Londra’da yaşayan bir fotoğraf sanatçısı, geçirdiği trafik kazası sonucu görme yetisini kaybettiğinde yıl 1921’dir. Kazadan sonra kendisi karanlığa mahkum olan sanatçı, dış dünyanın kendisini fark etmesi için bastonunu beyaza boyayarak dolaşmaya başlar. Deneyim başarılı olur ve bu olaydan 10 yıl sonra, dönemin sivil toplum kuruluşlarından Fransız Körler Örgütü, görme engellilerin bastonunun beyaza boyanmasını ve beyaz baston adıyla simgeleştirilmesini kararlaştırır.

O tarihlerden günümüze kadar süregelen farkındalık haftası uygulaması, temel olarak 2 önemli işlev üstlenmektedir:

*Dünyada 10 milyondan fazla insanın, aslında çoğunlukla önlenebilir nedenler yüzünden görme yeteneğinden yoksun kalmış olduklarının altının çizilmesi,

*Görme engellilerin, özellikle sosyal hayata karışabilmeleri yönünde yerel yönetimlere ve hükümetlere düşen sorumluluklar.

Doğumdan hemen sonra, 6 aylıkken, 3 yaşındayken, okula başlamadan önce, okul süresince her yıl ve yetişkinlerde ise 1 ile 3 yıl aralıklarla yapılması gereken göz muayeneleri ve taramaların ihmal edilmemesi, doktor tavsiyelerine eksiksiz uyulması, televizyon ve bilgisayar ekranına uzun süre yakından bakılmaması, göz hijyenine özen gösterilmesi, görme yeteneğini güçlendiren A vitaminini içeren havuç, yumurta, yeşil sebzeler gibi besinlerin bol miktarda tüketilmesi ile ev ve işyerlerinde meydana gelebilecek kazalara ve trafik kazalarına karşı genel bir bilince kavuşulması gibi önlemlerin, görme yetisini kaybetmeye neden olan “önlenebilir nedenlere karşı” her zaman gündemde tutulması gerekiyor.

Yerel yönetimler ve hükümetlere düşen sorumluluklar açısından ülkemizde yaşanan gelişmeler ise şu şekilde sıralanıyor:

*Görme engellilerin takip etmeleri amacıyla kullanılan sarı çizginin bazı kaldırım ve kurumlarda düzenlenmemiş olması, bu sarı çizgiler üzerine araç park edilmesi, sesli uyarı sistemine sahip trafik ışıklarının yetersizliği,

*Düşme, çarpma ve yaralanma gibi kazalara yol açan biçimsiz kaldırımlar, rampalar, üstü açık bırakılmış mazgallar ve kuyular,

*Engelliler Hakkında Kanun’da belirtilen umuma açık hizmet veren her türlü yapılar ve açık alanlar ile toplu taşıma araçlarını kapsayan Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Yönetmeliği’nin hayata geçirilmesinde yaşanan aksaklıklar,

*Görme engellilerin eğitim haklarını rahatça kullanabilecekleri har türlü olanağın sağlanmasında ve istihdam edilmeleri yönünde uygulanan kontenjanın yeterliliği konusunda yaşanan eksiklikler, devlet tarafından yapılan sosyal yardımların bağlandığı kriterlerin yeniden gözden geçirilmesi ve yardım miktarlarının artırılması yönünde devam eden talepler,

*Geçtiğimiz günlerde, Engelliler İçin Yol Haritası Oluşturacak Bilgilendirme Rehberi’nin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde erişime açılması üzerine gazetemiz tarafından yapılan haberle gündeme getirildiği gibi; özellikle görme engellilere yönelik bu tip paylaşımlarda Sesli Kitap alternatifinin mutlaka sunulması gerektiği.

Temel bir insan hakkı olan yaşam hakkının ön koşulu, sağlıklı olmaktır. Bir kentin yaşanılabilir olması için ön görülen kriterler ise çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve engelli bireylerin, kamusal alanı rahat ve güvenli bir şekilde kullanabiliyor olmalarıdır.

Diğer tüm engelli vatandaşlarımız gibi görme engelli yurttaşlarımızın da başkalarından yardım almalarına gerek olmaksızın sosyal hayata karışabilmeleri yönünde yapılması gereken tüm düzenlemeler, yerel yönetimlerin de öncelikleri arasında yer almalıdır.