Yıl 76. Bir Şubat günüydü. Kar tutmuş, buz tutmuştu yollar. Hacı Yahyaların Bahçe’nin önünden hızlı adımlarla geçtim. Kaç kez düşer gibi oldum. Hatta düştüm de.

Sokakta bir şubat soğuğu var. İliklerine kadar üşüyorsun. Kar, soğuk. Bir yandan da buz gibi soğuk esen rüzgâr. Yerlerde yirmi santime yakın kar var. Şubat ayazı. Ağız burun sarılı. Kardan tipiden gözünü açamıyorsun. Elimde okul çantam. Cumhuriyet İlkokulu’na gidiyorum. Yavaş yavaş ilerliyorum. Evden çıkalı fazla bir zaman olmadı. Yol kısaydı fakat kardan, tipiden, Şubat rüzgarından bu kadar uzamıştı.

O zamanlar haftalık olarak Tarkan çizgi roman dergisi çıkıyor. Haftada bir gün, Çarşamba günleri yayınlanıyor. Okumayı yeni yeni öğreniyorum. Ben ve arkadaşlarım Tarkan dergisi okumanın tiryakisi olmuştuk. Çarşamba günlerini adeta iple çekerdik. Tabi o zamanlar ilkokula gidiyorum. Babamın verdiği harçlıkları biriktirip mahallemizin bakkalı Bandocu Ahmet’in dükkanından Tarkan dergisini alır, önlüğümün içine saklar öyle okula giderdim. İlkokul öğrencisinin Tarkan dergisi okuması yasak.

Hikayeyi anlatırken isterseniz birazcık da Tarkan dergisinin çizeri Sezgin Burak’tan bahsedeyim; Sezgin Burak, 15 Mayıs 1935 tarihinde Adapazarı’nda doğmuş. 1966 yılında İtalya’dayken Milano’da düzenlenen Avrupa Reklam Yarışması’nda iki birincilik alarak aynı yıl ünlü resimli roman kahramanı TARKAN’ı çizmiş ve yazmıştır. Sezgin Burak’ın yazıp çizdiği Tarkan, 1967 yılında Hürriyet Gazetesi’nde tefrika edilmeye başlamasıyla birlikte heyecanlı ve sürükleyici maceralarıyla okurların kalbinde taht kurmuş, daha sonra 6 Tarkan filmi çevrilmiştir. Sezgin Burak, 4 Ekim 1978 tarihinde geçirdiği bir buhran sonucu kendisini Hürriyet Gazetesi’nin dördüncü katından atarak 43 yaşında intihar etmiştir. 2008 yılında Sezgin Burak’ın ailesi ve sevenleri tarafından TASEYAD (Tarkan Çizgi Romanını ve Sezgin Burak’ın Eserlerini Yaşatma Derneği) kurulmuştur.

Sezgin Burak’ın çizdiği Tarkan‘ın çevrilen filmlerini de ismi ile birlikte anılan rahmetli Kartal Tibet bize sevdirmiştir. Tarkan filmleri şöyledir:

1973-Tarkan Güçlü Kahraman Kolsuz Kahramana Karşı (Sinema Filmi) (Eser)

1972-Tarkan Altın Madalyon (Sinema Filmi) (Eser)

1971-Tarkan Viking Kanı (Sinema Filmi) (Eser, Senaryo)

1970-Tarkan Gümüş Eyer (Sinema Filmi) (Eser, Senaryo)

1969-Tarkan Canavarlı Kule (Sinema Filmi) (Eser)

1969-Tarkan (Sinema Filmi) (Eser, Senaryo)

Hikayemize kaldığımız yerden devam edeyim, nerede kalmıştım; Tarkan dergisini Bandocu Ahmet Ağabey’den aldığımı söylüyordum. Tarkan dergisini önlüğümün içerisine saklayarak yürüdüm. Ama içim içimi de yiyordu. Tarkan’ın acaba bu hafta Kostok’la ne maceraları vardı? Yine “Atıl Kurt” diye hangi maceraların içinde sürüklenecekti?

Sınıfın içi sıcaktı, içim ısınmıştı fakat üşüyen ellerimi hala hohlayarak ısıtmaya çalışıyor, birbirine sürtüyordum. Çantamı sıramın üzerine koydum. Tarkan dergisini önlüğümün içinden çıkarttım. Sınıf kalabalık fakat sessizdi. Benim gibi arkadaşlarım da sobanın başında toplanmıştı. Kadir, Süleyman, Soner, Mehmet beni görünce etrafımı sardılar. Dergiyi sordular. Şimdi beş arkadaş sıranın etrafında Tarkan dergisine bakıyorduk. Zil çalmasına on dakika kadar vardı. Öğretmenimiz on dakikadan önce sınıfa gelmezdi. Tipi durmuş, sobanın sıcaklığı sınıfı ısıtmıştı.

On dakika ne kadar çabuk geçti anlayamadık. Bir ayak sesi duyuldu. Kapının gıcırtı ile açıldığını duydum. Kapı açıldı. Öğretmenimizi gördüm. Tek bir kelime söyledi, o kadar; “Dergiyi verin” dedi. Verdik. Sıralarımıza geçtik, birazdan dersimiz başladı. Çocukluğumun bir anısı sınıfta kalmıştı. Sonra yıllar geçti; unutamadım.