‘’Osmanlıca’’ diye isimlendirdiğimiz ‘’Osmanlı Türkçesi’’ bu topraklarda yaşayan insanlarımızın bin yıllık kültürünün özüdür. Binaen-aleyh, Osmanlıca mutlaka okullarımızda okutulup-öğretilmelidir.

                Kadim kültürümüzün belleğine ulaşabilmek, mazi ile günümüz arasında kurulması gereken bağları kurabilmek, her şeyden önemlisi de kelime-düşünce dağarcığımızı geliştirebilmek adına Osmanlı Türkçesi'nin liselerde zorunlu ders olarak okutulması gerekir.

                En son Milli Eğitim Şurasında alınan pek çok yararlı ‘’tavsiye kararları’’ içinde ‘’Osmanlıca Dersinin de Okullarda seçmeli ders olarak okutulacağı’’ kararını gördüğümde çok sevinmiştim. Ancak şu ana kadar fiiliyatta böyle bir uygulamaya geçilmediğini gördüm.

                Milli Eğitim Bakanımızın her önemli açıklamasını yaptığı zaman hemen kulak misafiri olurum. ‘’Osmanlıca Dersinin okullara seçmeli de olsa’’ konulduğunu en yetkili ağızdan işitmek için takip ediyorum.

                Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in 18.03.2012 Tarihinde Kanal 7 Başkent Kulisi Programında Mehmet Acet’e Verdiği Röportajın kısa bir bölümünü alıyorum.

                SUNUCU -Şimdi madalyonu biraz da tersine çevirelim. Aslında bir yerde çok köklü, devrim niteliğinde adımlar atıyorsunuz, bunu sürdürecek misiniz;  yani bu yönde ben şimdiye kadar hep itirazları dile getirdim sizin yaptıklarınıza karşı ama, tersinden bakılınca da gelecek nesiller adına?  Mesela şöyle bir soru sorayım size: İngiltere’de bugün yetişip büyüyen her bir çocuk 500-600 sene önce yaşamış olan Schespear’ın bütün kitaplarını herhalde çok rahat bir şekilde okuyup anlayıp, kendi bilgi haznesine katabiliyor. Ama bizde, işte programdan önce sizinle de biraz bu konuyu konuştuk, bir Safahat’ı okuyamıyoruz. Ahmet Haşim’i, daha yakın dönem edebiyatçıları okuyamıyoruz. 100 yıl öncesini okuyamıyoruz mesela. Yani bir köklere dönüş adına diyeyim buna, hangi geçmişle buluşma, geçmişi anlama, geçmişi daha iyi okuyup geleceğe aktarma noktasında bu tür hamleleriniz de olacak mı önümüzdeki dönemlere ilişkin olarak?

                MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER -Tabi inşallah. Özellikle bu yapısal değişiklik; belki bunu söylemek lazım, bu yaptığımız düzenlemeler eğitim sisteminin tamamını ilgilendiren düzenlemeler değil, eğitim sisteminin yapısıyla ilgili düzenlemeler. Yani mesele biz bu değişiklikleri toplumda tartışmaya başladığımızda, toplumun büyük bir kesimi okul öncesi eğitimi sorgulamaya başladı. Kız çocuklarının okullaşmasını sorgulamaya başladı. Fen Liseleri, Sosyal Bilgiler Liseleri ne olacak demeye başladılar. Aslında bütün bunlarla alakalı tartışmaları bu kanun kapsamında yapmak bence de doğru değildi. Çünkü bu kanun onlarla ilgili bir husus değil.  Başlangıçtan beri söylediğimiz gibi, eğitim sisteminin yapısıyla ilgili bir düzenleme ve esnekleştirme getiren bir uygulamaydı. Ama bundan sonraki uygulamalarda biz Milli Eğitim Bakanlığı’nın amaç ve hedeflerini üçayak üzerine kurgulayacağımızı zaten ifade ettik.

                SUNUCU- Nedir onlar?

                MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER -Bir; çocuklarımızın dünyayla rekabet edebileceği bilgi ve yeteneklerle donatılması. Yani küresel dünya hangi ihtiyaçları talep ediyorsa, çocuklarımız o ihtiyaçları karşılayacak gereklerle donatılacak.

