Afet anları, toplumların sınandığı en zorlu zamanlardır. O anlarda yalnızca ekipman, kurum ya da mevzuat değil; hazır, bilinçli ve gönüllü insanlar hayat kurtarır.
Çünkü afetin ilk dakikalarında harekete geçen; ilk yardımı yapan, komşusunu enkazdan çıkaran, çocuğa sedye olan, yaşlıya el uzatan çoğu zaman bir profesyonel değil; eğitim almış bir gönüllüdür.
Ancak ne yazık ki Türkiye’de gönüllülük hâlâ hak ettiği değeri göremiyor. İnsanlar yardım etmek istese de, nasıl katkı sağlayacaklarını bilmiyor. Sistem, gönüllüye alan açmakta yetersiz kalıyor; toplum ise bu emeği yeterince yüceltmiyor.
Oysa gönüllülük, afetlerin görünmeyen kalkanıdır. Sadece arama-kurtarma değil; çorba dağıtan, çadır kuran, çocuklarla ilgilenen, yaşlıların elini tutan herkes bir gönüllüdür. Ve bu insanlar, kriz anında toplumun moralini, düzenini ve umudunu ayakta tutar.
Biz Yaren Arama Kurtarma Derneği olarak bu “altın anahtarı” herkesin eline ulaştırmak istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki, afet öncesinde ne kadar çok gönüllü yetiştirirsek, afet sonrasında o kadar çok hayat kurtarabiliriz. Mahallede, köyde, okulda, iş yerinde… Her yerde bir gönüllü varsa, orada hayat vardır.
Gönüllü olmak için süper kahraman olmanız gerekmez. Bilinçli bir yürek, sorumluluk duygusu ve öğrenmeye açık bir zihin yeterlidir. Elinden geleni yapmak, taşın altına elini koymak yeterlidir.
Bugün her şey yolunda olabilir. Ama yarının ne getireceğini kimse bilemez. Ve o gün geldiğinde, yalnızca izleyen değil; harekete geçen, ön saflarda yer alan biri olabilirsiniz. Yeter ki bugün ilk adımı atın.
Çünkü gönüllülük, geleceğin en büyük kurtarıcı gücüdür.
Ve unutmayın:
“Bir hayatı değiştirmek için bazen sadece bir gönüllü yeter.”
Afetsiz günler dilerim