Belediye insanın, paranın, araçların, zamanın ve bilginin yönetilmesi demektir. Dolayısıyla bu göreve talip olanlar, işin protokol kısmına ve albenisine kapılmak yerine, başarabileceklerine emin kişiler olmalılar.

Resmi istifa tarihinin 1 Aralık olmasından dolayı, çalıştıkları kurumlarından istifa edenleri ve art arda partilerine müracaat edenleri takip ediyorum.

Bir önceki yazımda, şehri yönetmeye talip olanlarda liderlik karizması, liyakat, bilgi, birikim ve cesaret gibi özelliklerin olması gerektiğini yazmıştım.  Kamuoyunda konuşulan ve müracaat eden aday adaylarında, diğer özelliklerin var olup olmadığı konusuna şimdilik girmeyeceğim. Fakat en azından aday adayı olma cesaretlerinin var olduğunu hep birlikte görüyoruz.

Haliyle siyasi partilerde bu arada kazanacakları adayı belirlemek için anketler başta olmak üzere, değişik yöntemlerle doğru adayı bulma çalışmalarına hız verdiler.

Parti teşkilatları vatandaşın karşısına çıktıklarında, işte aradığımız doğru aday buydu denilecek adayı çıkarabilmek ve doğru adayla, şehrin 5 yılını kurtaracak birini bulmak adına çırpınıyorlar.

Aslında siyasetin en zor kısmı belediye başkanlığıdır.  Aday, askere gönderilen kınalı kuzu gibi kendini şehrine adayan, fedakârca gece gündüz çalışacak biri olduğunun farkında olmalı.

Elleri cebinde veya belinde değil vicdanında olmalı.  Konuşurken seviyeli ve hoşgörüden taviz vermeden konuşmalı.

Geçmişi eleştirmekten ziyade geleceği konuşmalı. İçi boş vaatlerle kafa şişirmek yerine, ürettiği birbirinden kıymetli projeleri anlatmalı ve anlatırken de karşısındakilere güven vererek, geleceği şekillendiren olmalı. 

Geçmişte yapılmayanları yapacak, aksiyon adamı ve heyecan oluşturan olmalı.

Şehrin kültürel mirasına sahip çıkan, şehre hedefler çizen, varacağı menzili gösteren ve şehrin dertleriyle dertlenecek biri olmalı.

Seçildikten sonra particiliği bir kenara bırakıp, parti rozetini cebine koyarak herkese eşit mesafede, memleket meselesi duruşu sergilemeli. Kazandığında, muhalefetinde kaybetmediğini aslında kimsenin kaybetmediğini, aksine herkesin kazandığını gösterecek biri olmalı.

Memlekete hizmet sırasının kendine geldiğini ifade ederek, rakiplerini ezmeden onlardan faydalanmanın yollarını arayan biri olmalı.

Yapacağı hizmetlerle gönüller kazanacak ve yüzündeki tebessümle o şehrin çocuklarına umut olacak ve yarınların daha güzel olacağına herkesi ikna edebilecek biri olmalı.

Kendine değil kentine çalışacak, hem kendine hem de şehrine yanlış yapmayacak, seçildiği günkü gibi görevini alnı ak sonlandıracak biri olmalı.

Halkın taleplerine kulak tıkamadan, aldatmadan, atlatmadan, oyalamadan denizi olmayan Akşehir’e gemi getirmeyi vaat etmeyen biri olmalı.

Evet bugün için aday adayı, yarın aday ve 31 Mart seçimleri sonrasında, başkan olacak kişiye sesleniyorum!

Lütfen o koltuğa oturduğunuzda, iktidar olduğunuz yanılgısına düşmeyin! 

Başkan seçilmekle sadece yarışı kazandınız.

Şimdi işiniz dünden daha zor, artık muktedir olmanız gerekiyor. Onun için de, adaylığınız kesinleştiğinde parti teşkilatıyla birlikte meclis üyelerini belirlerken, sakın ha sakın geçmişteki yanlışlara sizde düşmeyin!

Daha şimdiden her teklifinize el kaldırarak size destek olma sözü verenlerin ve belediyecilikten bi haber olanların yerine, soran sorgulayan ve sizi de yanlıştan kurtaracak isimlerin olması için, çaba sarfedin. Velev ki, bu özellikte kişiler partinize müracaatta bulunmamış olsa dahi, siz onları davet edin.

Ayrıca belediye içindeki yönetici kadronuzu ve yakın çalışma ekibinizi, şimdiden mevzuatı bilen kişilerden oluşturmalısınız.

Unutmayın, kuracağınız kadro sizin yönetiminizi kolaylaştırırken aynı zamanda, diğer çalışanlara da heyecan katacaktır. Olunan bu heyecan, tüm personelin fedakarlıklarını artıracak ve arkanıza aldığınız rüzgarla başarıdan başarıya koşacaksınız.

Kolaylıklar dilerim…