YKS’ye sadece yaklaşık 48 saat kaldı. Yani yaklaşık 2880 dakika, ya da daha felsefi bir ifadeyle: “Bilinmezliğe açılan 172.800 saniye!” Şu an yaşanan duygular: karın ağrısı, iç sıkıntısı, abartılı iç çekişler, gereksiz özgüven patlamaları ya da “Bu sınavı icat edenlerin Allah belasını versin” temalı isyanlar olabilir. Merak etmeyin, hepsi normal. Hatta Kant olsa “Bu duygular a priori bir sınav deneyiminin zorunlu koşullarıdır” derdi.
Ama şimdi hem öğrencilerimize hem de sevgili velilerimize birkaç felsefi (ve biraz da insani) tavsiyede bulunmak istiyorum. Çünkü bu sadece bir sınav değil; aynı zamanda kendinle yüzleşme, korkularla dans etme ve umutla yürüyüş yapma seremonisi.
Önce Velilere: Kaygı Bulaşıcıdır – Maske Takın!
Sevgili veliler…
Şu an sizler “çocuklar sınava giriyor ama asıl biz çok yorulduk” modundasınız. Haklısınız. Ama lütfen o gözlerdeki “Acaba kazanamazsa?” bakışını biraz dindirelim. Çünkü bu çocuklar zeki ve gözümüzden çok zihnimizi okuyor.
“Çok mu rahat davranıyor acaba?” demeyin. Belki dışı sakin, içi karmakarışık.
“Sınav sadece bir basamak” demeyi unutmayın. Çünkü çocuklar bazen sınavı hayatın sonu gibi algılar, sizse onlara hayatta başka yollar da olduğunu hatırlatansınız.
“Kazansan da kazanmasan da biz seni seviyoruz” cümlesi bir büyüdür. Onu mutlaka kullanın.
Şimdi Öğrencilerime:
1. Sınav Öncesi: Zihnini Gevşet, Ruhunu Dinlendir
İki gün kala yapılacak en iyi şey: beyninize “verimli boşluklar” bırakmak. Şu an artık bilgi yüklemeye çalışmak, dolmuş bir çantaya kitap sokuşturmaya benzer: Fermuar patlar, çanta dağılır.
Ne yapmalı?
Hafif tekrarlar, bol yürüyüş, güzel müzik. Aman ha Arabesk tarzı isyankar müzikler olmasın.
Son 24 saat mümkünse konuları kapat, beynine “Şu an güvenli alandasın” mesajı ver.
Youtube yerine doğaya bak. Kant’a göre insan ancak doğada özgürleşir.
Komik videolar izle. Düşün: “Senin kahkahan, ÖSYM’in planlarından daha güçlü olabilir.”
2. Sınav Anı: O Kalemi Nietzsche Gibi Tut!
Kalemini eline aldığında korkma. Bütün bilgiler orada, ama korkarsan çıkmazlar.
İpucu:
İlk sorudan başlamak zorunda değilsin, önce seni çağıran soruya git.
Yapamadığın soruda kalma, geç. Bu bir “akış oyunu”. Duran, batar.
Kalemin ucu kırılırsa, onu bile büyütme. Hayatın metaforu gibi düşün: “Kırılır ama yola devam ederiz.”
3. Sınavdan Sonra: Ne Olduysa Oldu – Şimdi Yaşama Dön!
Sınav bittiğinde yapacağınız ilk iş: Derin bir nefes ve ardından şunu söylemek: “Ben elimden geleni yaptım. Sonuçlar sadece bir sayı, ama ben biricik bir varlığım.”
Hemen cevaplara bakıp ağlamayın. Ya da gülmeyin. Hiçbir şey kesin değil. Sınavlar matematiksel ölçüler verir, ama insan dediğin felsefi bir derinliktir. 4 doğru, 1 yanlışı götürür ama gerçek hayatta her yanlış, insana bir doğruluk kazandırır.
Son Söz: Sınavlar Geçer, Yaşam Kalır
Stoacı filozoflar bize hep şunu söyler: “Ne yaşarsan yaşa, üzerine düşün ve öğren.”
Bu sınav da geçecek. Sizler sadece bir sınava değil, hayata hazırlanıyorsunuz. O yüzden kaygı varsa da olsun, çünkü sadece değerli olan şeyler için kaygılanırız. Demek ki bu yolculuk önemli sizin için. Ama bilin ki bu yolculuğun sonunda sadece bir sonuç değil, kendi gücünüzü keşfetmiş bir siz var.
Ve unutmayın: “ Bu sınav kim olduğunuzu belirlemez. Ama nasıl yaklaştığın kim olduğunu gösterir.” Bu sınavı geçeceksiniz ama daha da önemlisi: Bu sürecin içinden büyüyerek çıkacaksınız.
Herkese gönülden başarılar!
Görüş ve eleştirileriniz benim için önemli: [email protected]