Hepimiz ruh sağlığımızı, duygusal dinginliğimizi korumakta güçlük çektiğimiz günler yaşıyoruz. Art arda iki büyük depremle 13 milyondan fazla insanımız depremi yaşamış ve etkilenmiş olmakla birlikte geri kalanlarımız yardım sağlamak üzere deprem bölgelerine giderek, uzaktan yardımlarını göndererek, sosyal medyadan ve ulusal yayın kanallarından izleyerek bu süreçten etkilenmiş bulunmaktayız.

Depremden etkilenmiş vatandaşlarımız için elimizden ne geliyorsa yapmak için tek yürek olmuşken ben de psikolojik anlamda neler yapabileceğimizi kaleme almak istedim. Öncelikle şunu bilmeliyiz ki; çok büyük bir travma yaşadık ve etkilerini taşıyoruz. Travma beklenmedik anda, aniden gelişen, anlamlandırması güç, zorlayıcı duygular uyandıran olaylar için kullanılır. Herkesin yaşadığı travmaya verdiği tepki farklı olabilir. Kimi günlerce uyumadan yaşar kimi başını yastıktan kaldıracak gücü dahi bulamadan, bu sebeple travma yaşamış kişilerin tepkilerini anormal karşılamak doğru değildir, yaşanan anormal bir olaya verilen her tepki normaldir.

Deprem, sel gibi doğal afetlerin yarattığı travmada öncelik psikoterapi yapmak değildir. İlk yapacağımız şey, psikolojik ilk yardımı sağlamaktır ve bunun için ruh sağlığı alanında çalışma zorunluluğu yoktur. Dolayısıyla deprem bölgesinde bulunan veya depremden etkilenmiş vatandaşlarımıza temas eden herkesin bilmesi, dikkat etmesi gereken bazı noktalardan bahsetmek istiyorum.

Önceliğimiz her zaman can güvenliği ve fiziksel sağlığımız olduğu için depremden etkilenen insanları güvenli bir bölgeye almak ilk yapacağımız şey olmalıdır. Muhtemelen gitmek istemeyen, direnenler olacaktır ancak kendilerinin yaşadıkları olay sebebiyle şokta olma ihtimalini unutmadan, ısrarla güvenli bölgeye geçmelerini sağlamak gerekir.

Hemen ardından fiziksel ihtiyaçları karşılanmalıdır. Aç, susuz, üşüyen biri elbette yeterince sakin bir duygu durumunda olamayacaktır. Depremi yaşamış bireyler her zamankinden daha çok sevgi ve ilgiye ihtiyaç duyar, eğer yanınıza depremi yaşamış veya yakını yaşadığı için etkilenmiş bir aile gelmişse başka sebeplerle gelen misafirlerinizden daha fazla ilgilenmeniz gerekir. Bunu, sürekli oturup sohbet etmek, sürekli hareket halinde olmak gibi düşünmeyin. Misafirinizin yalnız kalmaya ve sessizliğe ihtiyacı olduğunda bu ihtiyacı fark edip saygıyla karşılamak gerekir. Üzülmesine, ağlamasına izin vermek, korkusuna, öfkesine saygı duymak bu süreçte çok önemlidir.

Depremle birlikte hem deprem bölgesinde hem de tüm Türkiye’de hayat durmuş gibi. Bir kısmımız enkaz başında bir kısmımız ekran başında, çok zor bir durumu çok zor duygularla yaşıyoruz. Ancak unutmamalıyız ki günlük hayatımızı yavaş yavaş normalleştirmediğimiz takdirde bu duyguların içinde boğulup kalabiliriz. Depremle ilgili duygularımız zamanla dinecek, acımız kabuk bağlayacak ama bunlar durduk yere kendiliğinden olmayacak. Bu sebeple mümkün olduğunca günlük yaşamın içinden şeyler yapmaya çalışmanın, eğer depremzede bir misafirimiz varsa günlük işlerimize onları ortak etmenin iyileştirici bir etkisi olacaktır.

Bazen duygularımız davranışlarımızı değiştirirken bazen de davranışlarımız duygularımızı sağaltır. Bu süreçte hem bizzat depremi yaşamış hem de yakınları dolayısıyla etkilenmiş veya uzaktan takip ederek etkilenmiş bireyler olarak hepimizin fiziksel anlamda rahatlamaya ihtiyacımız olduğunu da düşünerek bedensel hareketlere ağırlık vermek iyi gelecektir; yürüyüş yapmak, futbol oynamak gibi.

Bizler yetişkinler olarak; depremin mantığını, fay hattını az çok anlayabiliyoruz ancak çocuklar için gözle görülemeyen olayları anlamlandırmak çok daha zor. Bu yüzden çocuklar bizlerden daha belirgin daha zorlayıcı tepkilerle duygularını dışa vurabilir. Örneğin alt ıslatmaya, tırnak yemeye başlayabilir, gece yalnız uyumak istemeyebilir, daha kolay ağlayan veya sinirlenen bir yapıya dönüşebilirler. Bunun gibi durumları, yaşanılan zor sürecin doğal bir sonucu gibi görmek gerekir. Bol bol temas ederek, kucağa alarak, dizinde uyutarak, bedensel teması sağlayan oyunlar oynayarak çocuğun zamanla daha iyi hissedeceğini ve bu tepkilerin ortadan kalkacağını bilin.

Çocukların süreci daha az zararla atlatabilmesi için neler yapabileceğimiz ile ilgili bir sonraki yazımızda görüşmek üzere. Hepimize geçmiş olsun, hepimizin başı sağ olsun.