Hangi yıllardı mazide kalan, çocukluk yıllarımız mı? Hangi yıllar? Cep telefonunun olmadığı, Sms’in olmadığı, bayram günleri öncesi PTT önlerinde kuyrukların olduğu, kitapçılarda dükkân önlerine tebrik kartlarının bulunduğu günler miydi mazide kalan?

Mazi Can Tuğrul’un kitapçı dükkânı mıydı?

Kitapçının önünde özenle seçtiğimiz tebrik kartlarıydı mazi ?

Aynı okulda, aynı sırada oturduğumuz arkadaşımıza bile kart gönderirdik, hele ki öğretmenlerimize.

O günler cep telefonlarından kopyala-yapıştır tarzı mesajların atılmadığı günlerdi.

Çocukluk oyunlarımız, oyuncaklarımız bir başkaydı.

Saklambaçlar, körebeler, uzun eşekler oynanırdı.

Sonra evlerde lambalı radyolar vardı. Akşamları radyoda “ arkası yarın” diye programlar olurdu. Merakla beklerdik, keyifle dinlerdik.

Kasetçilerde kasetler vardı. Akşehir 'in en sevilen kasetçisi, plakçısı, Metin Plaktı o zamanlar.

Küçük plaklar ve bir de 45 lik plaklar vardı; sonra kasetler çıktı.

Sonra güzelim sinemalarımız vardı.

Beş yüze yakın salonu, iki yüz elli kişiye yakın seyirci kapasitesi ile Saray Sineması yıkılır mıydı? Yıkıldı işte.

Ya yanındaki Belediye Binası?

Sonra yerine yapılan bina, o da yıkıldı.

Mazide kaldı.

Uğur Sineması yıkıldı.

Uzay Sineması da yok artık,

Geçmişte teknoloji bu kadar gelişmemişti.

Yıllar öncesinde çocukluğumuzda; ileride bizi güzel bir gelecek bekliyor diye düşler kurardık.

Geçmişe duyulan özlemde, şu anı, geleceği yaşayan bizler boş hayal mi yaşamışız. Mazide günler daha güzelmiş, şimdi beklenen ve gelen bu günler bana maziyi mi aratacakmış.

Geçmişte kalan, güzelliğini yitirdiğimiz o kadar şey var ki!

Dostlara olan güveni, arkadaşlara olan güveni, gazeteye, dosta, arkadaşa olan güveni yitirdik, eskiden arkadaşa, eşe, dosta, komşuya güven vardı En olumsuz anlarda onlara güvenmez miydik? Onlardan destek görmez miydik? Kimseyle konuşamaz, sırrımızı açamaz olduk?

Televizyonlar kandırmaca?

Dost bildiklerin öyle!

Reklamlar aldatmaca!

Belki televizyonlar siyah beyazdı ama ailece oturulur izlenirdi. Şimdi televizyonlar karşısında oturmak bir yana herkesin elinde bir telefon onunla ilgileniliyor.

Mazi kalbimde yaradır diyorum ya, komşuluk da kalmamış artık. Bir tabak yemeği paylaşan komşuluklar kalmamış. Komşu komşunun külüne muhtaç olma durumu yok artık. Artık komşu komşuyu ne apartmanda, ne sitede tanıyor ne de biliyor.

Mazi kalbimde yaradır diyorum ya çocuklar sokağa çıkıp oyunlar oynayabiliyor mu? Artık kimsenin kimseye güveni kalmamış. Sokaklar tehlikeli.

Mazi kalbimde yaradır diyorum. Geçip giden günler bildik bilmedik, sevdik sevmedik ne varsa alıp maziye götürdü. Neler oldu hayatta, ne çok şey değişti. Aslında maziden de bir şey aramamalıydı. İnsan bulunduğu anı yaşamalıydı. Masaldı yitip giden, yalandı her şey.

Mazi yaralı bir kalp de kalan masaldı.

Tek gerçek varsa o da bu andı.(2023- Akşehir)