Her yıl ülkemizde soba zehirlenmeleri nedeniyle onlarca hayat kayboluyor, yüzlerce kişi hastanelere kaldırılıyor. Kimi bir nefesle uyanıyor, kimi ise bir daha hiç uyanamıyor.

Oysa bu ölümler ne kaderdir, ne de kaçınılmaz. Alınacak birkaç basit önlemle, bir ailenin acıya boğulmasının, bir evin soğuk bir sessizliğe bürünmesinin önüne geçmek mümkün.

Ama biz genellikle “bir şey olmaz” deriz. “Ben yıllardır bu sobayı yakarım, bana bir şey olmaz” cümlesi, belki de o evde söylenen son cümledir.

Soba zehirlenmeleri, aslında “ihmal zehirlenmeleridir.”

Tıkalı bacalar, hatalı boru bağlantıları, yanlış

yakma yöntemleri, yetersiz havalandırma… Bunların hepsi ölümcül risk taşır. Özellikle gece yatmadan hemen önce sobaya çok yakıt eklenmesi, karbon monoksit gazının birikmesine yol açar. Gaz, odayı sessizce doldurur. İnsan uyku hâlindeyken fark etmez. Baş dönmesi, mide bulantısı, halsizlik gibi ilk belirtiler bile yaşanmaz çoğu zaman.

Ve sabah olduğunda artık çok geçtir…

Karbon monoksit, solunduğunda kana karışır ve oksijenin yerini alır. Vücut sessizce oksijensiz kalır.

Birkaç dakika içinde bilinci kapatan bu gaz, insanın elinden nefesini, dolayısıyla yaşamını alır. Ne bir gürültü çıkarır, ne de bir iz bırakır.

Onun için “sessiz ölüm” denir zaten.

Bu yüzden soba yakan herkesin dikkat etmesi gereken bazı kurallar vardır:

Bacalar yılda en az bir kez temizlenmeli, çatlak ve tıkanıklıklar giderilmelidir.

Soba boruları sık sık kontrol edilmeli, gevşeme veya sızdırma olup olmadığına bakılmalıdır.

Oda mutlaka havalandırılmalı, pencere aralığında küçük bir hava girişi bırakılmalıdır.

Gece yatmadan önce sobaya çok yakıt eklenmemelidir.

Tüm bunlar belki basit gibi görünür, ama unutmayalım:

Bir bacayı temizlemek beş dakika sürer, ama ihmalin sonucu bir ömür sürer.

Yıllardır aynı sobayı kullanan, “alıştık” diyen birçok insan, bir gecede hayatını kaybetti. Kimisi çocuklarıyla birlikte, kimisi yalnız bir odada…

Bu hikâyelerin ortak noktası, hiçbirinin olacağına kimsenin inanmadığıdır. Ama karbon monoksit inançla değil, ihmalin fırsatıyla gelir.

Bu kış, sobamızı yakmadan önce bir kez daha düşünelim.

Bacalarımız temiz mi? Borular sağlam mı? Odamız yeterince havalanıyor mu?

Cevaplardan biri bile “emin değilim” ise, tehlike kapımızda demektir.

Bir nefes hayat kurtarır, bir ihmal hayat alır.

Ve unutmayalım, karbon monoksit kimseye ikinci bir şans vermez.