195O'lerin sonuna doğru,Türkiye'nin ilk gökdeleni Ankara'da dikilmeye başlanmıştı. Akşehir'de Avukatlık yaparken; davalarım dolayısıyla Yargıtay ve Danıştay'a geldiğimde; Kızılay'daki gökdelenin yavaş-yavaş yükseldiğini görürdüm. Emekli Sandığı; gelir elde etmek için yaptırıyormuş burayı. Kızılay'ın tam göbeğindeki o arsa, Emekli Sandığınınmış.

Tapu Kadastro lisesinde öğretmen olan kardeşim Oğuz'a; "Bu bina bitince, bana tek odalı bir büro kiralayıver" demiştim. O da depozito yatırıp yedinci kattaki 709 numaralı yeri tutmuş. Seçimi kazanıp gelince, oraya yerleştim. Aynı binada iki senatörle üç milletvekilinin de büroları vardı. Seçmenlerimiz ve başka ziyaretçilerimiz gelince; orada ağırlıyorduk.

Yedinci kat, binanın orta katlarından biri sayılıyordu.Benim üç kat altımda Çok geniş terasları olan SET KAFETERYA  vardı. Lokanta olarak yapılmış olan o katı, ihale ile kiraya vermişler. Çok iyi yemekler çıkıyordu. Self servisti, tepsisini alan; onu özel yapılmış göbek hizasındaki  yükseltiden kaydırarak tabaklarını alır, sonra da beğendiği yemeklerden tabağına koyar; kasada hesaplanan parayı ödeyerek geniş manzaralı terastaki masalardan birine yerleşirdi. Seçmenleri ve diğer konuklarımızı da orada ağırlardık. Bazı baş delegeler ise; yemeklerini kendileri taşıdıkları için somurtur; bar ve pavyon, hatta gece kulüplerinde ağırlanmadıkları için de; kırılırlardı. O gökdeleni, Emekli sandığı nedense satışa çıkardı. Taşınmaz meraklısı bir zengin satın aldı; tadilata başladı. Kendisi rahmetli oldu; uzun yıllar geçmesine rağmen tadilat daha bitmedi. İlk göz ağrımız gökdelen, nerdeyse yirmi yıldan fazla işlevsiz kaldı.

Yirmi kattan fazla değildi ilk gökdelenimiz. Şimdiki gökdelenlerin yanında cüce gibi kalırdı. Artık İstanbul'da her yer, çok daha yüksek gökdelenlerde doldu. Onları yapıp çuvallarını dolduran İstanbullu şirketler; Başkentin şurasına burasına da gökdelen dolduruyorlar. Başka birçok kentlerimizde de, gökdelenler görünüyor.

İnşaatçıların kazancı bol ve keyifleri gıcır ama; o yüksek binalar merdivenden çıkmaya kalkanların, daha yarı yola gelmeden nefesleri kesiliyor. Yukarı çıkanların inmesi ise daha tehlikeli!      "Asansörler sağlam mı?" diye düşünmekten çoğunun uykusu kaçıyor. Geçen hafta, lise ikiye giden en küçük torunum dairelerinden okul otobüsüne varmak için inerken,  Asansör düşmeye başlamış. Allaha şükür, bir süre düştükten sonra, normale dönmüş! Dışarıdan ithal etmekle olmaz. Ülkemizde sağlam ve uzun yıllar garantili asansörler yapılabilmeli.    Sanayisi ile övünen her kentimiz, daha sağlam asansör yapma konusunda; birbiri ile yarışmalılar.