Dünyada her şeye bir değer biçilir. Ama öğretmenin eserine asla değer biçilemez” der Socrates. Evet, o ve onun mesleği o kadar yüce ve kutsaldır ki, hiçbir değer ve varlıkla ölçülemez, kıyaslanamaz.

Evet, “Öğretmen” kimdir bilir misiniz?

Öğretmen, içinde yaşadığı toplumun insanlarını bilgisizlik ve cehaletin koyu bataklığından aydınlığa, uygarlığa çıkarmak için uğraş verenin adıdır. Işığın karanlığı, hareketin durgunluğu ve uyanıklığın uykuyu gidermesi gibi, öğretmen de o kutlu gölgesiyle bilgisizliği, cehaleti, geri kalmışlığı gidermektedir. Onların gönüllerini, ufuklarını açmaktadır.

Öğretmen, etrafını aydınlatmak için tükeninceye kadar yanan bir mum, çiçek özlerini bir araya getirip damaklara tat veren bir arı, sabırla sebatla ilmek ilmek işleyen bir nakkaş.

Mevlâna'nın,Yunus'un sevgi bahçelerinden inciler; Itri'nin bestelerinden Veysel'den güller deren hisler...Karlı çizmelerle, karlı ovalardan yemyeşil vadilere yürüyen; köylerin, kentlerin aydınlığı olan kardelen çiçekleri...Neye baksak, nereye baksak insan mimarı öğretmenleri görürüz.

Öğretmenler; özgürlüğün yağmuru, geleceğin alın çizgisi, suda göz halkalarıdır. Büyük düşünceleri, hedefleri ve küçücük yürekleri kıpır kıpır çarpan çalı kuşlarının konduğu duygu bahçelerini sarraf inceliğince işleyen bir usta; Eflâtun'un Tanrı'ya en yakın olarak değerlendirdiği yüce sanatçı; Fatih'in ordularının hız ve kuvvet aldığı güç; Kurtuluş Savaşı’nın silahı, mızrağı ve kalkanıdır.

Öğretmenlik” nedir bilir misiniz?

Öğretmenlik; tüm sıkıntılarını geride bırakıp, susayan bir insanın nehre baktığı gibi ışıltılı gözlerle kendisine bakan öğrencilerine avuç avuç su vermektir. Çamuru eliyle hissederek, emekle, alnından damla damla akan terle yoğurup şekil vermektir. Cahil zihniyetlere inat, cahillik için savaşmak, aydınlık yarınlar için çalışmaktır.

Öğretmenlik; aziz yurdumuza Alparslanlar, Fatihler, Mustafa Kemaller yetiştirmektir. Bilgisizlikten çorak ve çatlayan topraklara dönen nesilleri, başyapıt durumuna getirmek, kültürü oluşturarak zekâyı, hayali, duyguyu işlemek, şekil vermektir. Tarlada tohum, elde sanat... Gözlerde ışık, dudaklarda çığlık...Alında ter, yüreklerde sevgidir öğretmen.

            Toplumun gerçek mimarı, sadakatin eşsiz örneği, her türlü zorluğa sabreden ve milletin istikbalinin garantiye alınması konusunda durmadan koşan sensin benim aziz öğretmenim!

Sen, akıp giden zaman içerisinde bazen bir köprü oldun; cahillikten ilme, karanlıktan aydınlığa... Bütün sultanlar, krallar, padişahlar, başkanlar, başbakanlar senin önünde diz çöktüler... Şairin nağmelerinde senin sesin yankılandı. Ressama zamanı durdurma sırrını veren sensin... Öğrettiğin her harften dolayı sana köle olanlar çıktığı gibi ecelin öğrencinin elinden olan da sensin..."Âlimlerin atının ayağından sıçrayan çamur cübbemiz için süstür" diyen Yavuz Sultan Selim senin öğrencindir... Sen, insanı kendisine tanıtan; iyiliği, güzelliği öğreten, sevgi ve saygıyı aşılayan, ilim ve fenni kafalara işleyen isimsiz nakkaşsın... Sen, karanlığı aydınlatan ışık, geceyi gündüze çeviren güneşsin... Çaresizliğe çare, gönül yarasına merhemsin...

Tüm öğretmenlerimin önünde saygıyla eğiliyor ve diyorum ki:

"Sevgi şiirimsin dudağımda, Ay-yıldızımsın iki yanağımda, Esen rüzgârımsın bayrağımda, Eli öpülesi canım öğretmenim."