Konya Şeker Fabrikası’nda, koronavirüs salgını nedeniyle maske ve mesafe kurallarına dikkat edilerek, bölgeleri temsilen sınırlı sayıda üyenin katılımıyla gerçekleştirilen Genel Kurul, Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başladı. Gündemin okunması ve divanın teşekkülünün ardından, gündem maddelerinin tümü ile iş programı oy birliği ile kabul edilirken, Yönetim ve Denetim Kurulları da oy birliği ile ibra edildi.  

Genel Kurul’da konuşan Genel Başkan Konuk, 2’nci çeyrek büyüme rakamlarına göre büyüyen tek sektörün tarım sektörü olduğunu hatırlattığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Güvenlik, sağlık ve gıdada hiçbir ülkenin hata yapma, ihmal etme, önlem almama lüksü yoktur. Arabasız yaşayabilirsiniz. Telefonsuz, televizyonsuz, mobilyasız yaşayabilirsiniz ama ekmeksiz, susuz, oksijensiz yaşayamazsınız. Gıda ihtiyacının karşılanması için birileri tarlada tapanda uğraşacak, ahırda, merada çalışacak ki 83 milyon açlık çekmeyecek, aç kalmayacak. Birilerinin çalışması yeterli mi? O da yetmez. Tarlada çalışanın motivasyonu tam olacak, çiftçinin umudu diri olacak.

Gıda ve gıda üretiminin başladığı tarlada, tapanda, ahırda, ağılda hatanın bedeli ağırdır. Üretilmezse dışardan bulunur diyebilirsiniz. Bulursunuz da ama o zaman da bağımsızlığınızdan taviz verirsiniz, farkına bile varmazsınız. Bazı gazetelerde görüyorum, tarım ve gıda ürünleri ile ilgili zaman zaman ithalat haberleri ve kararları çıkıyor. Eleştirenler oluyor, destekleyenler oluyor. Ancak şunun unutulmaması lazım; bunlar üreticiyi nasıl etkiliyor? Umudunu mu kırıyor, umudunu mu artırıyor?

Mesela domates hasadı başlayınca Balıkesir, Bursa tarafından feryatlar yükselmeye başladı. Salça fabrikaları sözleşmeli ektirdikleri domatesin alımını kesti. Niye? Daha ucuza almak için. 35-40 kuruşa kadar düşürdüler domatesin fiyatını. Bir çiftçi 40 kuruş maliyetim var, 40 kuruşa satıyorum. Seneye ekmeyi düşünmüyorum, umudum kalmadı, diyordu televizyonda. Salça fiyatları mı düştü memlekette, pazarda ucuzladı mı domates? Hayır. Dünyada domates bolluğu mu var? Yok.

Tam domatesi anlamaya çalışırken patateste de aynı sorun ortaya çıktı. Çiftçi sözleşme yapmış. Karşı taraf 1-2 ton almış gerisinden vazgeçmiş. Sorun ne? Guguk kuşları kendilerine daha çok pay istiyor. Sorun bu. Guguk kuşu; kumrudan, kargadan, yaban güvercininden büyükçe bir kuş. Ama yumurtası serçe, sığırcık yumurtası kadar. Kuşlar aleminin en düzenbaz kuşu. Guguk kuşu yumurtasını küçük kuşların yumurtalarının arasına bırakan kurnaz bir kuş. Önce guguk kuşunun yavrusu yumurtadan çıkıyor. Çıkan yavrunun ilk işi diğer yumurtaları yuvadan atmak. Guguk kuşunun yavrusunu kendi yavrusu sanan serçe veya sığırcık o yavruyu beslemeye başlıyor. Yavrunun cüssesi bir haftaya kalmadan anne babalık yapan kuşun cüssesini geçiyor ve sürekli yemek istiyor. Zavallı sığırcık veya serçecik karı koca buna yemek yetiştireceğiz diye dört dönüp duruyor.

Benim ve benim gibi milyonlarca çiftçinin devletimizden istirhamı, lütfen guguk kuşlarını bize besletmeyin. Guguk kuşlarını yuvamızdan uzak tutacak tedbirleri alın. Hem girdi tarafında hem ürünün pazara çıkışı sürecinde. Biz Konya Şeker olarak bunu yapmaya çalışıyoruz. Yani guguk kuşlarının Konya’daki çiftçinin yuvasına yumurtalarını bırakmasını önlemeye çalışıyoruz. Neyle? Yaptığımız yatırımlarla. Üreticimizin ürettiği ürünleri işleyecek tesisleri kurarak, ürettiklerimizle. Ürettiklerinizi katma değerli mamul ürün haline getirip raflara çıkardıklarımızla.

