Savaşa benzeyen tartışma ve  didişme ortamlarında kalkınma ve gelişme duraklar; ve hatta geriye gider!

Az da olsa; ve genellikle çok ağır yıkım ve yoksulluk yaşanır.

Uzağımızdaki savaşlar, hatta bizim girmediğimiz savaşlar bile; kalkınmamızı ve yaşantımızı, duruma göre engeller.

Dünyanın başka yerindeki hatta öbür ucundaki bir savaş dahi; ihracat zorluğundan veya uzaktaki yangının yakınımıza sıçraması tehlikesinden dolayı; ihracatımızı baltalar, ithalatımızı pahalılaştırır.

Bırakın girdiğimiz veya girmediğimiz dış savaşları;  iç çekişmeler ve partiler arası didişmeler bile; istihdama, üretime ve kalkınmamıza darbeler indirebilir.   O didişme ortamında; yatırımcılar, parasını elinde hazır tutabilmek için; yeni iş alanları açmaktan korkarlar

Bu bakımdan, partiler arası sürtüşme ve didişmeler; nezaket kuralları içinde hatta dostlukla yürütülmeli.

Kavga ortamı yaratmadan; değişik partilere mensup veya taraftar vatandaşların da, birbirleriyle tartışmasına veya küsüşmesine neden olmayacak düzeyde; hatta nezaket ve mümkünse arkadaşlık ortamında sürdürülmelidir siyasi faaliyetler!

Eğer bir ülkede, sulh ve sükunetin sürüp gideceğine dair belirtiler varsa; tasarruf sahipleri, paralarını gönül rahatlığıyla bankalara yatırır. Bankalar da müteşebbislere ve istihdam yaratacak olanlara; yeni iş alanları yaratabilmeleri için; rahatça ucuz kredi vermek cesaretini gösterebilirler. Böylece iş alanları çoğalır; her vatandaş kolayca iş bulur. Üretim arttığı için ihracat da artar. Döviz açığı yaşanmaz; dış borçlar dağlar gibi yığılıp ülkenin bağımsızlığını ve itibarını tehlikeye atmaz.

Yöneticiler, partiler, meslek kurumları ve onların mensupları arasında kavgalar varsa; yukarıda yazılanların tam tersi olur. Halk parasını yastık altında saklar. Bankalar ucuza kredi veremez; müteşebbisler kredi bulamayınca yeni iş yerleri açamaz