Kıymetli Dostlar! Dürüstlük; Türk Dil Kurumu sözlüğünde “doğruluk” olarak, diğer sözlüklerde ise “özü sözü bir olma”, “olanı olduğu gibi yansıtma”, “gerçeği saklamama” olarak tanımlanır. Eski Türkçede “samimiyet” olarak karşılık bulur.

Dürüstlük bir fazilettir. Acaba ne kadar dürüstüz? Kendimize, sevdiklerimize, arkadaşlarımıza, dostlarımıza ve komşularımıza; en önemlisi Yüce Yaratıcıya ne kadar dürüstüz ve dürüst kalabiliyoruz?   Kişiye güvenmenin esası, o kişinin dürüstlüğü ile ilgilidir. Dürüstlük hakkında pek çok tanım ve açıklamaya rastlamışsınızdır. O zaman soruyu şöyle soralım: Dürüstlük ne değildir?

İyi, doğru ve güzeli tavsiye edip kendimiz uygulamıyorsak bu dürüstlük değildir.

Emrolunduğumuz gibi dosdoğru olamıyorsak bu dürüstlük değildir.

Olaylara ve insanlara at gözlüğü ile bakıyorsak bu dürüstlük değildir.

Kendimize ve dostlarımıza vefalı değilsek bu dürüstlük değildir.

Yaptığımız işin hakkını veremiyorsak bu dürüstlük değildir.

Sırf benden/bizden diye yanlışı söyleyemiyorsak bu dürüstlük değildir.

Yaptığımız iyiliklerden fayda bekliyorsak bu dürüstlük değildir.

İlkel yöntemlerle iletişim kuruyorsak bu dürüstlük değildir.

Doğal ve içten davran(a)mıyorsak bu dürüstlük değildir.

Kaliteli ürünü ön tarafa koyuyor, çürük ürünü arkaya saklıyorsak bu dürüstlük değildir.

İşi ehline vermiyorsak bu dürüstlük değildir.

Çalışmalarımızda şeffaf ve ilkeli olamıyorsak bu dürüstlük değildir.

İlkeli çalışmıyor ve ilkelerimizi çiğniyorsak bu dürüstlük değildir.

Emeğe ve emekçiye saygı duymuyorsak bu dürüstlük değildir.

Yola çıktıklarımızı, yolda bulduklarımıza değişiyorsak bu dürüstlük değildir.

Herkese ahkam kesip, ailemize ve yakın çevremize faydalı olamıyorsak bu dürüstlük değildir.

Bir konuda vicdanımızın sesini duymuyorsak bu dürüstlük değildir.

Hakikatleri gizliyorsak bu dürüstlük değildir.

Konuşma ve yazmalarımızı laf olsun diye yapıyorsak bu dürüstlük değildir.

Türkçe konuştuğumuzu iddia ettiğimiz halde, dilimize ihanet ediyorsak bu dürüstlük değildir.

Konuşmalarımızda “aramızda kalsın” diyorsak bu dürüstlük değildir.

En dürüst kendimizi biliyorsak bu dürüstlük değildir.

Kendi kutsallarımızın çiğnenmesine bilerek göz yumuyorsak bu dürüstlük değildir.

Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimselerden değilsek bu dürüstlük değildir.

Sevgili Dostlar! İnsan olmamızın en doğal ve en saf göstergesi olan dürüstlüğü, her inanç ve kültür kendi öğretilerine göre tanımlayabilir. Önemli olan her zaman ve zeminde dürüst olabilmek ve dürüst kalabilmektir.

Çok sevdiğim bir Kızılderili atasözü ile yazımızı tamamlayalım:

YÜKÜN DÜRÜSTLÜKSE, GÜCÜN DÜŞER BELKİ AMA BAŞIN DÜŞMEZ.