Taner Bilgiç 1990 doğumlu. Yazdıklarını ve henüz iki yıl öncesine kadar yürüttüğü sanatsal faaliyetleri öğrendiğimizde

Taner Bilgiç

Hiyerarşi: Makam sırası, basamak, derece düzeni, aşama sırası... Emeklilik dönemlerinde bile eski askerlik hiyerarşisini sürdürürler.

Canlar! Türk Dil Kurumu böyle demiş Hiyerarşi kavramı için. Bildiğim halde neden mi TDK’ya başvurdum? Hiyerarşiden bahsederken biraz dikkatli olmak lazım…

Şimdi arkadaşlar, konumuz hiyerarşi. Hiyerarşi sadece insanın içinde var olan ve işletilmiş bir kavram değildir. İnsan hiyerarşiyi doğadan öğrenmiştir, benimsemiştir ve içine sindirip uygulamaya koymuştur. Doğa var oldukça hiyerarşi de devam edecektir. Şimdi belki içinizden doğada hiyerarşi ne gezer gibi kendi kendinize sorular soruyor olabilirsiniz. Pekiyi, ben size ormanın kralı kimdir diye sorsam herhalde çoğunuzun cevabı aslan olurdu değil mi? Bence öyle...

Sanmayın ki bu hiyerarşik yapıyı savunduğumu, benimsediğimi veya içime sindirdiğimi. Tam tersi... Nasıl mı?

Canlar! Ben hep sistemden çok bireye inerek sistemin, daha doğrusu bu sistemin yarattığı düzenin önce bireyde yanlış olduğunu fark ettirmek ve demek istiyorum ki; tabandan tavana...

Bu zamana kadar hep tavandan yanlış olan bu sistemi çözmeye ya da düzeltmeye çalışılmış ve görüldüğü üzere başarılı olunamamıştır. Bir de dediğim gibi tabandan tavana sistemini masanın üzerine yatırmak istedim. Bireye gelecek olursak şunları bir kenara bırakmamız gerekir; doğadaki hiyerarşik yapıyı, güçlü ülkelerin güçsüz ülkeler üzerindeki hiyerarşik yapısını, sonrasında ülkelerin halk üzerindeki hiyerarşik yapılarını, patronların çalışanları üzerindeki hiyerarşik yapısını vs. Ancak bu şekilde bireye inebiliriz.

Şimdi yapacağımız şey söyle olsun; dört kişilik bir çekirdek aile hazırlayalım kafamızda. Baba, anne, ağabey, kız kardeş. Bakın bunu yazarken bile hiyerarşik bir yapı sırasıyla yazmış olduk. Canlar! Tabanda olan birey burada fark edeceğiniz üzere kız kardeş, tavanda olan birey ise baba. Dediğimiz gibi tabandan tavana... Canlar! Şimdi tavandan tabana bu hiyerarşik çekirdek ailemizdeki durumu gösterelim, bunu da diyaloglarla yapalım.

Babanın anneye seslenişi: "Karıcığım beraber bir kahve yapıp içer miyiz?",

"Karıcığım bana bir kahve yapar mısın?", "Kadın kalk bana bir kahve yap!", "Kalk lan oradan. Ben eşekler gibi çalışırken sen oturup durma, bir kahve yap bana!" gibi diyaloglarla babanın karısı üzerindeki hiyerarşisini biraz olsun özetledik.

Şimdi bir de anneye bakalım: "Oğlum bana şu perdeleri asmamda yardımcı olabilir misin?", "Oğlum şu perdeleri asar mısın?", "Oğlum kalk şu perdeleri as!", "Kalk lan eşek herif şu perdeleri as!", "Kalk lan oradan, kahve köşelerinde oturup eve gelince yan gelip yatacağına şu perdeleri as!"

Şimdi bir de abiye bakalım: "Kardeşim şu perdeleri asar mısın?", "Kemiklerini kırmadan kalk şu perdeleri as!", "Perdeleri asmazsan sen öldün."

Evet canlar! Şimdi babadan başlayan bu çekirdek ailemizde nasıl bir hiyerarşik düzen işlediğini birazcık olsun ben sizlere anlatmaya çalıştım. Dediğim gibi tabandan tavana... Pekiyi canlar, burada tabanda kim var? Tabi ki kız kardeş.

Canlar! Eğer ilk diyaloglardaki gibi yaşansaydı her şey bir süreklilik içerisinde, tabandaki birey yani kız kardeşin sizce ondan sonra gelen yani daha altındaki kişilere hitap şekli nasıl olurdu?

Şu an bahsettiğimiz tabandaki kız kardeş, kendisine kurduğu çekirdek ailede tavana çıktığında, çıkarken de bu süreçte babanın, annenin ve ağabeyin ilk kurduğu seslenişi benimsemiş ve uygulamaya geçirmiş olarak tavana çıktığında, kendisine ve egosuna yenik düşmeden devam ettirirse (ki tabi ki yine benim düşüncem) birazcık olsun yukarıya, en yukarıya kadar, tabi bu dediklerim çok çok uzun zaman alabilir ama bu hiyerarşik düzende birazcık olsun değişime uğrayabilir, bilmem belki son bile bulabilir: "Abicim şu perdeleri asmamda bana yardımcı olabilir misin?"

Bu yalnızca bir düşünceden ibarettir fakat olamayacağı anlamına da gelmez. Değil mi canlar?

Günün sevileni ve her daim sevilecek olanı: "ULU ÖNDER", "BAŞKOMUTAN", "BAŞÖĞRETMEN" MUSTAFA KEMAL ATATÜRK...

Günün marşı: İzmir Marşı

Günün Şiiri: BENDEN BUNU BEKLEMEYİN

Benden çiçekli böcekli, aşklı meşkli şiirler beklemeyin,

YAZAMAM !

Dünyanın yarısı açken

Hatta ölüyorken açlıktan,

Benim şiirlerimde ürün yerleştirme beklemeyin

YAPAMAM !

Zenginler daha zengin

Fakirler daha fakir olurken dünyada,

Benden hayalperest olmamı beklemeyin

OLAMAM !

Belki bir gün güneş herkese eşit olarak doğarsa,

İşte o zaman aşklı meşkli çiçekli böcekli şiirler yazabilirim.

Canlar! Şu ana kadar yazdığım yazılarımda olduğu gibi heyecanla merak ediyor, yorumlarınızı ve görüşlerinizi dilerseniz gazeteye yorum olarak dilerseniz de Instagram @ taptikhan adresine bekliyorum.