Her insan yaşamını umuduna borçludur. Çünkü hayatında olan aksilikleri atlatmayı ona borçludur. İnsanların sahip olmak istediği şeyler vardır mutlaka. İnsan bu şekilde hayal kurmayı öğrenir, hayal kurmaya başlar. Üzgün olduğu zamanlarda bu günlerin geçip biteceği umuduna tutunur.

Mutluluğun sırrı, yaşama sevicinin sırrı umut etmektir aslında. Çünkü o, her şeyin başıdır. Siz her şeyin kötüye gidip, daha da kötüleşeceğine inanırsanız, hayatta hiçbir zaman başarılı olamazsınız. Mesela şöyle söyleyeyim; benim dört ay kadar önce sağ kolum kırılmıştı. Yazı yazdığım kolum kırıldı yani. Alçıya alındı ve bir ay alçıda kaldı, ama ben bu durumdan hiç memnun değildim. Kontrole gidince hep iyileşeceğini umut ediyordum. Fakat olmadı, her gittiğimde hayal kırıklığına uğradım. Daha sonraki hafta hırslandım, umut ettim, inandım ve o hafta kolum iyileşti. Çünkü ben iyileşeceğine inandım. Yani söylemek istediğim siz yapacağınıza inanmazsanız size en kolay gelen şeyleri bile yapamazsınız. Ne demiş Cenap ŞEHABETTİN : “En geveze kuş umuttur, yüreğimizde hiç susmaz.” Yani umut insanların hevesi gibidir, bir gelir bir kaybolur, ama aslında hep vardır. Size söylediğim gibi umut ederseniz dağları, yolları aşarsınız, önünüzde hiçbir engel kalmaz. Yeter ki siz kendinize inanın. En önemli bir diğer etken ise “sabır”. Çünkü sabretmeden olmaz. Benim şimdiki hayalim iyi bir üniversite okumak. Ama bunun kolay kolay ve inanmadan, sabretmeden olmayacağını da çok iyi biliyorum. Hz. Eyüp Peygamberimizi de örnek verebiliriz buna. Onu sabrıyla ve Allah’a karşı hiçbir zaman umudunu kaybetmemesiyle tanıyoruz. Büyük bir felaket sonrasında bütün malını mülkünü kaybetmişti. İnsan başına gelebilecek en büyük felaketlerle karşılaşmasına rağmen sabrı elden bırakmamıştır.

Umut hayattır. Bizim geleceğimize ışık tutar ve geleceğimizi aydınlatır. Bize cesaret verir aynı zamanda. Yani siz bir şeyi yapamayacağınızı düşünür, korkar ya da umut etmezseniz başarıya ulaşamazsınız. Atatürk buna en güzel örnektir. O, sadece hedefine odaklanmıştı. Onun asıl tutunduğu dal bence, çocukluğundan beri içinde beslediği umuduydu. Eğer içindeki umudunu bir an bile kaybetseydi bütün bu kazandığı zaferlerini kazanamaz, devrimlerini gerçekleştiremezdi. Bizlere düşen burada bu büyük kişilerin hayatlarını örnek almaktır.
Kısacası umut etmek hayatın bir şartıdır. İnsanı hayata bağlar. Siz de ne olursa olsun pes etmeyin, inanın, ümit edin. İçinizdeki umut meşalesini hiç söndürmeyin. Hayatınıza baharın geldiğini işte o zaman fark edeceksiniz…