Dava dosyasında yer alan bilirkişi raporları aksini söylese de Piyade Er Zekeriya Önge’yi öldürme suçundan ölüm cezasına çarptırılan Erdal Eren, üstelik yaşı da büyültülerek 13 Aralık 1980 tarihinde idam edildi.

12 Eylül darbesinin 40. yıldönümü olan 12 Eylül 2020 tarihli köşe yazımda da sizlerle paylaştığım gibi; kışlalarından çıkarılan tankların, paletleriyle yurtseverlerin üzerinden geçtiği, gençlerimizin “Bir sağdan, bir soldan” asıldığı o günlerde işlenen bu cinayetin üzerinden 41 yıl geçti.

“Artık devlet biziz” diyenler; dosyadaki tüm deliller aksini gösterse de “ibreti alem” olsun diyerek 17 yaşındaki bir gencin idamına karar verdirdiler. Yetmedi, 17 yaşına henüz girdiği için “mahkeme kararıyla” yaşını büyülterek canına kıydılar. Erdal Eren o tarihte asılmasaydı, bugün bu satırların yazarıyla aynı yaşta olacaktı.

Tam 41 yıl sonra, bugün; o kararı alan ve aldıranları rahmetle anan her 1 kişiye karşı milyonlarca yurttaş, Erdal Eren ve diğer kurbanları büyük bir üzüntü ve özlemle anıyor. “Bizim milletimiz balık hafızalıdır, kısa sürede unutur” iddiasına karşın yaşananlar unutulmuyor. İşlenen cinayetler ve hukuk skandalları unutulmuyor.

Gencecik yaşında ülkesinin geleceğinden endişe eden, bu yolda çaba gösteren ve bunu canıyla ödeyen Erdal Eren de unutulmuyor. Aysel Gürel ve Sezen Aksu sözlerine Onno Tunç bestesiyle hafızalara kazınan şarkıdaki gibi; son bakıştaki o gözler aklımızdan hiç çıkmıyor.