Haberlerde duydum, yarın Güneş Tutulması olacakmış. O kadar çok heyecanlanmıştım ki, nadiren yaşanacak bu doğa olayı karşısında dilim tutulmuştu. Bir an konuşamadım. Bir yandan o anın gelmesini delice beklerken, bir yandan da kafamda bir şüphe vardı. Yarın okula gidecektim. Öğretmenimizin bize, bu müthiş doğa olayını izleme fırsatı verip vermeyeceği konusunda endişeliydim.

Sabah okula gidip ilk derse girdiğimde, hissettiğim heyecanı karşımda duran öğretmenimin yüzünde de görünce kafamdaki şüphe yok olmuştu. Çünkü artık emindim, bu doğa olayını dersten kaçmama gerek olmadan izleyebilecektim. Sanırım üçüncü dersteyken öğretmenim müjdeli haberi verdi; ‘’Haydi çocuklar, dışarıya çıkıyoruz!’’ Güneş Tutulması’nın çok yaklaştığını anlamıştım.

Sanırım tarih 20 Mart, günlerden Cuma’ydı. Yılını tahmin etmeye çalışsam da tam hatırlayamıyorum. Hava biraz serindi yani pek de soğuk sayılmaz ama umurumda da değildi açıkçası. Hava soğuk ya da sıcak, ben o anı bekliyordum. Meraklı gözlerle güneşi izliyordum. Yavaş yavaş ayın güneşi kapattığını ve bir şeylerin farklı olacağını hissedebiliyordum. Ay güneşi kapattığında artık tamamen gece olmuştu. İnanır mısınız, öncesinde gökyüzünde tek bir bulut bile yoktu. Güpegündüz ama kapkaranlık, inanılmaz bir şey! Heyecanıma yenik düşmüştüm; ne düşündüğümü, ne hissettiğimi anlayamıyordum.

Çok da uzun sürmedi ayın güneşin önünden çekilmesi. Her şey eski haline dönmüştü ama bu kısa ve ölümsüz anın heyecanını ben hala üzerimden atamamıştım.

Ertesi gün olduğunda, bu müthiş olayın bende yeni hisler uyandırdığını anladım. Bu his tuhaftı. İnsanlar hakkında, evet insanlar. Çünkü biliyorum ki; en AYDIN, en aydınlık gördüğünüz, en iyi tanıdığınız, en yakın bulduğunuz kişilerin bile, gün geldiğinde size nasıl geceyi yaşattığını anlayabiliyorsunuz. Ve bu ne yazık ki bu müthiş doğa olayı kadar kısa sürmüyor.

Sizin için hala karanlık devam ediyor…