Kıymetli Pervasız Dostları! Sevgi ve Barışın Sembolü Büyük Düşünür Mevlana Celaleddin Rumi’yi740. Vuslat Yılında Rahmetle Anıyoruz.
Bilindiği gibi, Mevlâna, 17 Aralık 1273′de Pazar günü akşam üstü güneş gözden kaybolup, Konya ufuklarını kızıla boyarken bu âlemden can ve bekâ âlemine göç etmiştir. Mevlânâ, ölümünü “Şeb-i Arûs” “Sevgiliye kavuşma” günü olarak kabullenmişti. Şeb-i Arûs, fedakârlıkla başlar, ölüm boyunca devam eder, öbür âleme kavuşmakla tamamlanır.
    Sevgiliye kavuşma gününde büyük düşünürü bir kez daha yakından tanımanın faydalı olacağını düşünüyorum. Çünkü; insanlık Mevlana’nın düşüncesine her zamankinden daha muhtaçtır.

MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ

 Mevlana'nın asıl ismi Muhammed Celaleddin'dir. Mevlana ve Rumi isimleri, kendisine sonradan verilmiştir. “Efendimiz” manasına gelen “Mevlana” ismi  daha  genç yaşlarda iken Konya'da ders okutmaya başladığı dönemlerde verilir. Bu ismi, Şems-i Tebrizi ve Sultan Veled'den itibaren Mevlana'yı sevenler kullanmış, adeta ismiyle özdeşleşmiştir. “Rumi” ise “Anadolu” anlamında kullanılmaktadır. Mevlana’nın, Rumi diye tanınması, geçmiş yüzyıllarda Diyar-ı Rum denilen Anadolu ülkesinin vilayeti olan Konya'da uzun süre yaşaması, ve nihayet türbesinin burada bulunmasından kaynaklanmaktadır.

       Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırlarında yer alan Horasan bölgesinin, Belh şehrinde doğmuştur. Mevlâna'nın babası Belh şehrinin ileri gelenlerinden Bahaeddin Veled'dir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur. Sultânü'l-Ulemâ Bahaeddin Veled, Moğol istilası nedeniyle Belh'ten ayrılmak zorunda kalmıştır.
        Sultân’ül-Ulemâ'nın ilk durağı Nişâbur olmuştur. Nişâbur şehrinde tanınmış Mutasavvıf Ferîdüddin Attar ile de karşılaşmıştır. Mevlâna burada küçük yaşına rağmen Ferîdüddin Attar'ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır.

        Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebriz’i ile karşılaştı. Mevlâna Şems'te "mutlak kemâlin varlığını" cemalinde de "Yaradanın nurlarını" görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü. Mevlâna Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi, Şems-i Tebriz’inin yerini doldurmaya çalıştılar.

      
  Yaşamını "HAMDIM, PİŞTİM, YANDIM" sözleri ile özetleyen Mevlâna 17 Aralık 1273 pazar günü Hakk'ın rahmetine kavuştu. Mevlâna'nın cenaze namazını vasiyeti üzerine Sadreddin Konevi kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevi çok sevdiği Mevlâna'yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine Mevlâna'nın cenaze namazını Kadı Siraceddin kıldırdı.

         Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine, yani Allah'ına kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen "Şeb-i Arûs" diyordu ve dostlarına ölümünün ardından “ah ah, vah vah” edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu.

          Hazret-i Mevlâna’yı Anma ve Vuslat Yıldönümü Törenleri her yıl 7-17 Aralık tarihleri arasında Konya’da gerçekleştirilmektedir.                          
                                   
                                      




2007 Mevlana Yılı

       Hz. Mevlana'nın doğum yılı olan 30 Eylül 1207 tarihi oluşuna dolayısıyla, Türkiye, Afganistan ve Mısır'ın teklifi üzerine, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO), 800'üncü doğum yılı olan 2007 yılının "Mevlana Yılı" olarak anılmasını kararlaştırdı.
MEVLEVİLİK,SEMA,SEMAZEN
         Mevlevîlik deyince ilk akla gelen sema, “duymak-işitmek” anlamına gelir. Terim olarak, musikî nağmeleri dinlerken vecde gelip hareket etmek, kendinden geçip dönmektir. Hz. Mevlânâ zamanında belli bir düzene bağlı kalmaksızın dini ve tasavvufî bir coşkunlukla yapılmıştır.
Sema, sembolik olarak, kâinatın oluşumunu, insanın âlemde dirilişini, Yüce Yaratıcıya olan aşk ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip “İnsan- ı Kâmil” e doğru yönelişini ifade eder. Sema eden canlara Semazen denilmiştir.
Mevlevilikte dönmek tabiri yoktur. Mevleviler Sema' eder. Her tarikatın zikrederken (Allah'ı anarken) kendilerine özgü ritüelleri vardır. Mevleviliğin de “sema”dır.
Semanın her hareketinin anlamı vardır. Ney sesi eşliğinde dinlendiğinde huzur verir.
                          











 SEMAZEN KIYAFETİNİN ANLAMI
Semazenin üstündeki beyaz kıyafete  “Tennure” denir. Kefeni simgeler.
Başındaki sarık “Sikke”dir. Mezar taşını simgeler.
Bunların hepsi size ölümü anlatabilir. Ancak Semah ölümü değil yaşamı,
tekrar doğmayı anlatır. Suretlerden aleminden , hakikat alemine geçmeyi anlatır.
Semah için meydana çıkan Semazenlerin üzerinde siyah bir hırka olur. Hırkanın anlamı mezardır. Bunu çıkartıp başlarlar. Yani yeniden doğuş.
Semaya başlama amaçlarının İnsan-ı Kâmil olmak için olduğunu söylemiştim. Anlamı “Hakk’a ulaşmış insan” demektir.
Semah yaparken 4 kere selam verilir. Bu İnsan-ı Kâmil olma yolundaki 4 mertebeyi, kapıyı temsil eder.
Bunlar: 1-Şeriat 2- Tarikat 3-Marifet 4-Hakikat kapısı.
Bu dört kapıdan geçmeden kâmil insan olunmaz.
Semazenlerin sağ eli göğe , sol eli yere bakar. Bunun anlamı sağ eli Hak’tan alır, yere dönük sol elle halka verir.
Bu şekilde yeniden doğuş tamamlanmış olur. Tabi ilahi doğuş.