Akşam haber saatinde, Prof. Dr. Canan Karatay hocayı izlerken, yediğim içtiğim ne varsa, hepsinden şüpheye düştüm. “Meyve yemeyin, ekmek yemeyin” dedikçe, kendi kendime aç mı kalalım demeye başladım.

Yediğimiz ürünlerin hemen hemen hepsinde ilaç olduğunu ve kullanılan ilaçların da meyve ve sebzelerin hücrelerine kadar nüfuz ettiğini söyledi. İlaçlı gıdaların ne ile ve ne kadar yıkanırsa yıkansın, tam olarak tarım ilaçlarından arındırılamayacağını belirtti. Üreticilerin ilaçları çok ürün elde etmek için, aracıların ise ürünlerin raf ya da depolarda bekleme sürelerini uzatmak için kullandıklarını anlattı.

Geçen hafta çok sayıda vatandaşın, marketten aldıkları ıspanaktan zehirlendikleri haberine dair ise düzeltme yaptı. Söylendiği gibi, zehirlenmelerin ıspanağa karışan bir ottan mütevellit olmadığını, esas sebebin; ıspanağın raf ömrünü uzatmak ve haşerelere karşı korumak için yapılan ilaçlama olduğunu ifade etti.

Rusya, Ukrayna ya da Almanya gümrüklerinden, sağlıksız oldukları sebebiyle geriye gelen ürünlerin, Türkiye’deki pazarlara rahatça dağıtımı yapıldığından ve buna engel olunamadığından bahsetti.

Canan hoca ısrarla, hiç olmazsa yoğurdunuzu, ekmeğinizi evde kendiniz yapın diye feryat ediyor.

Organik beslenin, kurtlu meyveleri tercih edin, diyerek bas bas bağırıyor.

Vatandaş olarak biz halâ, meyvenin en lekesiz ve en iri olanını alabilmenin hesabını yapıyoruz.

Televizyona çıkıp, gücü yettiğince halkı bilinçlendirmeye çalışan Canan Karatay Hoca'yı yetkililer duymuyorlar mı?

Sigaraya karşı yapılan başarılı çalışmaların benzerleri, sağlıksız ürünlere karşı neden yeterince yapılmıyor?

Seralarda yetişen ve buzdolabında saklanan salatalıkların büyüdüğüne hepimiz şahit olmuşken, Türkiye'nin gururu Anamur Muz'u dahi buzdolabında büyümeye başlamışsa, varın gerisini siz düşünün!

Sağlıksız gıda, sağlıksız nesillerin yetişmesine sebep olur.

Sağlığı bozuk olanların ise, ne millete ne de devlete katkısı olmaz, maddi manevi maliyeti olur.