Çin’de, sanayi ve özellikle sanayiye yan ürünler ve parça üreten atölyeler köylerde olduğu için, ucuz iş gücü ile tüm dünyaya kafa tutuyorlar. İnanılmaz ucuz fiyatlarla tüm kapalı pazarlara bile öyle sel gibi akabiliyor ki; akıllar durur.

Bizim yöneticilerimiz tam tersini yaptılar. Tüm sanayi tesislerini İstanbul’a ve kalanları da Marmara bölgesine yığdılar. Tüm Anadolu köy ve kasabaları İstanbul’a doğru aktı. Hayvancılık ve tarımsal üretim çöktü. Öyle bir boşalma oldu ki, yüz yıl önce belediye teşkilatı kurulmuş olan beldelerde bile nüfus kalmadı. Oralar belediye statüsünü yitirdi.

İstanbul’daki bir ailenin gideri, Ankara’dakinin üç, İzmir’deki ailenin dört katıdır. İstanbul’daki aile, bir ayda harcamak zorunda olduğu parayla; köyünde olsa bir yıl gül gibi geçinirdi. İstanbul ve Marmara bölgesine Anadolu köylerinden iş bulmak için gelen aileler; her şey için ve özellikle kira için gelirlerinden çok para ödemek zorunda kalıyor. Fabrikalar köylerinde veya o çevrede olsaydı; ev kirası vermeyeceklerdi! Üstelik toprakları da işleyerek yiyeceklerini çıkaracak ve fazlasını pazara vererek bolluk ve ucuzluk yaratacaklardı. İhracatımız bile artacaktı.  Fabrikaların tümü İstanbul çevresinde toplanarak ve oralarda teşvikli sanayi bölgeleri yaratılıp yatırımlar oraya çekilerek; hem tüm ülkeye hem de İstanbul’a çok büyük kötülükler yapılmış oldu:

1- İstanbul ve Boğaz çevresi kirli yatırımlar ve onun getirdiği kalabalığa mahkûm edilerek; turizm, kültür ve uluslar arası ticaret olanakları baltalandı.

2-Megapolde hayat pahalı olduğu için, işçilik ücretleri ve üretim maliyetleri de çok yüksek! Fabrika malları ve hizmet sektörü, dış pazarlarla rekabet edecek kalite ve fiyatı yakalayamıyor. Çinin yaptığı kadar ucuz mal üretemiyoruz. Avrupa’nınkinden bile pahalıya üretir olduk, tüm ürünleri.

3-İş olanaklarının orada toplanmasıyla köylerinden ve geleneklerinden kopan insanlarımız bunalımlara düşürüldü. Suç patlamaları oldu. Aileler ve çocukları, işlerini yitirseler de köylerine geri dönemiyor. Öyle bir yozlaşmaya uğradılar ki, ne köylü olabiliyorlar ne de kentli! Dev kentin güçlükleri, ailelerin çocuklarına sahip çıkma olanağını tümüyle yok ediyor. Eskiden ülkemizde olmayan tün kötülükler ve suçlar yaygınlaştı. Memleketimiz yaşanamaz hale geldi.

4-Marmara bölgesi neredeyse ülke nüfusunun yarısını barındırır hale getirildiği için, başka tehlike ve kötülükler de doğdu. Beklenen depremde ve olası savaşlarda insan ve mal kayıplarımızın dayanılamayacak boyutlara ulaşması olasılığı çoğaldı…

***

Çin ve diğer uzak doğu ülke mallarının istilasından kurtulmak için… Bozulan asayişi normal düzeye indirmek için… İstanbul’u Paris gibi bir kültür ve turizm kenti yapabilmek için… Marmara depreminin zararlarını azaltabilmek için… Ülkemizi içine sürüklendiği karmaşa ve asayişsizlikten kurtarmak için… Sanayi ülke yüzeyine ve köylere doğru yayılmalıdır.