Gözlerinizi kapatın ve eskilerin deyimiyle, demir tarakla etlerinizin lime lime yolunduğunu tahayyül edin.

İnsanın saç derisi ve saç telleri acır mı? Evet, hatta daha kötüsünü düşünün. Bu arada şiddetli baş ağrısı da için cabası.

Sanki sırtınızda kilolarca yük varmış gibi kolunuzu oynatacak mecaliniz kalmaz.

Allah’ım bir bardak su alabilmek bu kadar mı zor olur? Özel ihtiyaçlarınızı görebilmek için gücünüz yetmiyor ve size yardım edecek birilerini bekliyorsunuz.

Adım atacak haliniz bile kalmamışken o karın ağrısıyla tuvalete taşınmak, boğazınızdan su dahi zor geçerken sürekli ishal halinde olmak, halsizliğinizi her saat kat kat artırıyor.

Belki şu ana kadar, hiç bu kadar yardıma muhtaç durumda olmamıştınız. Evinizde başka bir rahatsızlıktan ötürü yatıyor olsanız, etrafınızda pervane olan nazlandığınız eşiniz, evladınız ya da başka yakınlarınız olur. Ama artık etrafınızda sadece doktorlar ve hemşireler mevcut.

Nefes alıp verme ihtiyacınız sürekli artıyor. Nefesinizi dokulara taşımak için, kalbiniz iki kat hızla çarpsa da artık nafile, nefesiniz yetmiyor. Doktorlar nefes alabilmeniz için soluk borunuza bir tüp yerleştirdiler bile. 

Mart ayından bu yana, haberlerde sıkça duyduğunuz “entübe” hali işte tam da böyle. Allah iki iyilikten birini versin, ne yazık ki entübe oldunuz ve durumunuz daha kötüye gidiyor.

Akciğerlerinizin tekrar işlev görebilmesi için mekanik cihazlar devreye alındı. Ama virüs, pıhtılaşma sisteminiz dahil tüm sistemlerinizi öyle programlı ve sinsice ele geçiriyor ki ne akciğerleriniz ne de kalbiniz mücadeleye daha fazla devam edemiyor ve kaybederek yenik düşüyorlar.

“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn”

Sonsuzluğa göç ederken, geride gözyaşları içinde eşiniz, anneniz, babanız, evlatlarınız kalıyor. Sizin içinde olduğunuz tüm hayaller maalesef son buluyor.

O akşam, Sağlık Bakanlığı’nın verilerinde bir fazla vefat sayısı olarak adınız kayıtlara geçiyor.

Ailenizin dahi katılamadığı bir definle, birçok arkadaşınızın vefat ettiğinizden bile haberi olmadan, 3-5 görevli tarafından toprağa veriliyorsunuz.

Bu acıları yaşamak veya yaşatmak istemiyorsanız, kendinize gelin ve yetkililerin tüm ikazlarına harfiyen uyun.

Maske kullanın, mesafeye dikkat edin ve kalabalık ortamlardan uzak durun. Çok sık burnunuza su verip temizlik yapın, ayrıca mümkün oldukça fazla sıvı tüketmeye gayret edin.

Haliyle bu dünyada kimse kalıcı değil, tabi ki ölüm kaçınılmaz bir son fakat sağlıklı yaşayıp ele eteğe düşmeden, hastane odalarında tek başına ölmemek, aldığınız tedbirlerle mümkün olabilir.

Adana'da anestezi uzmanı olarak görev yapan Dr. Figen Demir Kardeş; Covid-19 virüsünden dolayı hastaların durumlarına dikkat çekmek adına, ders çıkartılması için paylaşılmasını arzu ettiği yazıyı kaleme almış. Ben de sizlere genel hatlarıyla yorumlayarak, inşallah birilerine faydalı olur düşüncesiyle aktarmış oldum.

Lütfen kendinize ve çevrenize iyilik ederek çok tedbirli olun, dikkatsiz ve sorumsuz olanları da nazikçe uyarın.

Her şeye rağmen, sağlıklı yaşayıp huzurla ölmek hepimizin hakkı.