İhracatı da Türk çiftçisi ayakta tuttu

31 Ağustos’ta TÜİK 2020 yılı ikinci çeyrek büyüme rakamlarını açıkladı. TÜİK verilerine göre sanayi, inşaat ve hizmet sektörlerinde küçülme yaşandı. Yani Türkiye daha az konut, iş merkezi, bina, yol yaptı, daha az araba, buzdolabı, makina, elbise, ayakkabı vesaire üretebildi. Lokantalar, kafeler, oteller daha az müşteriye hizmet verdi. Finans ve sigorta ile birlikte reel üretim gerçekleştiren tek sektör büyüdü; tarım.

9 Eylül’de de Türkiye İhracatçılar Meclisi Ocak-Ağustos dönemi ihracat rakamlarını açıkladı. Bir önceki yıla göre Türkiye’nin ihracatı genel olarak yüzde 12,8 azaldı. Sadece 7 kalemde ihracatı arttı, bunlardan biri yüzde 4,5 artan tarım ürünleri diğer dördü tarım sektörüyle ilişkili tarımsal sanayi kolları. Yani Türk çiftçisi ihracatı da ayakta tuttu.

Pancar şekeri fiyatları enflasyonun yarısı kadar artmadı

Ocak 2016 ile Ağustos 2020 arasında Türkiye’de fiyatı en az artan ürün pancar şekeri oldu. Buna karşılık şekerin ana girdi olarak kullanıldığı ürünlerin hiçbirinin fiyatı enflasyon oranının altında kalmadı. Bu tür konjonktürel bozulmalar karşısında üreticinin şeker pancarı ve diğer tarımsal ürünleri üretmeye devam edebilmesi için, fiyat oynaklığının daha az yaşandığı katma değerli mamul ürün üretimi ile markalaşma çalışmalarına 2008 yılında başladık. Çikolata ve fındık kreması üretimine başladığımızda bizi yoldan döndürmek, kooperatif üyeleri arasına nifak tohumları ekmek isteyenler çıktı.

Pazardan neden pay almayalım?

2014’teki Genel Kurul’da Türkiye’nin fındık ticaretinin yıllık 1,5-2,5 milyar Dolar arasında olduğunu, buna karşılık işi fındık kreması üretimi olan küresel bir markanın cirosunun ise o gün için 7,2 milyar Euro olduğunu söyledim. Manzara bu iken Konya Şeker’in çikolata, fındık kreması üretiminden geri durmayacağını, geri duramayacağını belirttim. Şimdi bize, çikolatayla işiniz ne diyenlere ben ne cevap vereyim. Ya da niye cevap vereyim. O pazardan pay istiyorum. Açık açık söylememe gerek var mı? Türkiye fındığın ana üreticisi, şekerde de problemimiz yok. Dünyanın en kaliteli şekeri Konya çiftçisinin pancarından üretiliyor. Kakao zaten her tarafa aynı yerden geliyor. Ben bir üretici kuruluşu olarak niye o alandan geri duracağım? Durmam. Duramam. Ben o pazardan pancar üreticisi için pay istiyorum ve alacağım.

2014’ten bu yana 2 şey değişti. Bir, o küresel markanın cirosu 11,4 milyar Euro yani 13,4 milyar Dolara çıktı. Türkiye’nin fındık ihracatından geliri aynı aralıkta salınmaya devam etti. İkinci değişen ise Türkiye’deki fındık kreması pazarı oldu. Bizim pazar payımız yüzde 30’lara oturdu ve o küresel marka ilk defa bir ülkede pazar payı kaybetti. Şimdi de aynı şeyi içecek için söylüyorum. İçeceğin temel girdisi su ve şeker. E bizde ikisi de var. Siyah havuç ve meyan kökü, o da var. Gıda karbondioksiti. O da var. Niye geri duracağım? Niye meydanı bırakacağım? Rafları, market dolaplarını niye terk edeceğim? Niye denemeyeceğiz? 

Lamborghini örneği

Kötü komşu insanı ev sahibi yaparmış. Lamborghini’yi bilirsiniz. Kiminiz traktör markası olarak, kiminiz dünyanın en pahalı spor arabası olarak. Feruccio Lombarghini bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Makinalara meraklı olduğu için meslek lisesi okumuş. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, kurduğu atölyede tarım aletleri, makinaları üretmeye başlamış. Sonra da traktör. Ürettiklerinden para kazanınca da kendisine Ferrari marka bir spor araba almış. Yarışlara meraklı olan Lomborghini’nin Ferrari’lerinin sayısı önce 2’ye sonra 3’e çıkmış. Ancak 3 arabasının da debriyaj sistemi sürekli arızalanıyormuş. Arabaların sürekli tamirden çıkmaması üzerine kendisi işe el atmış ve ürettiği traktörlerin debriyajlarını örnek alarak arabasının sorununu çözmüş. Sorunu ve çözümünü anlatmak için Enzo Ferrari ile görüşmek istemiş. Kapıda 2 saat bekletilmesine de sinirlenen Lamborghini, Enzo Ferrari’ye “ürettiğiniz arabalar berbat” diyerek şikayetini anlatmış. Ferrari de cevaben “siz ancak traktör sürersiniz, bir Ferrariyi asla düzgün kullanamazsınız” diyerek sürücü hatası imasında bulunmuş. Aldığı cevap, gördüğü tavırla hırslanan Lamborghini, ürettiği traktörlerin parçalarının bazılarını değiştirip, tasarımını yapıp ilk spor arabasını el işçiliği ile üretti. Bugün lüks spor araba pazarının en çok satanlarından biri.

