Ali Galip Pasiner 1868 yılında Trabzon’da doğmuştur.  1885 yılında Erzincan Lisesi'nden, 1888 yılında Harp Okulu’ndan mezun olmuştur. 31 Mart İsyanı üzerine İstanbul'a gelen Hareket Ordusu'na katılmış, 12 Ağustos 1909 tarihinde aynı yılın Haziran ayında lağvedilen Zaptiye Nezareti’nin yerine kurulan Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti ‘ne tayin edilmiştir.

Aynı yıl içinde Avrupa memleketlerinin polis işlerine dair bir inceleme seyahati yapmış ve polis teşkilatının bugünkü esasını oluşturmuştur. 5 Nisan 1915 tarihinde Hicaz Vali ve Komutanlığı'na atanmıştır. Şerif Hüseyin'in isyanı üzerine, 105 gün devam eden direnişten sonra Taif şehrinde İngiliz Kuvvetleri tarafından esir alınmış ve Mısır'da üç yıl esir kalmıştır.  Ali Galip Paşa; 1920 yılında Ankara'ya gelerek Kurtuluş Savaşı'na katılmıştır.  12 Ocak 1921 tarihinde ise Konya Valisi olarak atanmıştır.

 Galip Paşa Konya Valisi iken, Sakarya Meydan Muharebesi öncesi Akşehir ve yöresini ziyaret etmiştir.  Gerçekleştirdiği ziyaretlerde, günün haber mecmuası olan Hâkimiyet-i Milliye gazetesine de demeçler vermiştir. Bu demeçlerin ilki 23 Ağustos 1921 tarihli gazetedir. 23 Ağustos 1921 tarihli Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde Konya Valisi olarak Akşehir izlenimlerini aktarmıştır. Yayımlanan haber metninde şunlar kaydedilmiştir:

“ Konya Valisi Galip Paşa, Sakarya Savaşı öncesi vilayette bir seyahate çıkarak teftişte bulundular.  Cephenin tam gerisinde olan Akşehir’de ahali mevcut kuvvetiyle ordunun muzaffer olması için çalışmaktadır.  Metin bir şekilde Allah’a dua eden Akşehirliler bu uğurda her şeylerini feda edeceklerini ifade etmişlerdir.”

Sakarya Savaşı öncesi ve sonrasında Akşehirliler, Büyük Millet meclise pek çok kutlama telgrafı ve Akşehirlilerin ordunun yanında olduğuna dair telgraf çekmişlerdir. Bu telgraflardan ilki 1921 yılında Akşehir kadısı olan Mehmet tarafından çekilmiştir. 4 Nisan 1921 yılında çekilen ve 20 Akşehirli tarafından imza edilen Telgraf şöyledir:

“ Konya’nın muhterem Valisi Galip Paşa hazretlerinden kazamız belediye riyaseti vasıtasıyla bize tebliğ kılınan telgrafnamede yazılı maddelerin hiç birisi gerçek değildir, sırf yalandır. Kazamız halkı üzerine düşen her türlü fedakârlığı yapmaktadır ve yapacaktır. Milli meclisimizin yanındayız. Akşehir Kadısı Mehmet ve 20 imza.”

Sakarya Savaşı’nın cereyan ettiği günlerde Akşehir’de düzenlenen mitingden bahsedilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Belediye Reisi Rüştü Bey, Müdafaa-i Hukuk Reisi Tevfik Bey ve Miting Heyeti Reisi Ali Bey imzalı 22 Ağustos 1921 tarihli telgrafta şunlar yazılmıştır:

“ Bugün şehrimiz büyük bir vatanperver galeyana şahit oluşmuştur. Yapılan davet üzerine öğleden sonra bütün memleket halkı hükümet meydanına toplanmış ve ordumuzun bilhassa son zamanlarda gösterdiği kahramanlıklardan dolayı selam ve teşekkürlerini taktim ve mukaddes milli davamızın tamamen başarıya ulaşmasını kadar ordumuza yardım olacağını bu uğurda bütün maddi, manevi varlığını sarf edeceğini cihana ilan eylemiştir.”

