Bu yıl 55'incisi yapılacak olan Nasreddin Hoca Anma ve Mizah Günleri için sayılı günler kaldı. Yaklaşık bir ay kalan Anma ve Mizah Günleri, bu yıl Ramazan ayına denk geliyor. Zannedersem 5-10 Temmuz günleri önümüzdeki iki yıl yine Ramazan ayı içerisinde olacak. Sonraki yıl ise bayram günlerine rast gelecek.

Festival, şenlik, anma ve mizah günleri… İsmi ne olursa olsun, ortada 55 yıldır sürdürülen bir gelenek var. İsmi üzerinde de, yapılış biçimi üzerinde de yıllardır olumlu olumsuz pek çok eleştirilere maruz kalan Nasreddin Hoca Anma ve Mizah Günlerinin, bu yıl Ramazan ayına denk gelmesi nedeniyle nasıl bir ortam ve ne tür etkinliklerle icra edileceği bu günlerin tartışma konusu. Hatta bu konuda, bu günlerde geniş katılımlı istişare toplantıları da yapılmakta. İçerik hakkında detaylı bilgiler önümüzdeki günlerde gelmeye başlayacaktır elbet. Bu yıl 55.’si düzenlenecek olan etkinliklerin, yeni bir başkanla ve özel bir ayda yapılması ayrı bir ehemmiyete haiz.

Benim bugünkü yazımda ele alacağım konuya gelince; ismi ne olursa olsun yarım yüzyıla mal olmuş bu etkinliklerdeki küçük bir ayrıntı. Küçük bir ayrıntı ama büyük bir ayıp.

Yıllardır, şenlikler arifesinde (genellikle 4 Temmuz’da) davullarla zurnalarla Merhum Hocamızın mezarına gidilir ve Hocamız şenliklere davet edilir. Buna ancak ‘Edep ya hu’ diyorum. Bırakın İslami bir anlayışı, dünyanın arızi ve ya semavi hiçbir dini anlayışında davulla mezara girilip bir ölü çağırılmaz. Yani, Hoca mizahi bir anlayışa sahip diye mizahi bir tavır sergilenecekse bile bunun yeri mezarlık olmamalı. Davulla zurnayla kabristana girip mübarek bir zat olduğuna inandığım bir merhumu, ucube bir şekilde şenliğe davet etmek, hem Hoca’ya, hem orada medfun bulunan ehl-i kubura, hem de inanca saygısızlıktır.

Bu durum nasıl çıkmışsa çıkmış, kim icat etmişse etmiş; gelin bu yıl bu geleneği bir başka versiyonla icra edelim. Madem ki Hoca, şenliğe bu şekilde davet edilecek, madem bu gelenek sürdürülecek; o zaman davulu zurnayı mezara sokmadan bu işi halledelim.

Bugün Ulu Caminin karşısında bulunan Nasreddin Hoca Müzesi’ni Hocanın evi olarak kabul edelim ve Hocamızı da şenliğe buradan davet edelim. Davullu davulsuz fark etmez; ama Hoca şenliğe çağrılacaksa buradan çağrılsın; mezarlıktan değil. Mezarlığa da gidelim; ama bir neden için. Davulla zurnayla incitilen ruhlardan af dilemek için, onların ruhlarına Fatihalar okumak için gidelim.

Bu benim acizane bir görüşüm; katılan olur, katılmayan olur. Ama İslami bir kimliğe sahip hiçbir insan mezarının başında davul çalındığını istemez zannedersem. Bu bir teklif; gelenek bu şekilde de devam edebilir. Sadece değişiklik mekanda. Üstelik yukarıda da belirttiğim gibi etkinliklerin 3-4 yıl Ramazan ayına denk gelmesi de bir vesile olur; yanlış bir uygulama olduğuna inandığın bu çağırma işi, bu yıl düzeltilir inşallah.