Geçtiğimiz günlerde öğrencilerimizin sınav mücadelesi sona erdi. Şimdilerdeyse sonuçların açıklanmasına çok az kaldı. Üniversiteli olacak öğrencilerimizin üstüne çok görev düşüyor. Hayatlarında yeni bir kapının eşiğinde olan öğrencilerimiz bu sonuçlar neticesinde geleceklerini şekillendirecekler, anahtar statülerini belirleyecekler.

Bu statü seçiminde oldukça dikkatli olmak gerekiyor. Seçimleri gelecekteki işlerini belirleyecek, ileride kuracakları ailelerini bile etkileyecek. Ama şunu unutmamak gerekiyor: Bu bir son değil, başlangıçtır. Bu başlangıçta öğrencimiz kendisine gönderilen parayla hayatını sürdürmeyi öğrenir, toplumda daha etkili bir statüye erişir, milletinin geleceği hakkında karar verebilir, vatanına hizmet etmeye başlar ve daha birçok çeşitli atılımı gösterir. Rus romanlarını okurken toplumun üniversite öğrencilerine olan saygısı dikkatimi çekerdi. Özellikle Suç ve Ceza romanında bu toplumsal durum gözler önüne serilir. Bu romanı lisedeyken okuduğumda şaşırmış olsam da üniversitedeyken topluma yön verebilen öğrencileri gözlerimle gördüm, mütemadiyen onlardan olmaya çalıştım. Örneğin okuduğumuz şehrin bir köy okulunu o şehrin parasıyla onarabiliyorduk. Şehrin iç meselelerinde köprü oluyorduk. Bu kurduğumuz köprüdeki faktör “üniversite öğrencisi” olmamızdı.

 Şimdi… Bu saygın akademik mücadelenin bir ferdi olacak gençlerimizin neler yapması gerekiyor? Öncelikle bahsi olunan konumun görevlerini bilmeliler. Gidecekleri yerler için şimdiden araştırma yapmaları gerekiyor. “Dayımın oğlu şunu okudu. Amcamın kız bunu okudu. Eniştem şuraya git, dedi. Teyzemin halasının kocasının baldızı sen bunu olamazsın, dedi” saçmalıklarını bir kenara koymalılar. Komşu çocuklarının yaşantıları komşularının evlerinde kalmalıdır. Her öğrencinin kişisel yetkinleri ve mevcut durumu göz önünde bulundurularak tercih yapılmalıdır. Yazının dilinden anladığınızı düşünüyorum ki yazıyı doğrudan öğrencilerime değil de onlara anlatması için ailelerine yazar gibi bir tavrım var. Söyleyen kaçtı, sevgili aileler… Bir de söylemeden edemeyeceğim bir durum söz konusu: Hayatınızın 45 yılını sevmediğiniz bir mesleği yaparak geçirmektense 44 yılını sevdiğiniz bir mesleği yaparak geçirmeyi tercih etmekten korkmayın.

Gençlerimizin tercihler açıklanana kadar gitmeyi düşündükleri bölümleri iyi taramaları gerekmektedir. İş olanakları, geliri, çalışma şartlarını ve en önemlisi kişisel doyumunuzu sağlama durumunu öğrencilerimizin çok araştırması gerekiyor. Gidilecek şehrin, öğrencimizin bireysel-spor yapıyorsa yaptığı sporun ihtiyaçları, gezmeyi seviyorsa ulaşım olanakları gibi-isteklerini karşılayıp karşılamadığı da araştırılmalıdır.

Öğrencilerimizin bu detaylı taramasından sonra tercihlerinde elbette yanlarında olacağız. Yanlış tercih deyince akla rehber öğretmenin yanlışı gelir fakat yanlış tercih, öğrencinin kendisine uygun olmayanı seçmesidir. Bu yeni hayat başlangıcında gittiğiniz bölümü orada gideceğiniz farklı bir programla değiştirmeniz de mümkündür. Sona değil başa geldiniz. Esen kalın.