Sevda yollarında yürürken, sevgilinin acısını gönülde hissedip de gerçek sevgiye ulaşamamaktan dolayı yıllarca sevda yollarında yoruldum,
Gözyaşlarım dinmedi, gözyaşlarını sevgi bildim; gözyaşlarını sevgili bildim.
Sevgiye ulaşacağım diyerek attığım, taşlı sevda yollarında ne halimden anlayan bulundu, ne de bir sevgili, ne bir sevda yolcusu..
Hasret, gözyaşı..
Gözyaşını sevda bildim.
 
Sevgi yollarında, aşkın polisleri yakaladı yakamı..
Umutsuz, çaresiz, suskun, sevgilinin yokluğunda sevgi acısını yüreğimde kır çicekleri olarak hissetmekti belki bu, sevgilinin güzelliğiydi, fakat hasretin acısı, zamansız ve çekilmez..
Hasret  gözyaşı...
Gözyaşlarını sevda bildim.
 
Böyle olmamalıydı,
Sevgiyi onda bilirken,
Gitmez, diyorken,
Bir de bakmışsın ki, günlerin gece karanlığına bürünmüş, herşey gözünde artık gri senin,
Giderken depremlerle giden, ardında bir enkaz bıraktı ya...
Olmaz diyordun...
Kiremitci kızıydı sanki, kiremit kırar gibi kırık bir kalp bıraktı,
Cam kırar gibi kırdı gitti.
Hasret, gözyaşı,
Gözyaşlarını sevda bildim..
 
Ne kaldı geriye sevdadan,
     ne kaldı aşk acısından,
Aşkın bitmez sandığın,
Sevdanın Leyla ile Mecnun olduğunu sandığın sevdan,
Bıraktı gitti ya seni,  
Kırık dökük anılar,
Kalbin her atışında hasretin gözyaşları..
Yine sevdası terk etti,
Yine kalpden bir sevda firar etti...
 
Artık dönse ne fark eder,
Dönse ne değişir,
Kırılan kalbim,
Gözyaşlarım..
         dinmez bu acı...
Gİdenin ardından dökülen
     geriye sana kalan : Hasret ve gözyaşı...
 
Öyle kırılmışken,
Öyle yalnızken,
Yeşil gözler,
Gülen dudaklar değil belki,
       hiçbir şey beklemeden sevmekti belki hayat,
Belki bir tiyatro bu,
Yalanla dolu hayat.
Tertemiz sevgiler kalmadı artık..
Bize de yazması kaldı şimdi...
Dinmeyen hasret ve gözyaşının şiirini...
İyi mi?