AK Parti’nin 2002 yılında tek başına iktidara geldiği dönemde, Dolar kuru 1.7 idi ve neredeyse hiç değişmeden, 2012’ye kadar aynı kaldı.

Türkiye Erdoğan’ın liderliğinde üretim üssüne dönüşürken, her yıl ihracat rekorları kırılmaya başlandı. Ülkenin her yerinde şantiyeler yükselirken, refah ve istikrar arttı. Batıdan doğuya tüm yollar yeniden yapılırken üniversiteler, okullar, barajlar, sosyal devlet olmanın gereği olarak dağıtılan yardımlar ve tüm kamu binalarının yenilenmesinin yanında, sağlık başta olmak üzere birçok reformlar yapıldı.

Kıbrıs Barış Harekatı’nda tek kurşuna dahi muhtaç kalan askerimizin uçağı, helikopteri, gemileri, tankları, zırhlı araçları, milli piyade tüfeği, füzesi, dünyaya nam salan insansız hava araçlarının yapılması sağlandı. MİT ve diğer askeri unsurların, yerli ve milli silahlara erişmesi sağlanarak, istihbarat ağları birleştirilerek millileştirildi. Bu imkan ve kabiliyetlerle içeride veya sınır dışında hiç ara verilmeden yapılan operasyonlar neticesinde, terör belası gündem olmaktan çıkarıldı.

Banka faizlerinin tek haneye düşürülmesi ve kredilerin kolay verilir olmasının sonunda, artık alt gelir gruplarının ev ve araba hayalleri gerçek oldu. 2002 itibariyle başlayan istikrar ve refah, 2016 FETÖ kalkışmasına kadar kusursuz devam etti. Malum olayların sonrasında ekonomideki bozulma, devlet kurumlarında oluşan güvensizlik, iktidarın hesaplarında sapmalar ve gerçekleşmeyen hedefler, tekrar istikrarsızlığın önünü açtı.

O tarihten itibaren Dolar kuru ikiye katlayarak, tek hane olan faizler yükseldi. İçimizdeki cerahatten kurtulduk hadi yeniden derken, bu sefer de 2019 yılının son aylarında Çin’in Vuhan kentinde insanların sokakta yürürken yere düşüp ölme görüntüleriyle haberdar olduğumuz salgından dolayı, diğer ülkelerle birlikte bizim ekonomimiz de büyük darbeler aldı.

Dünya, gıda krizi başta olmak üzere enerji ve yetersiz sağlık hizmetlerinden doğan sıkıntılarla cebelleşirken, bizde pahalı da olsa hiçbir ürünün ve hizmetin yokluğu çekilmedi. O dönemlerde yapımları biten ve muhalefetin tepkisine mazhar olan şehir hastaneleri, hızır gibi yetişerek sağlık sektörümüz dünyaya örnek bir hizmet verdi. Ne ilaç ne de yatak sıkıntısı olmadı.

Ülke olarak hadi bunu da atlattık derken, 2021’in başlarında Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması üzerine, toparlanma eğilimindeki ekonomimiz tekrar zora girdi. İstikrarlı yıllar ciddi ekonomik sıkıntılara evrildi. Her şeye rağmen iktidar enflasyona karşı sabit gelir gruplarının refah seviyelerini yükseltmek adına, asgari ücret başta olmak üzere tüm maaşlara ciddi artışlar yaparak, durumu düzeltme gayretinde oldu.

2023 yılı için işveren ve işçilerin makul karşıladığı yeni asgari ücret 8 bin 506 lira olarak açıklandı. Açıklamayla neredeyse aynı saatte, gözlerini para bürümüş uluslararası işlenmiş gıda üreticileri, markalı içecek firmaları ve AK Parti döneminde palazlanmış üç harfli marketler, vakit geçirmeden tekrar fiyat etiketlerini değiştirdiler.

Döviz kurlarının uzun süredir sabit tutulduğu, petrol fiyatlarının geri çekildiği ve üreticilerin kullandığı faizlerin yeniden tek haneye düşürüldüğü bir ortamda, piyasayı ele geçiren kartellerin ağızlarına hala gem vurulamıyor.

Hazinenin sübvansesiyle ucuza aldığı unları kullanan ekmek fırınları, fiyat artırmaya devam ediyor. Eczanelerde; 3,5 lira olan Gripin 14 lira, geçen ay başında 20 lira olan bir iğne 80 liraya satılabiliyor. Marketlerde; 9 kilo deterjan 249.90 lira, 485 ml şampuan 84.75 lira, bir paketinden 8 adet çıkan tuvalet kağıdı 89.90 lira, geçen hafta 1 kilo et 149 lira iken asgari ücretin açıklanmasıyla 199 lira olurken, bir litre paket süt 28 lira, bir kilo kuru soğan bile 14 liradan satılıyor. Raf fiyatlarıyla örtüşmeyen kasa fiyatlandırması devam ediyor ve artık halkın kanıksadığı, “dünden pahalı yarından ucuz” mantığı ile alışverişler yapılıyor.

Bugüne kadar görünen görünmeyen birçok tekeli kırmış, terörü bitirmiş olan AK Parti iktidarının karşısında gözü doymayan, cebi dolmayan firmalar korkmadan kartelleşerek hakimiyetlerini devam ettiriyorlar. Vatandaşın refahı bir avuç rantiyecinin sefasından çok daha değerli, arkasında halk olan iktidar daha ağır bedeller ödeterek bunların kökünü kurutmalı. Geçmişten bugüne çok şey değişmiş olsa da rant sahiplerinin etkisi maalesef yok edilemedi.

Erdoğan, AK Parti iktidarının devam etmesini istiyorsa bu kartel zihniyete dur diyerek, azmış enflasyonu durdurmalı!  Yoksa…