Nasreddin Hoca eşeğini koştururken sarığını yere düşürmüş. Mahallenin çocukları yerden sarığı kapmışlar... Top gibi birbirlerine atarak oynuyor, döndürüp duruyorlarmış.
Hoca, çocukların ellerinden sarığını kolay kolay alamayacağını anlayınca, bırakıp evine gitmiş.
Karısı sormuş:
- “Efendi, sarığın nerede?”
- “Çocukluğu aklına geldi de...” demiş Hoca. “Çocuklarla oyun oynuyor.”
Sarık cansız bir şey. Elbette çocuklarla beraber isteyerek oynayamaz. Nasreddin Hoca’mız sarığını çocukların elinden alabilmek için uğraşsa; çocuklarla beraber “top kapmaca” oynuyor görüntüsünde olacaktı. Azarlayarak ellerinden alsa; Çocukları incitecekti. Hoca sarığını çocuklara bırakarak, bir sarık için onları kırmadan evine döner.
Sarık ya da kavuk...
Peki, Hoca ile özdeşmiş olan sarığın ya da kavuğun anlamı ne? Hepimiz de biliyoruz ki o sarık; ilmi, âlimi ve İslâmı temsil eder. Bugün Akşehir Belediyesinin ambleminde de olan sarıklı ve eşeğine ters binmiş şekilde tasvir edilen Nasreddin Hoca’nın figürü birçok eşya da da bulunmaktadır. Öyle ki logar kapaklarında bile!..
Evet, Akşehir sokak ve caddelerinde bulunan logar kapaklarına dikkat ederseniz üzerinde Nasreddin Hocalı bir kabartma figür göreceksiniz. Bunu Akşehir Belediyesi’nin bir amblemi olarak da düşünebilirsiniz. Ancak ben, manevi değerlerimizin ayaklar altında olmasından rahatsızlık duyuyorum.
Nasreddin Hoca’nın âlimliğinden hiç mi hiç şüphem yok. O’nun eşeğine ters binişinde de bir hikmet var, taktığı sarıkta da… Bir eşyaya süs de olsa, bir kurum ya da kuruluşa simge de olsa o mübarek, bir logar kapağına ve kanalizasyon kapağına kompozisyon olmamalı.
Logar kapağı bu, bir başka şey değil ki. Belediyenin amblemi de olsa o zatı muhterem bu kadar basit görülmemeli. Temsil edilen milli ve manevi değerler ve anlamları insanların ayakları altında ezilmemeli.
Bir çok kültürde vardır; sevilmeyen bir şahsiyetin resmini ya da onu temsil eden herhangi bir şeyi ayaklar altına almayı, üzerine basmayı, insanlarının onu çiğnemeleri… Hoca Nasreddin bize ne yaptı ki O’nu ayaklar altına alıyoruz?
Yukarıdaki anlatılan fıkrada çocukların kalbini kırarım korkusuyla sarığını feda eden Hoca’yı zannedersem bugüne kadar çok kırdık, hala da kırmaya devam ediyoruz. O’nu incitici o kadar çok şey yaptık ki; mezarında davul zurna, mezarlığında müzikli eğlencelerle hop oturtup hop kaldırdık. O mübareğin figürü de kavuğu da çok şeyler ifade ediyor. Lütfen logar ve kanalizasyon çukurları Hocamızın resimleriyle kapatılmasın; kaldırın onları!