İspanya Avrupa’nın önemli ve müreffeh ülkelerinden biriydi. Azınlık oldukları iddiasıyla silaha sarılan, fakat bizdekinin binde biri bile kadar cinayet işlememiş olan guruplara; bölgesel devlet olma yetkisi verdiler. Bu yanlış adım felaketleri oldu.                                                                                                                                                                              -Her eyalete verilen avantajlar ve avantalar; İspanya'yı mali darboğaza soktu. Her eyalet, merkezi hükümetten kendi katkısından daha fazla para ve maddi destekler istedi. İspanyol merkezi hükümeti, Avrupa merkez bankasına el açmak zorunda kaldı.

-Avrupa Merkez Bankası, İspanyol tahvillerini yüksek faizle bile satın alsa; para basmak zorunda kalacak.  Euro’nun değeri, güven kaybettirecek ölçüde düşecek. İtibar yitirecek. Avrupa Birliğinin patronu durumunda olan Almanya’dan protestolar yiyecek.

-Parasını döviz olarak kabul ettiren ve bu uğurda savaşlara ve hatta gizli sabotajlara girişen; petrol gibi çok önemli ihtiyaç maddelerinin alım satımının kendi parasıyla yapılması için her yola başvuran azgın devletin merkez bankası ise; tonlarla dövizi, çok gizli olarak basıyor. Bu durumu bilen olsa bile, açıklayamıyor. Açıklayanın başına büyük belalar gelir. Birçok devletin kontrolünde olan Avrupa Merkez Bankasının, böyle bir gizleme olanağı yok!

-İspanyol ve İtalya tahvillerini, düşük faize rağmen satın almak için fazladan Avro basılırsa; bunun gizli bir yönü kalmayacak. Yükü taşıyan Almanya, bu işe razı olamaz. Mali yönünü bir tarafa bıraksak bile; eyaletleşmek için eline silah alıp katliam yapan her guruba özerk bir yönetim kurma yetkisi vermek; hayırlı bir sonuç getirmiyor.

                                               ***     

Avrupa'nın ve Avrupa Birliğinin patronları, Türkiye'ye üstünlük sağlaması için Yunanistan'a sonsuz yardımlar yapmak istiyorlar; yapıyorlar da! Fakat bu iyiliği İtalya, İspanya ve Portekiz'den sakınıyorlar. Avrupa'yı bütünleştirip tek devlet yapma fikri temelden sakat ve yanlış! Hitler bunu başka yolla denedi; sonuç felaket oldu.

                                               ***

Bizim Durumumuz Nereye gider?

 *Cari açıklarımız, Avrupa'nın en zayıf ülkelerinden bile daha fazla! Üretim ve ihracatımız onlardan az... Konya kadar Hollanda, bizim onlarca katımız tarım üretimi ve ihracatı yapıyor. Öyle bir üretim ve ihracatımız yok! İthalatımız ise çok! Pek çok...

*Düşmanlığını gizlemeyenler de, dost bildiğimiz ülkeler de, bizdeki teröre destek veriyorlar. Böylece güçlenmemizi, bizimle savaşa girmeden engellemiş oluyorlar.

*Terörün ve hımbıllığın da etkisiyle; eskiden üretip fazlasını ihraç ettiğimiz tarım ve hayvancılık ürünlerini bile, artık  uzak ülkelerden satın alıyoruz.

*Yurt dışına yerleşmiş olan vatandaşlarımız, sıla hasretiyle her yıl geliyor ve döviz getiriyorlardı. Artık yerleştikleri yabancı ülkelerin yerlisi oldular. Ülkemize geri dönmeyi değil; ziyarete gelmeyi bile düşünmüyor çoğu...

*İç barışımız yok! Sokaklarda selamlaşmıyoruz bile. Her gün verdiğimiz onlarca şehitten başka; ülkenin her yerinde yoktan sebeplerle birçok cinayetler işleniyor. Bu dehşet havası, çalışma ve üretme alışkanlığını unutturdu insanlarımıza. Böyle kargaşa ve korku ortamında kim uzun vadeli üretme planlarına zaman ayırabilir?

*Partilerimiz ülke yararına yarışacakları yerde; birbiriyle düşman gibiler! Önemli konularda bile konuşup anlaşmıyorlar. Bazı liderler son derece öfkeli ve haşin!

ARTIK  KENDİMİZE GELMEMİZ GEREK! Birbirine düşman olanlar da dahil, herkes candan kucaklaşmalı. Ülkemiz yoksulluktan ve üretimsizlikten kurtulursa; hepimiz, en sinirli ve kızgın olanlar bile, çok yarar görecektir. Ayrışmayı değil, bütünleşip barışmayı amaç edinmeliyiz. Politikacılar sertlikten, asabiyetten ve öfkeden arınmalılar.

Öfke hitabet sanatı değildir. Sahibini kalp hastası yapıp öldüren, kötü bir alışkanlıktır! Kavga içinde, birbirimizi duymuyor ve anlamıyoruz. Kavgalar ve çatışmalar bitse, en ters konumdakiler bile tonla yarar görecek!  

[email protected]                 WWW. nazifkurucu.com.tr