Sevmek ve sevilmek. Dünyanın en güzel duygusu.

Bu hafta kafamda dönen deli sorulardan birisi; herkes sevseydi ve sevilseydi, dünya neye benzerdi? Sevginin o güçlü enerjisi önce kendimizden başlayıp etrafımıza yavaş yavaş salınsaydı, neler değişirdi ve de dönüşürdü? 

Hayatımızı sevgi yönetiyor olsaydı geçtiğimiz günlerde yaşadığımız orman yangınları, sel felaketleri olur muydu? Hatta covid için bile aynı şey geçerli.

Hadi canım sen de orman yangınların sevgiyle ne alakası var? Uzaktan bakınca öyle görünüyor değil mi? 

Ama bana göre başımıza gelen her olayın, hayatımıza giren her kişinin sevgiyle alakası var. Çünkü yaşadığımız her şey etrafımıza yaydığımız enerjiyle iç içe geçmiş durumda.

Çünkü sevgi, frekansı çok güçlü bir enerji. Herkesin içinde var olan Rabbimin hepimize farklı ölçülerde dağıttığı bu duygu, en başta bizi, ailemizi, mahallemizi, yaşadığımız şehri derken tüm evreni kapsıyor.
Etrafımıza yaydığımız enerji ne kadar güçlü ve pozitifse hayatımıza güzellikleri çektiğimiz gibi, tam aksine hayatımız negatif duygular dediğimiz, kin, nefret, öfke ve kıskançlıktan işliyorsa da negatif olayları, durumları ve kişileri çekeceğiz.

Çoğumuz, ‘Niye hep aynı şeyler benim başıma geliyor’ diye dert yanmışızdır. Sanki aynı olayları farklı kişilerde yaşadığımızı kaç kez fark ettik. 

Peki bunun nedenini hiç düşündünüz mü? 

Küçük bir ipucu vereyim. Kendimiz…

Çünkü hep aynı şekilde düşünüp, aynı enerjiyi yayıyoruz. Sonuç olarak da sürekli bir kısırdöngü gibi aynı olayları ve kişileri hayatımıza çekiyoruz.
Peki bu hep böyle mi gidecek, bu gidişatın bir sonu yok mu? Böyle gelmiş böyle gider diyerek köşemize mi çekileceğiz.

Elbette var. 

Hayata bakış açını azıcık, çok az değiştir ve bak bakalım dünyanda neler de değişiyor. 

Hadi canım sende… 

İnanması zor mu? Olabilir… Ama bir kere denemekten ne kaybederiz. 

Küçük bir örnek ister misiniz? 

Sabah yepyeni bir güne uyandığımızda, kendimizi otomatik pilottan çıkarsak nasıl olur? Her sabah yaptığımız rutin işler yerine sadece 2 dakika ayaklarımızı yere bassak ve yaşadığımız her güne, her an'a şükrederek başlasak. Oflayıp puflamak yerine bugünün getireceği, sürprizleri, hediyeleri düşünsek ve enerjimizi bu yöne çevirsek o günümüz nasıl geçer. 

Ne dersiniz deneyelim mi? 

Sadece bir gün varlığımızın farkında olduğunu hissederek yaşamak bize neler katar. Aldığımız her nefesin ne kadar kıymetli olduğunu fark etsek ve yaşadığımız bu günün bu hayatın tekrarı olmadığını bilerek yaşasak sevgiden işlemez miyiz? 

Korku, kin, nefret vs. gibi negatif duygulara hayatında kim ne kadar değer verir? 

Velhasıl kelam, sevgi muhteşem bir duygu. Ve sadece kendimizi değil tüm dünyayı değiştirebilecek bir güce sahip. 

Kalbimizin kıymetini bilelim, bize ve evrene çok lazım...