Süt Yoğurt ve bal alırken, ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ markalı olmasını isteriz. Tüm Ankaralılar da bizim gibi; Atatürk Orman Çiftliği ürünlerini tercih ederler. Orada hepimize yetecek kadar, bal, süt ve yoğurt üretilir. Kazanç için değil, halka yararlı olmak için çalıştıklarından; en iyi ve kaliteli ürünler Atatürk Orman Çiftliğinden çıkar.

Atatürk, yeşilliğe ve ağaçlara sevdalıydı. Çankaya yollarının tüm kenarlarına da çam ağaçları diktirmiş. Parasıyla aldığı o geniş bataklık yerlere ise; Orman çiftliğini kurup, halka bağışlamış. Bozkırın ortasında, tehlikelere karşı en güvenli yere kurduğu Başkentini yeşillendirmiş. "Bozkırda orman yetişmeyeceğini" iddia edenler de; durumu görünce ağaçlandırma işine başlamışlar. Şimdi Ankara yemyeşildir. Mülkiyeli rahmetli Ağabeyimiz; Kemal Baytaş ise, ODTÜ Rektörü iken; Eskişehir yolundan Gölbaşına ve bugünkü TRT'ye kadar milyon kere milyonlarca çam dikmiş. Yazarken, o muhteşem çam ormanlarına, Eğmir ve Mogan göllerine bakıyorum; moralim düzeliyor.

Seçimi kaybettiğimde;   Ova Saray köyünde aldığım beş dönüm yere bahçe kurmaya kalktım. (Başka birkaç daha Saray köyü olduğundan; Ova Çayının yanındakine Ova Sarayı deniyor.) Arabamın bagajına Atatürk Orman Çiftliğinden satın aldığım ağaç fidelerini yapraklı dalları dışa gelecek şekilde doldurup götürdüm.  Çiftlik müdürü, "ağaçlara bakamayacağımı" söyleyip; karşı çıktı; "Boşuna kurumasın" diyerek fidanları bana satmak istemiyordu.

Akşehir'den kuyu ustası getirip; su işini hallettim. Usta, yukarıdan başlayarak  elli santim derinliğinde toprakları kazıyor;  çırağı toprakları başka yere döküyordu. Bir buçuk metre derine inmeden su çıktı.  Orayı terk etti(Erken çıkan su,  derine inmesini zorlaştırırmış.)  Köy erkekleri ve çocuklar, ustayı seyre gelirlerdi. İkinci yer, tam onun istediği gibi oldu. Elli santim derine indikçe;  Boru gibi aletini kurup kazılan yerin toprak taraflarına beton döküyor; betona yumruk kadar takozlar koyuyordu. İki hafta sonra iş bitince takozları çıkardı; deliklerden sızan sular iki gün içinde kuyuyu doldurdu. Bir de su motoru aldım. Ağaçlar canlandı. Çiftlik müdürü merak etmiş geldi; kuyunun su dolu olduğunu görünce; ağaç fidelerini bana satmama fikrinden vazgeçti. Daha sora birçok kişi, İstanbul yolunda, Kazan'a kadar bahçeler kurdular. Çevre yemyeşil oldu.  *Yüce Mevla, dilsiz ağızsız melek vasıflı  ağaçlar yüzünden eski bozkırı yağmurlar vererek yeşillendirdi.   Atatürk Orman Çiftliği olmasa, o bahçeler kurulamayacaktı.

*ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ arazisindeki on binlerce ağacı kesip; oraya büyük ve çok geniş makam binaları yaptırmak yanlış olmuştur. Bu hata ve inattan vazgeçip; büyük bir mahalle genişliğindeki Makam ve saltanat binalarını; Gölbaşı'na; İncek, Susuz, Saray  veya başka bir yere yaptırmak daha uygun olur.