Ben de diyorum ki, debriyaj sıkıntılı. Gelin pancar şekeri kullanın. Bir pancar şekeri kullanırlarsa 3 başka tatlandırıcı kullanılıyor. Sen tarhanadan anlarsın, çikolatayı, gofreti, keki, limonatayı, gazlı içeceği bilmezsin diyorlar. Biz de kendi göbeğimizi kendimiz kesmek için bir yola çıktık, inşallah bunda da hedefimize ulaşacağız. Ulaşmak zorundayız. Çünkü Türk çiftçisi Konya çiftçisi olarak biz mevcutla yetinecek kadar zengin değiliz. Daha da önemlisi guguk kuşlarını beslemekten bıktık.

Konya Şeker’in, kooperatifimizin yaptıklarına, krizin tarlaya ulaşmaması için gösterdiği çabaya geçmeden önce bir konuya değinmeden geçemeyeceğim. Bir yandan üreticinin işini büyütmeye çalışırken diğer yandan da içerden dışardan gelen art niyetli saldırıları önlemek için efor sarf ediyoruz. Hamala sormuşlar var mı bir sıkıntın, diye. Sırtımdaki yük ağır gelmiyor da şu omuz atanlar, çelme takanlar olmasa daha çok sefer yapacağım, daha çok yük taşıyacağım, demiş. Bizim ki de o hesap, çelmelerden kurtulacağız diye bazen önümüze bakamıyoruz.  

Buna rağmen neler yapmışız

Çağımızda dünyadaki başarılı tarım kooperatiflerinin iki yönlü işlevi var; birincisi ortaklarının girdi maliyetlerini düşürmek ikincisi ortaklarının ürettiği ürünü pazarda doğru konumlandırarak veya pazara doğru çıkararak ortaklarının kazancını arttırmak. Bizim kooperatifimizin iki tane hedefi var. Biri üretirken ortaklarının cebinden daha az para çıkmasını, ikincisi ürünü pazarlarken ortaklarının cebine daha çok para girmesini sağlamak.

Sizin cebinizden daha az para çıksın diye neler yaptık özetliyeyim; mesela daha pancarı almadan pancar bedelinden tahsil edilmek üzere avans ve kooperatif finans sisteminden 520 milyon liradan fazla finansman desteği sağladık. Bunun finansman maliyeti yaklaşık 22 milyon lira. İşte bu para, sizin cebinizden çıkmayan paradır. Mesela, 2019 Mart-2020 Şubat arasında 3 kalem gübrede sizin cebinizde kalan para 12 milyon 277 bin liradır.

Gelelim ikinci ayağa yani cebinize daha çok para girmesini sağlayan ayağa. Konya Şeker’in 2004 yılından bu yana yaptığı yatırımları yapmadığını düşünün. Konya çiftçisi 764 bin ton az ayçiçeği üretecekti. Yani Konya çiftçisinin cebine giren kabaca 1 milyar 513 milyon lira ilave ayçiçeği parası buraya gelmeyecek, ithalat bedeli olarak Ukrayna, Rusya, Bulgaristan’a 434 milyon Dolar gidecekti. Mesela Et ve Süt Entegre Tesisi olmasa Konya çiftçisi yaklaşık 1 milyar 822 bin ton civarında sütü bugün istese de üretemeyecek, 2 milyar 928 milyon lira bölge çiftçisinin cebine girmeyecekti. Mesela 470 bin ton patates bu bölgede eksik üretilecek, 345 milyon lira ilave patates geliriniz olmayacaktı.

Yaptığımız 32 kalem ürün alımı için toplam ödemesini yaptığımız ürün bedeli geçtiğimiz yıl 2,5 milyar lirayı aştı. Bu sene 3 milyarın epeyce üstünü göreceğiz inşallah. Bu rakamdaki her artışın, buranın aldığı her ürün kaleminin, guguk kuşlarından kurtarabildiklerimiz olduğunu sakın unutmayın. Her ürünü kurtaracağız çünkü biz daha çoğunu istiyoruz ve yapabileceğimizi de biliyoruz.”