Bu çöküşün kökü, milletçe içine düştüğümüz ağır anlam boşluğunda.

Toplum değerlerini kaybetti.

Ev, aile, okul… Hepsi “içeriksiz bir modernlik” dalgasında savruluyor.

Çocuk da, genç de, yetişkin de neyi niye yaptığını bilmiyor.

Böyle bir ortamda eğitim sistemi çökmezse zaten şaşırmak gerekir.

Ama esas mesele şu:

Bu ülke kendi öğretmenini yalnızlaştırarak, aşağılayarak, değersizleştirerek kendi geleceğini de çöpe attı.

Buyurun öğretmenlerin içini acıtan fotoğrafa beraber bakalım.

1. ANLAMINI KAYBEDEN TOPLUM, ÖĞRETMENİNİ DE KAYBEDER

Bugün çocuklar öğretmenine değil, sosyal medya fenomenine hayran. Çünkü toplum onlara açık bir mesaj veriyor: “Bilgi değer değildir, görünürlük değerdir.”

Öğretmenin bir ruh taşıdığı, bir ideali temsil ettiği dönem bitti.

Artık öğretmen, değişen mevzuatların teknik işçisi.

Saatlerce evrak yüklenen, komisyonlara koşulan, robotlaştırılan biri.

Sonuç?

Öğretmenlik değer kaybedince toplumda “saygı” da kayboldu.

2. ÖĞRENCİNİN ÖĞRETMENLE ALAY ETMESİ, ÇOCUĞUN SUÇU DEĞİL: SİSTEMİN AYIBIDIR

Ankara’daki Anadolu Lisesi’nde öğrencilerin öğretmenle dalga geçmesini izledik. Videolar sosyal medyada dolaştı.

Peki bu neydi?

Bir çocuğun terbiyesizliği mi? Hayır.

Bu, yıllardır öğretmeni aşağılayan toplumun aynadaki görüntüsüydü.

Bu ülkede öğretmen, ekranlarda alay edilen bir figür olursa…

Siyaset meydanlarda öğretmene yüklenirse…

Medya öğretmeni “tembel ve tatilci” diye sunarsa…

Çocuk ne yapacak?

Tabii ki dalga geçecek.

Çünkü toplum ona bunu öğretiyor.

3. VELİ MÜŞTERİ OLDU, OKUL TİCARETHANEYE DÖNDÜ, ÖĞRETMEN HİZMETÇİ SAYILDI

Veliler artık okulun paydaşı değil; müşterisi.

“Benim çocuğum özeldir.”

“Benim çocuğuma neden düşük not verdiniz?”

“Benim çocuğuma sınav koymayın.”

Peki öğretmen ne olacak?

Öğretmen nerede duracak?

Sistem “veli memnuniyeti”ni eğitimin önüne koyunca, öğretmen otomatik olarak hedef tahtasına çakıldı.

Çünkü müşteri şikâyetçiyse suçlu öğretmen sayıldı.

Böylesine ucuz bir mantıkla eğitim nereye gider?

4. MEDYA VE SİYASİLER ÖĞRETMENİN İTİBARINI BİLEREK AŞINDIRDI

Son 10 yılda ekranlarda şu lafları kaç kere duyduk?

“Öğretmenler çok tatil yapıyor.”

“Öğretmenler az çalışıyor.”

“Öğretmenler çok kazanıyor.”

Gerçeklerin hiçbir önemi yok; önemli olan popülist söylem.

Oysa OECD verileri ortada:

Türkiye öğretmenine Avrupa’nın en düşük maaşlarından birini veriyor.

Ama işlerine gelmiyor bunu söylemek.

Çünkü öğretmeni hedef almak kolay, ucuz, politik olarak getirisi büyük.

Toplum ise bu algıyı satın alıyor.

Sonuç: Öğretmen yıpranıyor. Meslek itibarı eriyor.

5. VE EN ACI GERÇEK: ÖĞRETMENİ YALNIZ BIRAKAN BİZZAT SİYASETİN KENDİSİDİR

Bu yalnızlaştırma soyut değil; gayet somut örneklerle ortada.

• Ekonomik olarak zayıflatıldı

Maaşlar yoksulluk sınırının altında. Öğretmen ek iş peşine düşüyor.

“Öğretmenin itibarı” söylemde kaldı, cebine inmedi.

• Otoritesi mevzuatla korunmadı

Öğretmene şiddet her yıl artıyor.

Caydırıcı yasa hâlâ yok.

Sınıftaki disiplin boşluğunun nedeni bu.

• Medyada, siyasette hedef haline getirildi

Bir öğretmenin hatası tüm camiaya fatura edildi.

Siyaset meydanlarında öğretmenler günah keçisi yapıldı.

• Sürekli değişen müfredatın kölesi hâline getirildi

Bakan değişti, müfredat değişti. Sınav sistemi değişti, yönetmelikler değişti.

Öğretmene soran olmadı.

• VE EN SKANDAL ÖRNEK: Uzaktan eğitim semineri fiyaskosu

İki hafta önce öğretmenlere zorunlu online seminer verildi.

Ama sistem çöktü.

Yayın açılmadı.

Öğretmenler saatlerce bilgisayar başında bekledi.

Sonra ne oldu?

İzleyemeyen öğretmenin ek dersi kesildi.

Tekrar söylüyorum:

Sistemin teknik hatasının bedeli öğretmene kesildi.

Bu ülkede hangi meslek grubuna böyle bir muamele yapılabilir?

Doktorun ameliyathanesini kilitleyip “çalışmadın” deseler ne olur?

Mühendisin bilgisayarını bozup “çizimi yapmadın” diye maaşını kesseler kaç kişi bunu kabul eder?

Ama öğretmene yapılınca normal karşılandı.

Çünkü öğretmen yalnız.

Çünkü öğretmen sahipsiz.

SONUÇ: ÖĞRETMENE SAHİP ÇIKAMAYAN BİR ÜLKE, KENDİ GELECEĞİNE DE SAHİP ÇIKAMAZ

Bugün yaşadığımız eğitim krizi, aslında toplumun kendi içindeki çöküşün belirtisi.

Anlam kaybolmuş, değerler erimiş, saygı bitmiş durumda.

Bu ülke yeniden ayağa kalkacaksa önce şunu kabul etmek zorunda:

Öğretmeni ayağa kaldırmadan toplum ayağa kalkmaz.

Öğretmeni korumadan çocuk korunmaz.

Öğretmeni yüceltmeden geleceği yüceltemezsiniz.

Bu kadar basit.

Bu kadar net.

Bu kadar can sıkıcı

Görüş ve eleştirileriniz benim için önemli: [email protected]