Uzunluğu 2 bin 4 km olan D-300 Karayolunun başlangıcı İzmir Çeşme, bitiş yeri ise İran ile Türkiye’yi birbirine bağlayan, Van'ın Saray ilçesine bağlı Kapıköy sınır kapısıdır.

D-300 Karayolu İzmir, Manisa, Uşak, Afyon, Konya, Aksaray, Nevşehir, Kayseri, Sivas, Malatya, Elazığ, Bingöl, Muş, Bitlis, Van illerinden geçmekte ve uluslararası yollara bağlanmaktadır. Halkımızın tabiriyle NATO yolundan, her gün on binlerce araç geçmektedir. Küçük araçlar geçtiği gibi, özellikle yük araçlarının transit olarak kullandıkları ve Doğu ile Batıyı birleştiren en önemli yoldur.

Akşehir; bu kadar önemli bir yolun sağını solunu ticari olarak değerlendirmiş olsaydı, göç veren ilçe olmak yerine, göç alan Şehri Beyza olmak adına önemli bir adım atmış olacaktı. Bu yoldan maddi kazanç elde etmeyi başaramamış olan Akşehir, maalesef meydana gelen kazalar sonrasında, sadece kaybettiği canlara ağlıyor.

D-300 Karayolunun, Akşehir merkezine; Doğrugöz, İstasyon, Karayolları, Kozağaç, Atakent Mahalleleri bölümlerinde giriş ve çıkışları mevcuttur. Bu yolun Akşehir'le birleşen her mevkiinde, defalarca ölümlü ve yaralamalı trafik kazaları meydana gelmiş ve gelmektedir. Her ne kadar ışıklı sinyalizasyonla tedbirler alınmaya çalışılsa da özellikle büyük araçların devirlerini düşürmemek adına yaptıkları ışık ihlalleri neticesinde, neredeyse haftada bir kaç defa kaza olmaktadır.

Bu yolların yapımını üstlenen şirket yetkilileri; o günlerde yanı başımızda bulunan Ilgın ilçesinde bile 2 tane üst geçidin yapılacağını fakat bölgenin en büyük ilçesi olan Akşehir'e üst ya da alt geçit yapılmasının programlarında olmadığını, buna da dönemin milletvekili ve belediye başkanı başta olmak üzere yetkililerin duyarsız kaldıklarını ve sahip çıkmadıklarını söylemişlerdi.

Halkın oyunu alarak Akşehir’in her türlü menfaatini korumaya, ihtiyaçlarının temini için mücadele etmeye söz vermiş olan siyasiler, maalesef duyarsız kaldılar.

Her kaza sonrasında vatandaşlarımız; “Acaba siyasiler, bu alt ya da üst geçitler yapılmış olsaydı, yol güzergahındaki bazı iş yerleri ya da arsaların şerefiyelerinin zarar göreceğini mi düşündüler?” diye merak etmedi değiller.

Eğer öyle düşünülmüşse bugüne kadar meydana gelen kazalarda kaybedilen onlarca kişinin hakkını ve vebalini nasıl taşıyacaklardır? Velev ki doğruysa bu kişilerin malları o kaybedilen canlardan daha mı kıymetli diye sormak gerekir.

Yukarıda yazdığımız 5 noktada geçitler yapılmış olsaydı, bayram gibi özel günler başta olmak üzere; trafiğin akışı rahatlayacak, yol konforu artacak, yük araçlarının durup kalkmasından dolayı çektikleri eziyetler en aza inmiş olacak ve en önemlisi ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı kazalar olmayacaktı.

Yetkililerin yoldaki sinyalizasyonlara uyulması halinde kazaların olmayacağını savunuyor olmaları, teknik olarak kesinlikle doğrudur. Ancak aceleci, beklemeye tahammülü olmayan ve kurallara uymaz bir millet olduğumuzu, yine en iyi onlar bilmektedirler.

Yani netice itibariyle ortada bir eksiklik, sahipsizlik ve şu ana kadar da onlarca kaybedilmiş can, uzuvlarını kaybederek sakat kalmış insanlarımız var.

İhtiyaç olan geçitler, tüm bu kayıplara rağmen yapılmamaya devam edilirse, daha çok insanımızın canı yanacak ve belki de bu canlar arasında, duruma ilgisiz kalan sizlerden birileri de olacak.