Akşehir, 1. derece deprem bölgesinde bulunuyor. Aktif hareketlilik gösteren ve 5 ile 6 büyüklüğünde deprem üretebilecek bir fay hattının üzerinde yaşıyoruz. Yani risk, sadece teoride değil, hayatımızın tam ortasında.

Türkiye geneli de farklı değil. AFAD verilerine göre ülke topraklarımızın yüzde 92’si deprem riski altında. Bu bölgelerde yaşayan nüfus ise toplam nüfusun yüzde 95’ine yaklaşıyor. Başka bir deyişle, hepimiz risk altındayız.

Geçmiş afetler bize çok acı dersler verdi. 1999 Marmara Depremi’nde resmi rakamlara göre 17 bin 480 vatandaşımız hayatını kaybetti, 23 binden fazlası yaralandı. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerde ise 50 binden fazla insanımızı kaybettik. Her iki büyük depremde de can kayıplarının en temel sebebi, binaların depreme dayanıklı inşa edilmemesi oldu.

Oysa bilim çok açık konuşuyor: Deprem öldürmez, çürük bina öldürür. Japonya gibi deprem ülkelerinde benzer büyüklükteki sarsıntılarda ölüm sayısı bir elin parmaklarını geçmezken, bizde on binlerce kayıp veriliyor. Bunun sebebi, önlemenin ihmal edilmesi.

Türkiye’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre, mevcut yapı stokunun yaklaşık yüzde 50’si riskli. Yani her iki binadan biri, ciddi bir depremde yıkılma tehlikesi taşıyor. Denetimsiz, mühendislik hizmeti almadan inşa edilmiş, malzemeden çalınmış yapılar, adeta birer can tuzağı.

Akşehir özelinde tablo daha da düşündürücü. Yapılan tespitlere göre ilçemizdeki yapı stokunun yaklaşık yüzde 40’ı riskli durumda. Yani her on binadan dördü, büyük bir depremde yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu da binlerce insanımızı doğrudan tehdit eden bir gerçek. Sadece merkezde değil, kırsal mahallelerde de eski, dayanıksız yapılar ciddi risk oluşturuyor.

Biz arama kurtarma gönüllüleri, enkazdan can kurtarmak için ter döküyoruz. Ama gerçekte başarı, hiç kimsenin enkaz altında kalmamasıyla ölçülmeli. Afetlere dirençli şehirler inşa etmek; belediyelerden müteahhitlere, denetim firmalarından vatandaşa kadar herkesin sorumluluğu.

Unutmayalım: kurtarma değil, önleme hayat kurtarır. Önlemi alırsak, afet sonrası kurtarma ekiplerinin iş yükü azalır, can kayıpları minimuma iner. Depremi durduramayız ama yıkımı durdurabiliriz.