Bu haftaki yazımda uzun zamandır üzerinde düşündüğüm çok önemli bir konudan bahsetmek istiyorum.

Başlığa’da “SÜSLÜ MEZARLAR” dedim. Peki, nedir bu süslü mezarlar?

Bildiğimiz gibi, 17 Ağustos 1999 tarihinde, saat 03.02’de Gölcük/Kocaeli merkezli 7.6 büyüklüğünde bir deprem yaşadık.

Bu büyük felakette on binlerce insanımızı kaybettik. Yüz bine yakın insanımız yaralandı. 133 bin bina çöktü!

Dikkatinizi çekiyorum: tam 133 bin bina!

Henüz bu acının yaraları sarılamamışken, 12 Kasım 1999’da bu kez Düzce merkezli 7.2 büyüklüğünde bir deprem daha yaşadık.

Orada da binlerce canımızı kaybettik.

Bu yaşananlardan sonra yetkililer şapkayı önlerine koyup düşünmeye başladılar:

“Neden bu kadar bina yıkıldı? Neden bu kadar can kaybettik?”

Ve sonunda yeni bir Deprem Yönetmeliği hazırlandı.

Bu yönetmelik, 6 Mart 2006 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Bu yönetmelik, yeni yapılacak binalar için bir adımdı.

Peki ya eski yapılar için ne yapıldı?

Bugün ülkemizde kullanımda olan binaların yaklaşık %22’si, 2000 yılından önce yapılmış binalar.

Yani herkesin “parası kadar bina” yaptığı, hurda demirlerin, deniz kumlarının kullanıldığı dönemlerden kalan yapılar…

Bu binaların test edilip dayanıksız olanların yıkılması gerekirken, maalesef bilinçsizce mantolama yoluna gidildi.

Dış cepheyi yenilemekle, bir binayı sağlam yapamazsınız!

Sadece süslü bir mezar haline getirirsiniz…

Ve işte bu acı gerçekle bir kez daha yüzleştik: 6 Şubat 2023 Depremleri!

Kahramanmaraş merkezli yaşanan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerde binlerce bina bir anda yıkıldı.

Gözlerimizin önünde şehirler yerle bir oldu.

Yıkılan binaların büyük bir kısmı eski yapılardı.

Dışları sıvalı, boyalı, yeni gibi görünen, ama içi çürük binalar…

İşte o binalar birer süslü mezar olduklarını acı bir şekilde kanıtladılar!

İçindeki canlarla birlikte çöken o süslü mezarlar bize bir kez daha gösterdi ki;

Görünüş değil, yapı kalitesi hayat kurtarır!

Depremi sadece büyük felaketler sonrası hatırlamayalım.

Bu coğrafyada yaşıyoruz, her an yeni bir depreme uyanabileceğimizi unutmayalım.

Ev alırken seçimi mutfak dolabına, yer döşemesine, fayans modeline göre yapmayalım!

Önce binanın taşıyıcı sistemine, kolonlarına, beton kalitesine bakalım.

Çünkü unutmayın:

Hiçbir şey, ama hiçbir şey canımızdan daha kıymetli değil!

Afetsiz günler dilerim.