 Sakarya Meydan Muharebesinin kazanılmasından sonra Akşehirliler, TBMM ve Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya tebrik telgrafları çekmiştir. Bu telgraflardan ilki 25 Eylül 1921 tarihinde Akşehir Kaymakamı Abidin, Müftü Ahmet Hilmi, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Tevfik, Eşraftan Abdullah Gençler Reisi Sami Reşat tarafından çekilmiştir. Telgrafta şunlar yazılıdır:

“ Türkiye Büyük Millet Meclisi Muhterem Reisi Yüce Başkumandanımız Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine;

Mazlum milletimizin mahkûmiyet beraatı mesabesinde olan meş’um mütarekenin kara günlerinde zulüm ve istibdat âleminin İslam’ın ışığını söndürmek emeliyle Türk hâkimiyetini imha etmek melun maksadını taşıyan vahşet ordusunun Sakarya muharebelerinde müstesna dehanızla kahr ve münhezim ve bu suretle milyonlarca ehl-i İslam’ın esaretten kurtaran Mübeccel gazanızı Büyük Millet Meclisi tarafından bu kere uhdenize verilen gazilik ünvanı ile müşirlik rütbesini tebrik ve taktis eder muvaffakiyetlerinizin devamını Yüce Hüda’dan niyaz eyleriz muhterem kumandanımız.”

Sakarya zaferinden sonra Akşehir Belediye Başkanı olan Rüşdü Bey ise Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya 24 Eylül 1921 tarihinde şu telgrafı çekmiştir:

“ Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Müşir Gazi Başkumandan Paşa Hazretlerine;

Zulüm altında inleyen İslam yıldızı güçlü imanlarıyla tekrar parlamaya başladı. Dindarane büyük muvaffakiyetlerinizle saltanatın kurucusu ve yenileyicisi unvanını vermek yanlış olmaz. Müşirlik ve gazilik unvanlarının verilmesi milletin teveccühlerinin tezahüründen ibarettir.  Yoksa yüce şahsınız bu mansıbları zaten çoktan aştınız. Bu babda İslam âlemi için hayırlı olan unvanlarınızı tebrik ederim.”

Sakarya Meydan Muharebesinin kazanılmasından sonra, Akşehir’de düzenlen bir mitingde, yapılan mütareke teklifinin ret edilmesi gerekliliği ve savaşa devam edilmesi hususu vurgulanmıştır. 1 Nisan 1922 tarihinde Akşehir Belediye Reisi Rüşdü, Hacıkarazade Mehmet, Akağazade Abdullah, Türk Salihzade Zeki Cezmi tarafından Mustafa Kemal Paşa’ya şu telgraf çekilmiştir;

“Bugün on bini mütecaviz ahali toplanarak önde ulema, eşraf ve memleketin önde gelenleri bulunduğu halde sancaklarla şehrin her tarafı dolaşılarak akdedilen mitingde (Mondros) mütareke namesini andıran mütareke teklifinin her yönüyle reddedilmesi gerektiğini ve bu mütareke namenin milletin hayat-ı istiklalini mahv için tertip edilmiş bir tuzaktan ibaret olduğu ve milli emellerimizi ihtiva etmeyen hiçbir mütareke ve sulhun kabulünde millet mazur bulunduğunu ve mukaddes Misak-ı Millimiz kabul edilmedikçe ve muhteris düşman vatanımızın temiz topraklarından tamamıyla çekilmedikçe silahı terk edemeyeceğimizi ve kahraman ordumuza milli hükümetimize yardımdan bir an geri durmayıp malen, bedenen her türlü fedakârlığa amade bulunduğumuzu tek gönül ve tekdil olarak ifade ile ahd ve misak eylediğimizi arza cesaret eyleriz ferman.”

Çekilen bu telgraf üzerine Gazi Mustafa Kemal Paşa, miting heyetine1 Nisan 1922 tarihli telgrafla şu cevabı vermiştir:

“Tezahürat-ı vakıa mucib-i şükrandır. Milletin azim ve fedakârlığı ile Büyük Millet Meclisi hükümeti vatanın tam olarak kurtarılmasına matuf olan kutlu gayesini elde edinceye kadar mücadelesine devam edecektir. Bu noktanın halka açıklanmasını rica ederim.”

Büyük Millet Meclisi Reisi Başkumandan Mustafa Kemal