Değerli okurlarım, Eskişehirli Gazi Yakup Çavuş'un zaferi belirtmek için sarfettiği uyarıcı sözlerde olduğu gibi "Düşman sadece Yunan değildi. İngiliz, Fransız, İtalyan, Ermeni, ve Rus vardı. Birde bunlara yardım eden bizim hocalar, şıhlar, şeyhler, toprak ağaları hainler vardı. Çok şükür bizim bir Allah'ımız ve bir de Mustafa Kemal paşamız vardı. "O yüzden bu vatan için çok hainliklerle savaşan değerli ve kıymetli atalarımıza ve onlara komutanlık ettiği için kazandığımız Atatürk'e sonsuz minnettarlıklarımı sunmayı borç bilirim. Bugünlere gelebildiysek Atatürk'ün cumhuriyete, özgürlüğe, Türk tarihine ve gelecek gençlere sıkı sıkıya bağlı kalmasına borçluyuz. Bu güzel güne özel Atatürk'ün şu asil sözlerini, yazdığı şiiri ve en çok sevdiği şiirin sadeleştirilmiş halini paylaşmak istedim. Ben okurken büyük dersler çıkardım. Umarım siz de beğenirsiniz. Atatürk'ün dediği gibi; "Zafer, "Zafer benimdir" diyebilenindir. Başarı ise, "Başaracağım" diye başlayarak sonunda "Başardım" diyebilenindir."

"Gençler! Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz Siz, almakta olduğunuz eğitimle, bilgi ile, insanlıkta üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız Ey yükselen yeni kuşak! Cumhuriyeti biz kurduk, O'nu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz"

Mustafa Kemal Atatürk

Atamızın Türk tarihine sıkı sıkı bağlılığı ve gelecek kaygısını yine bu güzel ve derin şiirinde yer vermektedir. İzninizle, paylaşmak isterim.

Hakikat Nerede?

Gafil, hangi üç asır, hangi on asır

Tuna ezelden Türk diyarıdır.

Bilinen tarihler söylememiş bunu

Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,

Dinleyin sesini doğan tarihin,

Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak

Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.

Asya’nın ortasında Oğuz oğulları,

Avrupa’nın Alplerinde Oğuz torunları

Doğudan çıkan biz

Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz

Türk sadece bir milletin adı değil,

Türk bütün adamların birliğidir.

Ey birbirine diş bileyen yığınlar,

Ey yığın yığın insan gafletleri

Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,

Hakikat nerede?

Mustafa Kemal ATATÜRK

Atatürk'ün tek ideali; unutulmuş büyük Türklük medeniyetini tekrar diriltmekti. Bunu da başardı. Umarım vasıflı olarak herkes üstüne düşen bu manevi görevi layıkıyla yerine getirir.

Atatürk’ün en sevdiği şiirde ise yine kölelikten, mandacılıktan, bağımlı yaşama fikrinden tek kurtuluşun özgür ruh ve beden olması bunun içinde gerekli şartların yapılıp ülkenin en zeki çocuklarının hizmetçi değil efendi olup ülkeyi şaha kaldırılmasını bunu da liyakatla, inkılaplarla ve devrimlerle başarabileceğimizi bir kez daha görmekteyiz. Çünkü eğitim standartları ne kadar artarsa yaşam kalitesi de o kadar artar. O yüzden, "Mürşidimiz ilim ve fendir!" demiştir Atatürk. Tevfik Fikret'in Ferda'sında da aynı sahnelere yer verilmiştir aslında tiyatro diliyle konuşursak. "Ferda" ismi, Farsça kökenli olup "gelecek, yarın" anlamına gelir.

YARIN (FERDA)

- Bugünün gençlerine -

Yarınlar senin; senin bu devrim, bu yenilik.. Her şey senin değil mi zaten?.. Sen, ey gençlik, Ey umudun güzel yüzü, işte karşında aynan: Temiz ve bulutsuz, ağaran bir gök, Titreyen kucağını açmış, bekliyor.. Koş, çabuk! Ey hayatın gülerek doğan sabahı, işte herkesin Gözleri sende; sen ki hayatın umudusun, Alnında yeni bir yıldız, hayır, bir güneş. Doğ ufuklara, önünde şu sıkıntılı geçmiş Sönsün sonsuza değin. Bir daha yaşanmasın o cehennem; senin bugün Cennet kadar güzel yurdun var; şu gördüğün Zümrüt bakışlı; inci gülüşlü kızcağız Kimdir, bilir misin? Yurdun..

Şimdi saygısız Bir göz bu nazlı yüze -Tanrı esirgesin-Kötü bir gözle baksa, katlanabilir misin? İster misin, şu ak sakalın temiz, görkemli, Onurlu alnına, bir kirli el şöyle dursun, Hatta yabancı bir el uzansın? Şu mezarı Bırakır mısın, taşa tutsun bir serseri? Elbette hayır; o mezar, o onurlu alın Kutsal birer örneğidir yurdun.. Yurt çalışkan İnsanların omuzları üstünde yükselir. Gençler, yurdun bütün umudu şimdi sizdedir. Her şey sizin, yurt da sizin, şeref de sizin; Ama unutmayın ki zaman ağır, güvenli, Sessiz adımlarla arkamızdan gelir. Önden koşan, ama dikkatle her izi İncelemeye yol bulan bu şaşmaz izleyici Paylayıp utandırırsa bizi, yazık! Demin ’’Yarınlar senin’’, dedim, beni alkışladın; hayır, Bir şey senin değil, sana yarın emanettir; Her şey emanettir sana, ey genç, unutma: Senden de hesap sorar, yakınır gelecek. Geçmişe şimdi sen ibretle bakıyorsun, Gelecek de senden böyle kuşkulanacak. Her organı ihtiyaç kasırgasıyla sarsılan Bir kuşağın oğlusun; bunu ara sıra anımsa. Unutma; çağın şimşeklerin bollaştığı çağdır: Her yıldırımda bir gece, bir gölge yıkılır, Bir yükseliş ufku açılır, yükselir yaşamak; Yükselmeyen düşer: ya ilerlemek, ya yıkılmak! Yükselmeli, dokunmalı alnın göklere; Doymaz insan denilen kuş yükselmelere... Uğraş, didin, düşün, ara, bul, koş, atıl, bağır; Durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır!

Sadeleştiren:

Asım Bezirci

Tevfik Fikret, Bütün Şiirleri, Can yayınları, 1984

(Haluk'un Defteri)

Tevfik Fikret, Türk Büyükleri Dizisi: 18, S. 85-86 (Orijinal hâli)

Tevfik Fikret (1867-1915)