                İkincisi; ulusal düzeyde toplumun, piyasanın beklentileri ihtiyaçları neyse ona uygun bilgi ve kabiliyetler.

                Üçüncüsü ise; toplumuyla barışık, tarih bilinci olan, sosyal sorumlulukları ve ahlaki değerlerin farkında olan bir çocuk yetiştirmek.

                Bunların dışında çocukları, belki de başka bir ifade etmek lazım, esnekliğin ve demokrasinin belki sağlayacağı bir sonuç olarak,  onları birey haline getireceğiz. Belirli ideolojilere, belirli tarzlara bağımlı çocuk değil, birey olmuş, ama 3 temel değeri de taşıyan bir insana dönüştüreceğiz.

                SUNUCU -Mesela bunun için Osmanlıca dersler, seçmeli dersler, Arapça, Farsça falan, tarihe bakınca bunlar biraz zorunla hale geliyor. Bunlar da olacak mı?

                MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER -Zaten sosyal bilimler liselerinde Osmanlıca derslerimiz 2 yıl boyunca zorunlu olarak okutuluyor. Arapça derslerini biz tercihli ders olarak koymuştuk, büyük ihtimalle önümüzdeki yıl da müfredatını yayınlayarak uygulamaya koymuş olacağız, yani şu anda sistemimizde var. Ama zaten meseleyi böyle görmek de bence çok yeterli değil. Yani bir Arapça dersini koyduğunuzda insanların geriye dönüp de kendi tarihiyle barışacağını, kendi toplumuyla hemhal olacağını varsaymak da doğru değil. Bu bir yaklaşım tarzı meselesidir. Eğitim sisteminde meseleyi ele alışınızla alakalı bir husustur. 

                SUNUCU -Bir defa ilgi duyar hale getirmek, yani bunun kapısını aralamak...

                MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER -Evet. Bunun bir kültür olduğunu ve zaman içerisinde ancak oturtulabileceğini kabullenmek gerekir. SUNUCU -Anladım.

                Bakanın açıklamasına göre ‘’Osmanlıca dersi, Sosyal Bilimler Liselerinde iki yıl boyunca zorunlu ders olarak okutuluyor.’’ ifadeleri tatmin edici değil. Zira ülkemizde toplam kaç sosyal bilimler lisesi var? Bu dersi toplam kaç öğrenci okuyabiliyor? Türkiye’de 25 tane sosyal bilimler lisesinin var olduğu biliniyor. Zaten çok az sayıda bulunan bu liselerin mevcudiyeti düşünülürse bu açıklama sadra şifa değil.

                Demokratik açılım adına ülkemizde pek çok dil ve lehçelerin öğretilmeye başladığı, Heybeliada Ruhban Okulunun öğretime açılması gündemde iken ‘’Osmanlı Türkçesinin’’ ihmali hoş karşılanabilecek bir uygulama değildir.

                Bin yıllık kültürümüzün temelini teşkil eden eserlerimizin tamamı Osmanlıcadır. Arşivlerimiz, kütüphanelerimiz deki hazinelerimizin tamamı Osmanlıcadır. Günümüz gençliği dedesinden kalmış bir kitap veya eski bir tapu senedinin, bir paranın, bir çeşme kitabesi, tarihi bir çarşı girişi, ya da dedesinin kabir taşındaki bir kitabeyi okuyup-estetik zevkini tatmaktan mahrumdur.

                Sanıldığı gibi Osmanlıcayı okumak-öğrenmek hiçte zor değildir. Bu dersin eğitimini verecek kadro da okullarımızdaki ‘’Din-Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretmenlerimize’’ verilecek üç haftalık bir hizmet içi eğitimle rahat bir şekilde karşılanacaktır. Yıllardır Hüsn-i Hat ve Osmanlıca üzerinde çalışmalar yapan bir kişi olarak buna inanıyorum.

                Dilerim Osmanlı Türkçesi de en kısa zamanda orta dereceli okullarımızda ders olarak okutulmaya başlatılır.