Ege ve Akdeniz'de petrol yatakları var. Kardak Kayalıkları ve diğer kayalıklara, Yunanlılar niçin bayrak dikiyor? Deniz altındaki petrol ve diğer değerli yataklara el koymak ve oraların kendilerine ait olduğunu ilan etmek için!

Kendi topraklarımızın Yunanistan'dan çok daha geniş olduğunu sanırız. Deniz alanları dikkate alındığında, Yunanistan, sömürgeci batı ülkeleri tarafından; Türkiye'den onlarca kat geniş alanlara sahip kılınmıştır. *Topraklarımızın dibindeki Rodos ve On iki ada; *Bitişiğimizdeki ve Çanakkale boğazının ağzını kapatan Midilli; *Elektriğini, suyunu Kaş ilçemizden sağlayan; yüzerek gidebileceğimiz Meis adası; *Ege denizindeki her kayalık, Yunanistan'a verilmek suretiyle; deniz alanlarından mahrum bırakılmış durumdayız.

Girit konusu ise ayrı bir felaket ve acı kaynağı. Girit halkı Yunanlı değildi. Türkçe, Arapça biraz da Rumca karışımı bir dil konuşuyorlardı. Osmanlı devletinin en sadık tebaası Giritlilerdi. Orada çıkartılan isyanlara sömürgeci devletler burunlarını sokarak, (Geçici olarak aldatmacasıyla) Yunanistan'ın o büyük adamıza el koymasını sağladılar. Anadolu halkı yıllarca "GİRİT BİZİM CANIMIZ! FEDA OLSUN KANIMIZ!" diyerek nümayişler yaptı. Zamanla o mesele dışarıdan planlanıp yaratılan büyük gailelerin de baskısıyla, unutulup gitti! Girit de katılınca tüm Ege ve Doğu Akdeniz, Yunan bayrağına teslim edildi. Bu ganimetle yetinmediler; İzmir ve tüm Ege bölgemiz de sömürgeci Batı tarafından Yunanistan'a armağan edilmek istendi. İstanbul ve Marmara bölgemiz ise İngiliz ve Fransız işgalindeydi! Hain planlarına göre; onların hakimiyetine verilecekti.

Mustafa Kemal Paşa, hiçbir silahı ve dermanı kalmamış olan Anadolu halkını ayağa kaldırarak bugünkü yurdumuzu bize ve büyük Türk Gençliğine armağan ve emanet etti.

Denizler en az karalar kadar, hatta daha da fazla değerlidir. Kara parçaları asırlardır üzerinde yaşanmış; kazılmış, delinmiş ve içindeki değerli yataklar çıkarılmıştır. Oysa Denizlerin dibini delip petrol ve madenler aramanın olanakları, yeni ortaya çıkmakta! Biz ise, denizde petrol ve değerli hazineler aramaya henüz başlayamadık. Çoğumuz yüzme bilmeyiz. Denizcilikte, en arka sıralardayız. Yunanlılar dünya deniz taşımacılığında önlerde geliyor. Uzak ve yakın denizlerde turistik gezi düzenleyenler hangi milletten olursa olsun; genellikle Yunan gemilerini kiralayıp kullanıyor. İnşa Allah Barbaros'un torunları bir gün canlanacak, tüm Ege ve Akdeniz'de bayrağımızı hakim kılacaklar.

Batakçı Kıbrıs Rum yetkilileri ise; bize her zaman karşıt olan ve bu yüzden kendilerine sürekli para pompalayan Batı ülkelerine yaslanarak; Akdeniz'de petrol aramamıza itiraz etmiştir.

Aklımız başımıza sonradan geliyor. Kıbrıs Rum kesimi, Adanın çevresindeki denizlerde petrol arama hakkını gasp edip, sömürgeci devletlerin şirketleriyle anlaşma yaptıktan çok sonra; uykudan biraz uyanabildik. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devletiyle anlaşmalar yaparak; onların çok dar kalan münhasır deniz alanlarında petrol arattırmaya başladık. Oysa bir zamanlar tüm Akdeniz bizimdi! Meis adası, Rodos ve 12 ada, Midilli ve birçok isimsiz kayalıkların Yunanistan'a verilmesiyle, deniz alanlarından mahrum bırakılarak, karaya hapsedilmiş olduk.

Kuzey Komşumuz Rusya bile, bize Batılı azgınlar kadar insafsız davranmamış; Karadeniz'de petrol aramamıza ve bunun için yabancı şirketlerle anlaşma yapmamıza itiraz etmemiştir. Zaten Yunanlılara istila ettirilen topraklarımızı kurtarmak için başlattığımız Kurtuluş Savaşını da; Büyük Atatürk'ün, Lenin'le anlaşarak Kafkas Cephesini barışla(ANKARA ANLAŞMASIYLA) sonlandırması ve oradaki askerlerimizi batı cephesine getirmesiyle kazanabilmiştik. Bölünmemizi isteyen ve bunun tuzaklarını asırlardır kurmuş bulunan Batılı müttefiklerimizle olduğu kadar ve hatta daha da fazla; Kuzey komşumuz Rusya ile iyi ilişkiler kurmamızın gerekliliği, bugün daha fazla zaruret haline gelmiştir.

}