Bebeğin anne rahmine düştüğü andan itibaren doğuncaya kadar anne ve bebek tek vücuttur. Bebeğin doğumdan sonra iki farklı bedende var olduklarını algılayabilmesi için biraz zamana ihtiyacı vardır. Doğduktan hemen sonra bebek kendini annesiyle bir bütün gibi deneyimlemeye devam eder, annesini kendisinin bir uzvu gibi düşünür. Bu uzuv kendisinin her ihtiyacını karşılamaktadır. Acıktığında karnını doyuran, gazı olduğunda çıkarmasına yardım eden, altını kirlettiğinde temizleyen bir uzuv. Birçok anne bu ihtiyaçları zamanında gidermeye özen gösterir. Bebeğin bu ihtiyaçlardan çok daha önemli olan ihtiyacı annenin varlığını hep yanında hissetmesidir. Öyle ki ilk aylarda bebek annesini etrafında göremeyince sanki kolunu bacağını aniden kaybetmiş hissine kapılır. Annenin bebek diğer odadayken mutfakta olması bebeği çok fazla kaygılandırır mesela çünkü onun hala var olduğunu bilemez tamamen yok olduğunu düşünür ve kendisini artık tamamen çaresizlikle başbaşa hisseder. O sırada kaygılanır ve ağlar, bebeğin sesini duyan anne onu sakinleştirmek için mutfaktan seslene seslene gelir yanına. Annenin sesini duymak bile bebeği o anda rahatlatır, anneyi gördüğünde ise yeniden yaşam enerjisine kavuşmuş olmanın coşkusunu yaşar. Dolayısıyla annenin olabildiğince bebeğin ihtiyaçlarına hemen cevap verebilmesi gerekir. İhtiyaçları karşılanmayan veya neye ihtiyacı olduğu bilinemeyen bebek anneye karşı bir güven geliştiremez. Annem her neye ihtiyacım olursa olsun bunu fark eder ve ihtiyacımı karşılar düşüncesi varsa çocukta o çocuk için güvenli bağlanmış denilebilir. Bunu sağlamak ilk bebeklik yıllarında mümkündür, o yıllarda sağlanamayan güvenin ileride telafi edilmesi çok zordur. Anne kendi kaygılarından arınmış bir şekilde bebeğiyle saf bir ilişki kurarsa bebek ve annenin gözleri arasında müthiş bir akım söz konusu olur. Bu akımda anne bebeğin sıkıntısını, duygusunu, coşkusunu tam anlamıyla hisseder, bebek annenin sıkıntısını, duygusunu, coşkusunu tam anlamıyla hisseder, bu akım saniyeden çok çok daha küçük bir zaman biriminde gerçekleşir. Eğer anne çevrenin yorumlarının çok fazla etkisi altındaysa, mükemmel anne olma, mükemmel çocuk yetiştirme gibi kaygılar içindeyse veya bebeğine kendini ortaya koyma gibi ispat etme gibi bir nesne anlamı yüklemişse bu kaygılar bebeğinin duygularını hissetmesinin önünde bir baraj görevi görür. Bebeğini hisseden ihtiyacını fark eden ve olabildiğince erken karşılayan anne bebeğine kendisinin kıymetli, değerli olduğunu hissettirir, bu hisle beraber bebek yaşantısı boyunca ihtiyacı olduğunda yardım alabileceği bir annenin varlığını bilerek önce anneye ve dolaylı olarak tüm dünyaya güvenli bir bağ kurmuş olur. İhtiyacı karşılanmayan bebek her zaman yalnız olduğunu annesinin bile onu ve ihtiyaçlarını fark edemediğini dolayısıyla dünyadaki başka hiç kimsenin fark edemeyeceğini düşünür. Bu düşüncenin getirisi olarak da  güven duygusundan uzak, şüpheci, kimsenin kimseye faydasının olmadığını düşünen bir bakış açısı geliştirmiş olur. Sevgiyle kalın...