İnci Taneleri Yılmaz Erdoğan’ın kaleminden çıkan bir yapım. Bir tv dizisi ve bu dizi ile birlikte toplumun beğenisini kazanan Dilber Evin Barkın Yok mu? Şarkısı. Şarkı bu. Toplumu kucaklayan. Dillerden düşmeyen, dilber şarkısı. Şimdi dudaklarda herkes söylüyor. Günlerdir dans videosu gözlerde, sözleri ise dillerde. Beğenmeyenlere nazaran büyük bir çoğunluk diziyi ve dansları “dilber evin barkın yok mu?” şarkısını beğendi.

Bir şarkı bu. Dilber’den, acılarından, hüznünden bahseden bir şarkı. Şimdi dudaklarda, herkes söylüyor. Bildiğin pavyon şarkısı. Bu şarkının bu kadar beğenilmesi ve toplumda yer etmesi ve söylenmesi. Pavyon gürültüsü, patırtısı sesleri arasında bu şarkıda bulunan güzellik neydi? Şarkıda bencileyin herkes kendince bir şey mi bulmuştu?

Ne diyordu şarkı sözleri “Dilber evin barkın yok mu?” Cevap gelir “Yok!” Dilber evsiz, yersiz yurtsuz. Dilber pavyonda raks ediyor. Dizinin ilk bölümünden anladığımız kadarıyla, Yılmaz Erdoğan’ın canlandırdığı Azem’in hapisten çıktıktan sonra dağılan yuvasını kaybettiklerini bulma mücadelesi, bir otelde kalması ve otelde Dilber ile tanışması.

Ne diyor şarkı sözleri “Keşke biraz daha kalsaydın /Aşkım gönlünü alsaydın /O kadar soğuk davrandın ki /Üşüyorsan canımı yaksaydın /Bir hoşuma gittin gidiş o gidiş/Biz bizi seveni sevmemişiz/ Nerde vefasız nerede hayırsız/Bulmuş kalbe getirmişiz.

Aşktan yüreğim çok yandı                          
Sevgiyi üfleyerek yaşarım                                          
Ankaralıyım yüzmeyi bilmem                        
Ama çok pis gemileri yakarım                       

Dilber evin barkın yok mu

Hep aklımda duruyorsun

Gelip de yanağımı sıkacağına

Hep canımı sıkıyorsun

Fark ettiniz mi? Şarkıda herkes bir şeyler buluyor ki, hep bir ağızdan söyleniyor, şarkıya öyle bir sözlerine dalma şarkıda insanları kendinden alan bir hava vardı ki kimse kimsenin varlığında kimse kimsenin farkında değil. Sadece o sözler ve o güzel raks. “Dilber evin barkın yok mu senin?”  Dilber belki kötü bir dünyanın içerisindeydi, yaşarken kimimizin eğlendiği, kimimizin güldüğü, kimimizin ağladığı bir dünyanın bir parçasıydı Dilber. Bizi üzen hikâyesinden evinden barkından edilişiydi belki de. İşe yaramaz eşiydi ve pavyonlarda hayatını kazanıp, zorla elinden kazandığının eşi tarafından alınması, maddi olarak kendisinden zorla faydalanılmasıydı. Benim izlediğim anladığım kadar, bu arada da Dilber’in Azem ile ilerde bir gönül bağı olacağı, ilk bölümde sevgisiydi. Belki bu diziyi ilk bölümünden beğenmeyenler de olabilir, her insana göre değişir, kimine güzel olan, kimine çirkindir, Her anımız, beğenilerimiz birbirimize göre farklı değil mi?

Ne diyordu şarkı ;

Bir hoşuma gittin gidiş o gidiş 
Biz bizi seveni sevmemişiz
Nerde vefasız nerede hayırsız
Bulmuş kalbe getirmişiz

Bizim sevdiklerimiz bizi, biz de bizi seveni sevmedik. Hep hüsran, hayat bir karmaşa, bir muamma. Geçen yılların ardından maziden gelen sevgi neye yarardı, nerede vefasızlar varsa bizi bulmuştu. Bütün gün penceresinin bütün gün evinin etrafında gezdiğin günlerin sevdasıydı. Koca caddeye sıralanmış evlerin içinde ki bir evde o vardı. Bir sevda. İş apartmanla pencereyle bitse ya bitmez. Görmek gerekti. En çok penceredeki haliyle severdin. Öyleydi bir gülüşü, el sallayışı ömre değerdi. Belki hayaldi, düştü  bizdeki. Görmeden, tek söz söylemeden sevmenin adıydı  sevda.

Ne diyordu şarkı;

Aşktan yüreğim çok yandı
Sevgiyi üfleyerek yaşarım
Ankaralıyım yüzmeyi bilmem
Ama çok pis gemileri yakarım

Aşk değildi belki sevdaydı, tutkuydu. Uzaktan da sevilir mi? Uzaktan da sevdik, tutkuyla Ne güzel söylüyor şarkı “Aşktan yüreğim çok yandı” hangi birimizin yanmadı ki?

İkinci bölümü heyecanla bekliyoruz? Bakalım neler olacak ki?