Felsefe, konuları bakımından evrensel bir bilgi türüdür; geçmişten günümüze insan hayatında önemli olan din, ahlak, bilgi, siyaset, sanat ve spor gibi konular felsefenin problemleri arasındadır.

Bu günkü yazımın spor felsefesine ilişkin olmasını istedim. “Spor nedir? Spor ve düşünce arasında nasıl bir ilişki vardır? Spor felsefesinin temel alanları nelerdir? İlk Çağdan günümüze filozofların spora bakış açıları nelerdir?” gibi soruları konu edinen felsefenin alt dalına, spor felsefesi denir.

Spor nedir sorusu, yani sporun özünü soran soru, spor felsefesinin temel sorusudur. Felsefe, bir alanı kendine problem olarak konu edinmiş ise o problem, tüm insanları ilgilendiren evrensel bir problemdir ki günümüz modern insanının spora olan ihtiyacı apaçık ortadadır.

İlk Çağdan günümüze birçok filozof sporun önemi üzerinde durmuş. Bu filozoflardan biri de ünlü Yunan filozofu Platon’dur. (Platon İslam dünyasında Eflatun olarak bilinir). Platon, Yunan felsefesinin önemli filozoflarından biridir ve eğitim anlayışı içerisinde spora da büyük bir önem vermiştir. Platon, bedenin sağlıklı olmasının önemine dikkat çekerek bedenin güçlü olmasının, insanın zihinsel performansını da olumlu etkilediğini öne sürmüştür. Bu bakımdan Platon, sporu hem bedenin hem de ruhun gelişimine yardımcı olan bir araç olarak görmüştür. Platon, aynı zamanda sporu, toplumda dürüstlük, saygı ve cesaret gibi değerlerin öğretilmesine yardımcı olan bir araç olarak da ele almıştır. Böylece Platon sporu yalnızca bedenin gelişimine katkıda bulunan bir aktivite olarak değil; aynı zamanda toplumda değerlerin öğretilmesine yardımcı olan bir alan olarak da değerlendirmiştir. Bu nedenle sporu yalnızca mekanik hareketler bütünü olarak değerlendirmek, sporun temelinde yatan bir takım önemli kavramları da gözden kaçırmamıza neden olabilir. Nitekim spor arka planda kişiye insan doğasının sınırlarını zorlama, özgürlük duygusu yaşama, kolektif çalışma ve takım başarısı için mücadele etme, zihin-beden kontrolünü sağlama, karar verme süreçlerini yönetebilme, sorumluluk alma gibi önemli beceriler sağlamasına ilave olarak bir sporcu sadece belirli hareketler yapmakla kalmayıp aynı zamanda bu hareketleri yapabilmenin hazzını yaşarken izleyicilere de bu hazzı yaşatır.

Platon’un spor ile ilgili görüşlerini yazarken Martı Spor futbol kulübü ve kulübün kurucusu Anıl Yüce hocam geldi aklıma. Hem beden olarak hem de spora bakışları olarak Platon ile Anıl hocamı benzettim birbirlerine. (Gerçek adı Aristokles olan Platon, geniş omuzları ve atletik yapısı nedeniyle, Yunanca geniş göğüslü anlamına gelen “platon” lakabı ile anılmış ve tanınmıştır.) Anıl hocam, aileler ile kurmuş kulübü. Çocuklar sahada spor yaparken, anne babalar ve dedeler çay ve kahve eşliğinde günün stresini atıyorlar saha kenarında. Tam bir aile ortamı var, muhabbetler samimi ve içten.

Anıl hocam; bir isteğim olacak: Hocam, çocuklar içerde spor yaparken dışarıda anne babalar ve dedeler muhabbete dalıyorlar, neşeli zaman geçiriyorlar fakat kendimden de biliyorum bir çoğunda diyabet, kolesterol ve tansiyon var. Bizlere de bir program dahilinde egzersizler yaptırsan. Mesela büyük çim sahanın etrafını birkaç tur yüksek tempoda yürüyebiliriz.

Sporda kalın! (Teşekkürler Anıl Hocam)

Görüş ve eleştirileriniz benim için önemli: [email protected]