Kıbrıslı Yazar Türkay Ilıcak tarafından derlenen “Nasrettin Hoca ve Anadolu Hikayeleri” kitabının gözde geçirilmiş ikinci baskısı 1999 yılında Avustralya’nın Victoria eyaletinin başkenti Melbourne’de basılmıştır.

            Yazar, şair, müzisyen ve araştırmacı bir kişiliğe sahip olan Türkay Ilıcak her yönüyle dolu bir insan. Kendisi ile tanışma şerefine eriştiğim Ilıcak şu an Kıbrıs’ta yaşamaktadır. Nasrettin Hoca’ya karşı özel bir ilgisi olan yazar 1989 yılında  “Nasrettin Hoca ve Anadolu Hikayeleri” kitabının ilk baskısını yaptı.

            1996 Yılı UNESCO tarafından ‘Nasrettin Hoca Yılı’ olarak ilan edilmişti. Bu nedenle Türkay Ilıcak bu kitabını yeniden gözden geçirerek genişletilmiş baskı olarak Avustralya’da yayınladı. 104 sayfalık kitabın ön kapağında Tuncay Tanyer’in çizdiği Nasrettin Hoca’nın eşeğe ters binmiş bir resmi yer alıyor. Kitapta 97 fıkra derlenerek yayınlanmıştır. Kitap iki bölüm halinde incelenebilir.

            Birinci bölümde Nasrettin Hoca’ya ait fıkralara yer verilmiştir. Burada 76 Nasrettin Hoca fıkrası derlenmiştir. Kitaptaki Nasreddin Hoca fıkraları pek çok kaynaklarda yer alanla aynıdır. Ancak bu fıkraların sonundaki vurgu cümlesi çok belirgin değildir. Yine kitaptaki birçok fıkrada olayların geçtiği yer belli değildir. Sadece 6 fıkra Akşehir’de, bir fıkra Sivrihisar’da ve bir kaç fıkra ise Konya’da geçmektedir. Akşehir’de geçen fıkralardan biri şöyledir:

“BELKİ KAPI İKİ TANEDİR.

            Akşehir’de bir kaç Molla yolda Hoca’ya rastlarlar. Peşine takılıp eve kadar gelirler. Hoca’nın bunları savmaya yüzü tutmadığından:

            -Siz birazcık burada bekleyin der ve mollaları kapı dışında bırakarak içeri girer. Karısına da bekleşen mollaları münasip bir dille savmasını söyler. Kapıyı açan karısı da mollalara ne istediklerini sorar. Hoca ile görüşmek istediklerini söyleyen mollalara

            -Hoca evde yok der.

            Mollalar:

            *Nasıl olur canım az önce birlikte geldik.

            Kadın ise Hoca’nın evde olmadığına ısrar eder. Mollalar evde olduğuna dair diretirler. Tartışma uzayınca Hoca sabırsızlanarak pencereden başını uzatıp şöyle der:

            -Canım niye ısrar edip duruyorsunuz? Belki kapı iki tanedir de diğerinden çıkıp gitmiştir.”

            Nasrettin Hoca ve Anadolu Hikâyeleri” kitabında ikinci bölümde Anadolu’da anlatılan küçük fıkra şeklinde hikâyelere yer verilmiştir. Kitapta bu şekilde olan 21 fıkra vardır. Bunların çoğunluğu Kayserilerle ilgilidir. Kitapta yer alan bir fıkrada:

“KAYSERİLİ VE YAHUDİ

            Kayserilinin anadan doğma bir topal eşeği varmış. Bu eşeği satabilmek için bir hile düşünmüş. Eşeğin ayağına büyük bir çivi çakmış. Pazarda bir Yahudi eşekle ilgilenmiş ve eşeğin ayağındaki çiviyi görmüş.

            Eşeğin topallaması herhalde bu çividendir demiş ve biraz ucuza hayvanı satın almış. Etrafındakilere de Kayseriliyi aldattığını anlatmış.

            Durumu öğrenen Kayserili:

            -Yahudi boşuna umutlanıyor, o çiviyi kasten ben çaktım. Eşek anadan doğma topal, demiş.”

            Avustralya’da baskısı yapılan bu kitap kısa zamanda ilgi görmüştür.  Yazar Ilıcak bu konuda anılarını şöyle anlatmaktadır:

            “Nasrettin Hoca büyük bir Türk düşünürü ve güldürü ustasıdır. Nasrettin Hoca’nın fıkraları birçok dile çevrilmiştir. Nasrettin Hoca fıkraları dünya halk fıkraları arasında o kadar tanınmıştır ki, insanlar kökenini ve kaynağını bilmediği birçok fıkrayı ona mal etmişlerdir. Bu kitabın Melbourne’de basım aşamasında matbaa işleri için yazıhanemize gelen bir Çinli müşteri, kitabın kapağını görünce Nasrettin Hoca’nın bazı fıkralarını anlattığı, yaşadığım ilginç olaylardandır.”

            Ilıcak ilginç anılarında şunları da kaydediyor:

            “Yine Melbourne’da Moorabbin Kolej’de mesleki lisan eğitimi gördüğüm 90’lı yıllarda kullandığım özel 1948 model klasik arabanın etrafında toplanan öğretim üyeleri görmüştüm. İlk anda araba ile ilgilendiklerini sanmıştım. Yanlarına gittiğimde arabanın arka koltuğunda bulunan Nasrettin Hoca kitabının ön kapağını gördüklerini ve onun hakkında konuştuklarını anlatmışlardı. Kapakta yine Hoca’nın eşeğe ters binmiş resmi vardı. İçlerinden birisi ‘He who pays, blows the pipe’ yani ‘O parayı veren düdüğü çalar’ sözünün Hocaya ait olduğunu ve kendisinin bunu büyük dedesinden işittiğini anlatmıştı.

            Dünyanın öteki ucu denilen uzak diyarlarda Nasrettin Hoca fıkralarının basılıp yayınlanması Nasreddin Hoca’nın tanınırlığı açısından önemlidir. Bu konuda Yazar Ilıcak büyük katkı sağlamıştır. Türkay Ilıcak bununla kalmamış daha sonraki yıllarda Nasrettin Hoca fıkralarını İngilizceye çevirerek kitap halinde yayınlamıştır.

            Kaynaklar:

            1-Ilıcak Türkay (199) Nasreddin Hoca ve Anadolu Hikayeleri. Victoria: Venüs Matbaası.

2- Cemal Akay, Kıbrıs Gazetesi köşe yazısı