğunlukla böyle bir duygunun içindeyse kişi yetiştirildiği aile ilişkilerinde iletişim dilinin öfkeyle beslenen bir dil olduğu düşünülebilir. Bu durumda kişi bir başka iletişim dilini nasıl kullanacağını bilemez, isteklerini veya yorumlarını ancak öfkenin eşlik edebileceği şekilde ifade etmeyi öğrenmiştir.  

                Sıcak ve soğuk öfkeye gelecek olursak; sıcak öfke tepkisel bir durumdur. Altta yatan engellenme, aşağılanma, yok sayılma gibi duygulara tahammül edemeyen aniden karşılık verme ihtiyacı duyan kişilerin durumla ilgili hiç düşünmeden tepki vermesidir, yapılandırılmamıştır. Ergenlik döneminde bazı gençlerin birkaç saniye içinde yumruk yumruğa giriştiğini görürüz bu sıcak öfkedir, karşısındaki bir şey söylemiştir, hoşuna gitmez saldırıya geçer hemen. Soğuk öfke ise daha yapılandırılmıştır. Soğuk öfkeye kin duygusu eşlik eder çoğunlukla. Kişi yine aynı şekilde aşağılanmışlık, engellenmişlik duygusunun bir neticesi olarak öfke duyar ancak hemen tepki vermez gider bunun üzerine düşünür, plan yapar ondan sonra tepkisini ortaya koyar. Okulda, işyerinde kahvehanede duyduğu bir söz kişiyi incitir ancak hiçbir şey söylemez, aldırış etmez fakat daha sonra devam eden günlerde o duruma atıfta bulunan bir saldırı söz konusu olur.

Öfke ile ilgili söylenebilecek daha çok fazla şey var. Belki bunların en önemlisi, en çok kulak verilmesi gereken de çocukların öfkesi diyebiliriz. Bir sonraki yazıda çocukların öfkesi ile ilgili görüşmek üzere. Duygularınızın önemsendiği güzel günleriniz olsun...