Bu köşeden sizlerle Pazartesi günü paylaştığım yazı, henüz 29 Ekim 2023 Pazar günü yaşanmadan Cuma günü kaleme alınmıştı. Elbette Cumhuriyetimizin 100. yılı, bir köşe yazısına sığmayacak kadar anlamlar içerdiği gibi Pazar günü biz yurttaşların sokakları, caddeleri, meydanları ve en önemlisi Anıtkabir’i hınca hınç doldurarak verdiği mesajlardan dolayı da ikinci bir yazıyı hak ediyordu.

Üstelik tam da ilk yazının sonunda Cumhuriyetimizin, “ilelebet payidar kalması” için yapmamız gerekenleri kaleme almışken, iki gün arayla bu umudumun boşa olmadığını ispatlarcasına Türk halkı olarak; caddeleri/meydanları doldurduk ve havadan, karadan, denizden yapılan tüm gösterilere, sabahın erken saatlerinden gecenin geç saatlerine kadar büyük bir coşkuyla katıldık. Zira daha önce belirttiğim üzere Cumhuriyet biziz. Şu kesim bu kesim ayrımı yapmaksızın Cumhuriyet ve onun kazanımlarını sahiplenme konusunda çok güzel mesajlar verdik. Kazanımlarımızı ne kadar sahiplendiğimizi 29 Ekim 2023 günü tüm dünyaya hep birlikte gösterdik.

İlk yazıda da belirtmiştim, Cumhuriyeti getiren şartlar kurtuluş mücadelemizde gizlidir. Zira emperyalist güçlere karşı verdiğimiz kurtuluş mücadelesinin kökünde, bu toplumun bir başka ülkenin tahakkümü altına girmeyeceği gerçeği yatar. Tıpkı Mehmet Akif’in İstiklâl Marşı’nda “Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım.” dizelerinde olduğu üzere bu toplum bu Cumhuriyeti özgürlüğünün nişanesi olarak taşımaktadır. Ve ancak bu toplum Cumhuriyetle, dışarıdan gelen hiçbir otoriteye boyun eğmeyen kendi kendisini yöneten, kendi kendisinin efendisi olan bir yapıya kavuşmuştur. Tüm bu sebeplerle Cumhuriyetimizin 100. yılını sonuna kadar coşkuyla kutlamak da haklıyız. Çünkü yurttaşlar olarak; özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı, egemenliğimizi, yurttaş olabilmemizi özetle ülkemizde insan gibi yaşayabilmemizi Cumhuriyete borçluyuz.

Yurttaşlar olarak bizler; ürettiklerimizle, yapıp ettiklerimizle Cumhuriyetin ta kendisiyiz. Eğer aksaklıklar varsa da bunları el birliği ile düzeltmek yine bizlerin elinde. Buradan yapmış olduğum tüm paylaşımlarda, özellikle vurguladığım husus; bir şeyi sahiplenmeden onu eleştirmek en kolay yol olduğudur. Konu ne olursa olsun, kendimizde eleştiri hakkı bulabilmemiz için öncelikle konuyu sahiplenmemiz gerekir. Ancak o zaman kendimizi ve içinde bulunduğumuz toplumu daha iyiye, daha güzele götürmek mümkün olabilir.

Sonuç: Ülkemizin tüm köşelerinde coşkuyla kutlanan Cumhuriyetimizin 100. yıl kutlamaları; yurttaş olarak bizlerin her alanda umutlarını tekrar yeşertti, ülkemize ve birbirimize olan bağımızı daha sıkı bir hale getirdi.